Ayran içsem kafam çalışır mı?

İstisnalar kaideyi bozmadığına göre; şu bir gerçek:


Ruhla beden, birbirlerine gayet uyumlu ve uyumlu olduğu kadar birbirlerinden ayrılmamaya kararlıdır, hem de ne pahasına olursa olsun!


Peki, madem öyle...


Neden sürekli bir bela çıkarıyorlar?


Hangisi hangisini tetikliyor, hangisi hangisini kamçılıyor, hangisi hangisinin aklını çeliyor?


Şeytan bunun neresinde?


İşte takılıp kaldığım yeni sorunum bu!


Nereden aklıma geldi bilmiyorum, belki hayati sorunlardan sıkıldım... Belki evdeki sonu gelmez işlerden bunaldım... Belki sokaktaki gürültüden daral geldi... Belki televizyonda izlediklerimden yoruldum... Belki, belki, belki...


Belki de okuduğum ama nereden aklımda kaldığını bilmediğim bir sorun bu!


İyi ama cevap ne?


Wittgenstein “İnsan bedeni insan ruhunun en iyi resmidir” der mesela...

Öyleyse beden, ruhu resmetmek istemez de asilik mi eder?

Nietzsche ise “Tümüyle bedenim ben, başka bir şey değil; ruh yalnızca bedenle ilgili bir sözcüktür” der...

Öyleyse ruh, kendini kanıtlamak arzusuyla mı hınçlanır?


Yoksa bu kadar akıl karıştırmaya gerek yok mu? Şeytanın yeteneğine saygı duymak yeter mi?


Bilmiyorum, ruhla bedenin neden bunca bela çıkardıklarını anlayamıyorum.

Acaba ayran yapıp içsem, kafam çalışır da sorunumun yanıtını bulabilir miyim?


Hiç zannetmiyorum.


*****


Tencerenin düdüğü istim atıyor!


“Milli içkimiz ayrandır” lafına mest olanlara şaşmamak gerek!

Çünkü gözünün içine baka baka ‘ayran ağızlı’, ‘ayran budalası’, ‘ayran delisi’, ‘ayran geven’ hadi bilemedin ‘ayran gönüllü’ demeye getiriyor.

Yani “Aptalsın, budalasın, ahmaksın, beceriksizsin” diyor.

Alkışı alıyor.

E daha ne desin!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.