Uyuyunca geçer
Kıymetim kendinden menkul olmakla beraber ziyadesi ile sakar biriyim. Sakar dediysem öyle titrek sakar değil, bu arada titrek sakarlıktan dolayı affınıza sığınırım. Neyse, ben daha çok kafasını, dizini, gözünü çarpan, parmağını sıkıştıran cinstenim. Daha dün dizimi dolmuşta çarptım morarttım. Can sağlığı ne yapalım.
Sakarlığımdan mütevellit uyuyunca geçer veyahut büyüyünce geçer laflarını ziyadesi ile fazlaca duymuşluğum vardır. Bu arada böyle yazmayı ve konuşmayı o kadar çok sevdim ki sevgili okuyucu kelimeler yetmez! Böyle kelimeler kullanınca sanki önemli bir konu hakkında yazıyormuşum gibi hissediyorum, ne yaparsın ben de böyleyim işte!
Uyuyunca geçer ya da bir diğer versiyonu büyüyünce geçer. Analarımız babalarımız ne demişse doğru demişler okuyucum! Mesela dediğim gibi sakar biri olduğumdan her daim kolumu gözümü bacağımı çarptığım için mor mor gezerdim, anne düştüm, anne burası böyle oldu, anne bak noldu diye diye kadıncağızın gençliğini elinden almış olacağım ki bir süre sonra uyuyunca geçer, büyüyünce geçer demeye başlamıştı, tabi bendeniz ki küçükken daha bir enteresan kafası çalışan bir çocuk olduğumdan ve de biraz tez canlı olduğumdan uyuyunca geçerin ne demek olduğunu anlayamazdım.Sonra büyüdüm ve gerçekten bazı şeylerin uyuyunca geçtiğini keşfettim.
Bu keşfim Colomb'un Amerika'yı keşfi kadar şahane olmasa da benim için ziyadesi ile önemli oldu. Eskiden ki eski dediğim bir 10 yıl evvel, üzüntülü, stresli, depresif olduğum zamanlarda dön sağa, dön sola uyuyamazken şimdi - belki yaşın etkisi de var bilemiyorum, bilim adamları lütfen buna bir açıklık getirsin- üzüldüm mü, sıkıldım mı, depresif miyim uyuyayım ben bir diyorum. Uyuyorum ve gerçekten Esteban atımı hazırla dışarı çıkıyorum diye uyanıyorum.
Uyuyunca ne kadar geçiyor, gerçekten geçiyor mu bilmiyorum, ama bazı şeyleri uyuyunca geçiyormuş gibi olduğunu biliyorum. Çünkü bu aralar ben bir uyuyayım geçer ya diyip duruyorum kendi kendime. Yastığım dünyanın en güzel şeyi gibi gözüküyor, uyuyorum. Ertesi sabah uyanınca merhaba dünya, merhaba güneş, uçan kuşlar size de merhaba derken buluyorum kendimi.
Hayat her zaman dediğim gibi absürt ve de tuhaf bir şey.
Uyuyunca geçmese de uyuyunca bedenin canlandığı bir gerçek.
Anneannemin dediği gibi uyuya uyuya büyüyoruz, uyuya uyuya ölüyoruz.
Arada kalan zamanlar mı?
Sanırım onları iyi değerlendirmek gerekiyor.
YORUMLAR