Annem...
İzmir’deyim.
Güzel memleketim.
Son 15 yıldır; düğün-dernek, hastalık veya cenazede gördüğüm memleketim...
Bu defaki gelme nedenim annem.
Bir haftadır kara kara dertlenmiş; yüzünden akıyordu, gülümsemesine oturmuştu endişesi. Akşam serinliğinde geldiğimizde evin kapısında sarıldık birbirimize, yaşla doldu gözleri.
O durumda bile kalkmış yemekler hazırlamış, börekler sıralamış tepsiye...
Anne işte...
Yataklarımızı hazır etmiş, bir ihtiyacınız var mı diye soruyor haliyle...
***
Annem has ev kadınıdır.
Ev tertipli değilse huzursuzlanır. Rutinleri değişirse aksiliği tutar.
Çamaşırları onun istediği gibi asacaksın, ütüyü onun gösterdiği gibi süreceksin, temizliği onun öğrettiği gibi adım adım yapacaksın...
Yemek meselesine ise hiç girmemeli...
Mesela bakla hadisesi oldu daha yeni. Soğanı hafif pembeleştir, üstüne baklayı koy, şöyle rengi değişene kadar bekle, tuzunu, bir tatlı kaşığı şekerini koy, ardından suyunu ekle. Pişince de dereotuyla süsle.
Basit!
Peki, hepsini koyup pişirirsen n’olur ki...
Olmaz!
İlle onun dediği.
***
Yıllar içinde, biz büyüdükçe, kendi kendimize becerimiz geliştikçe kurallarımızı belirledik belirlemesine ama anne evinde, anne ne derse o!
Az itiraz etsen, gözlerini deviriverir, üzülüverir.
İtirazını artıverirsen alimallah, sesini yükseltiverir.
“Biz öyle gördük annemizden!”
“Yıllardır böyle yapıyorum, sen mi öğreticen!”
“Kurt kocayınca...”
Sürer gider bu söylence, o yüzden itiraz etmeyivericen.
Kızlarla annelerinin arasındaki bitmeyen mücadele...
***
Dün anjiyo oldu annem.
Buz gibi girdi ameliyathaneye...
Endişesi artık sadece yüzünde değil, tüm bedenindeydi...
Odada bekleştik, kafeye gidip geldik...
Alt tarafı yirmi dakikacık ama geçmez olur ya...
Manasız bir evham da bulaşır kalır zihnine...
Ve kapı açıldı, yatağıyla odaya getirdiler annemi, bir baktık yanakları pembe pembe...
“Temiz” demiş doktor içeride çünkü “Damarlarda sorun yok” demiş, annemin yanaklarına yerleşmiş pembe...
Sonra bize de, “3 damarda yüzde 30’luk daralma görülüyor ama müdahale gerektiren bir durum yok, bundan sonra kontrol altında tutacağız” dedi.
“Oh!” dedik hepimiz. Hepimiz dediğim; biz üç kızkardeşiz...
Yanımızda da teyzemiz.
Bütün kızlar, hastane odasında, annemin pembe yanaklarına bakarak gülücükler attık birbirimize...
İki dakika geçti geçmedi, annem 72’lik gözleriyle odayı şöyle bir kolaçan etti...
“Kızım dağıtmışsınız her yeri, kaldırsanıza şu ceketlerinizi dolaba...”
Netice...
Annemiz çok şükür iyi...
YORUMLAR