Türkan Şoray da olsan aynı şey!

“Bakmaya doymayacağın iki göz, öpmeye doyamayacağın bir dudak gönderiyorum.”


Bu sözler bir kartpostaldan alınma. Bir asker, diğer asker arkadaşına yazmış. Kartpostalın ön yüzündeki fotoğrafta, 60’larda fırtınalar estirmeye başlayan güzeller güzeli Türkan Şoray var.


Kısa süre önce ‘Sinemam ve Ben’ isimli bir kitap çıkardı Türkan Şoray. Starlığa nasıl adım attığını, setlerde başına neler geldiğini, filmlerine ilişkin düşüncelerini ve Yeşilçam’ı anlatıyor.


Son derece hisli bir dille yazılmış kitapta; aşk yok, ipi çekilen kimse yok, dedikodu yok!


Ama bir kadının içinde büyüyebilecek ve yaşayabilecek her türden duygu var!


Varolma mücadelesi, güzelliğin yanında aklın da olduğunu gösterme çabası, şefkat arayışı, erkeklerin dünyasında kendini kanıtlama savaşı...


Ve anne olunca içine düştüğü ikilem...


Alkışlarla geçen, ışıklar altında nefes alan, özgürlüğü setlerde tadan, bütün ürkekliğini kameralar önünde unutan Türkan Şoray; evlenip de çocuk sahibi olunca bir anda her şeyden uzaklaşıyor.


Ev kadını oluyor. Yemek yapıp misafir ağırlıyor. Kızına bakıyor. Kocasını hazırlayıp işe gönderiyor. Bambaşka bir yaşam!


Tamam; mutlu, huzurlu, kendini güvende hissediyor. Ama bir şeyler eksik!


Şöyle anlatıyor: “Yüreğimin ta derinlerinde zaman zaman hissettiğim, beni huzursuz eden tuhaf bir duygu... Tekrar film çevirecek miyim, kameraların önüne geçecek miyim? Kalabalıklar, setler, koşuşturmalar, galalar yine olacak mı yaşamımda?”


Anneliği seçen, çalışma hayatını bırakmış pek çok kadının hissedeceği türden duygular değil mi bunlar?


‘Acaba eski yaşamıma dönebilecek miyim?’ sorunsalı...


Bir yanda dünyanı değiştiren bebeğin, öte yanda sen!

Bir yanda canından bir can, öte yanda senelerce emek verdiğin kimliğin!

Bebeğinin yanında olsan aklın kendinde kalacak, kendin için yola koyulursan bebeğin ne olacak?


İkisi birlikte yürümez mi?


Yürür ama mutlaka aksayan, topallayan bir yanı vardır o yürüyüşün!


Ya çocuğun için işten izin alırsın, ya iş yüzünden çocuğunu ihmal edersin!


İkisinde de dört dörtlük olman zor! Fena yorar seni...


Ama mutlaka ‘iyi yapmalıyım’ ile kafayı bozduysan şayet...

Ya kendin... Ya bebek... Seç birini!


Hangi sınıftan olduğun, maddi durumun, ne iş yaptığın önemli değil, ‘vicdan muharebesinde’ galibiyeti ilan etmek durumundasın!


Ve bu zorlu süreci atlatırken kontrolü kaybetmemelisin!


Türkan Şoray’a dönersek...


O, Türk Sineması’nın sultanı...


Nokta!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.