Selülit bitti gitti hayat yine aynı!

Bembeyaz, tertemiz bir sayfa açıp üzerine şöyle yazmışım:


Herkesi, her şeyi seviyorum!


Bunu yazdığım gün, kendime akıl almaz bir saçmalama günü bahşetmiş olmalıyım!


Gazetelere derin derin bakamıyorum, haberleri can kulağıyla dinleyemiyorum, köşe yazarlarını hepten okuyamıyorum... Baktıkça, dinledikçe, okudukça sıkıntım artıyor! Yaşamaktan bunalıyorum!


Evdeyim ya... Bazen televizyonla sakinleşmeye, unutmaya çalışıyorum. Öyle “Ben hiç televizyon izlemem” diyen o yazarlardan olamayacağım sanırım.


Önceki gün de, yine gazetelerin birinci sayfalarını görüp içerilere dalamadan şiştiğim bir gündü, açtım beyaz ekranı.


Haber kanallarında dolanıyorum niyeyse... Kötü alışkanlık işte...


Kendisine ada tahsis edilen kişi kayıkla dolaşmaya mı çıkmış ne, gören duyan var mıymış? Nereye gitmiş, tatile mi? Bir bakan, bir milletten vekalet alan açıklama yapmakta...


Özel yetkiler tarih olmuş ama cezalar verilecekmiş, mücadele ‘ağır’ olanda devam edecekmiş...


Bir kör bir topal buluşmuş, kardeş kardeş konuşmuş, turuncu renkle bütünleşmiş, yaşasın en güzeli barışmış...


En büyük azizlikmiş, başka büyük yokmuş, şike şike alkışlamak gerekirmiş...


Ayyyy! Fenalık geldi! Çevirdim kanalı sabah kuşağına... Hem ben ‘ev kadını’ değil miyim, ne işim var haberle maberle? Belli ki, duyduğumu da yanlış anlıyorum!


Ayşe’nin Alişan’la birlikte yaptığı programa denk geldim. Prof. Ahmet Maranki yüksek yüksek anlatıyor: “Selülit nasıl tedavi edilir?”


“Hah” dedim, “İşte kafa dağıtmanın en güzel tarifi geliyor!”


“Yakıcı yağlar var; badem yağı, biberiye yağı, portakal yağı, hardal yağı, menekşe yağı. Alın 20’şer gram, karıştırın. Gece yatmadan önce bacaklarınıza sürün. Aşağıdan yukarı, (nasıl yapılacağını bir yandan da gösteriyor) parmaklarınızla çize çize... Sonra sarın jelatinle, uyuyun. 7 gün yapın, bir gün ara verin.”


Bu tarifle bitti gitti selülit! Üstelik göbek için de aynı formül geçerli! İncelmek garanti!

Oooh! Kafam hakikaten dağıldı, keyfim yerinde...


Şu hayattaki en önemli sorun selülit yahu! Ona da kesin çözüm bu işte!


Mutlandım, bir sevinç yerimden kalktım, kalkışım heybetli oldu galiba çünkü kumanda elimden kayıp bir hışım koltuğa çarptı, hızla yere çakıldı. O sırada ekran değişti; Müyesser’i gördüm, hani hükümeti devirmeye çalışan 45 kiloluk Müyesser’i... Hatırıma geldi yine nerede yaşadığım, canım sıkıldı, fenalık bastı, bunaldım. Acele televizyonu kapadım.


Şimdi tırım tırım tertemiz, beyaz bir sayfa arıyorum. Kararlıyım, üzerine şöyle yazacağım:


Selülitten de nefret ediyorum!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.