Bu yazıyı Stendhal yazdı!
Böyle sıcak havalarda ne yazmalı? Aklını yitirmiş bir dünyanın orta yerinde, artık hiçbir şeye şaşırmadığına şaşırıp dururken her yeni günde, ne yazılır ki? Gazze’de masum çocukları öldüren bombalar mı yazılır yoksa ‘koruyucu ailesi’ olduğu 11 yaşındaki çocuğa tecavüz eden aşağılık adam mı? Belki de Galatasaray’ın günlerdir ha patlattı ha patlatacağı ‘Balotelli bombası’nı yazmak gerek! Diego bombasını aylar önce patlatan Fenerbahçe’nin ‘satmadan sattığı’ 1 milyon adet ‘reklamsız’ forma destanına mı değinmeli acaba? Belki de Beşiktaş’ın ‘bitmeden eskiyen yeni stadı’na bir güzelleme döşenmeli boylu boyunca... Bugün pazar, yarın bayram, güzel şeyler yazmak lazım!
Genellikle mutsuz bir âşık oldum
Böyle sıcak havalarda serin serin aşk meşk yazmak gerek... Hem kolay... Herkesin sallayacak bir şeyleri vardır aşk hakkında ne de olsa... Yaz yaz... Laf olsun köşe dolsun... Mevzubahis aşksa o zaman, “Aşk benim en büyük işim, daha doğrusu biricik işim olmuştur her zaman” diyen Stendhal’i yazmak lazım... Bu cümlenin hemen ardından bir parça hayalkırıklığıyla “Ama ben genellikle mutsuz bir âşık olmuşumdur!” diyerek mahcup bir edayla gözlerini yere diken, bütün hayatı boyunca tek arzusu kadınları kendine âşık etmek olan, koca göbekli, çirkin burunlu büyük yazarı yazmak gerek...
Beceriksiz sevgili, büyük yazar
Hava sıcak... Sıcak havalarda ne yazmalı insan? Birleşmiş Milletler’in bir süs bitkisi olduğunu mu? Paralelleri mi, kesişen noktaları mı? Vatan haini polisleri mi? Vatanperver polisleri mi?.. Yok yok en kolayı aşk yazmak... Öbür konular ciddi, bizi aşar. Oysa aşk öyle mi salla sallayabildiğin kadar. Aşk, ne kadar karmaşık ve ne kadar basit. İşte tam da bu noktada Stendhal’e dönmek gerek; beceriksiz âşık, büyük yazar Stendhal’e... Bir gün bir arkadaşına soruyor; “Bir kadını kendine âşık etmenin en kolay yolu nedir?” diye. Arkadaşı erkekçe bir cevap veriyor: “Önce ona sahip ol!”
Bu konu hep kurtarıyor
Ateşi hiç düşmeyen dev bir fırına benzeyen ülkemizi etkisi altına alan şu sıcak hava dalgalı günlerde nefes nefese devam eden cumhurbaşkanlığı yarışıyla ilgili yapılan anketleri mi analiz etmeli acaba? Aman bana ne! Bu konuyla ilgili yazılan cümleleri üst üste koysak buradan Mars’a merdiven olur işte... Ama aşk hakkında yazmak öyle mi! Her birkaç yılda bir böyle sıcak havalarda, dev bir tencerenin içinde kaynayan kuru fasulye tanesine benzeyen beynim pelteleştiğinde beni kurtaran aşk yazı konularının şahı değil de nedir? Eh sonuç olarak hepimizde para yok ama kalp var değil mi? Yani anlarız onun halinden biraz... E bir de Stendhal’iniz varsa elinizin altında hızır gibi yetişir yazının bu noktasında! Yine söyleyecek bir sözü vardır, ‘Kırmızı ve Siyah’ın bu çirkin yazarının... Siz ekran karşısında bir cümle bir cümle daha kıvranıp dururken “Kalp anlaşılmaz, hissedilir!” diye patlatıverir bombayı...
Zamparalara bir kıyak yapayım
Bodrum sahillerinde gazetecilere yakalanan(!) istemeden frikik veren(!) hem ünlü hem kuş beyinli ‘saygıdeğer’ birilerini de yazabilirim doğrusu... Akdeniz’den esen tatlı bir meltem gibi... Ferahlık olur bayram öncesi, pazar sabahı... Ama onun yerine aşk yazayım ben... Ben burada bu sıcakta kelime kelime terlerken Bodrum’da, Çeşme’de o ‘beach’ senin bu ‘beach’ benim dekatloncu gibi koşuşturan zamparalara da bir kıyak yapayım... Daha doğrusu Stendhal bir kıyak yapsın... Hayatta biricik işinin aşk olduğunu söyleyen koca göbekli yazarımız kendince şöyle bir reçete sunuyor erkeklere kadınları rahat elde edebilmeleri için:
Her zaman zarif ve nükteli olun
“Duygusal kadınların yanında hüzünlü, hoppaların yanında küstah biriymiş gibi görünmeli ve bazen de tersini yapmalı; her zaman uyanık, her zaman zarif ve nükteli olmalı... Bir kadını eğlendirin, ona sahip olursunuz! Bir can sıkıntısından ustaca yararlanmalı, buz gibiyken ateşliymiş gibi, yanıp tutuşurken soğukmuş gibi davranmalı... Her şeyden önce hiçbir fırsatı kaçırmamalı, herhangi bir başarısızlıktan ürkmemeli; çünkü kadınlar çoğu zaman bir erkeğin yüzünü unuturlar...” Ama yazının bu noktasına kadar kol kola geldiğimiz Stendhal ustayı boşverip, hemşerisi La Boetie’ye kulak verin siz yine de... O diyor ki: “Ölçülü olmayı seven kişi sevmek nedir bilir mi?” Bu söz buraya oldu mu? Hava sıcak, benim hoşuma gitti... Bu yazıyı Stendhal yazdı!
YORUMLAR