Ünvan kölesi mi oldum ne?!
Hepimizin bildiği gibi organizasyonlarda her çalışanın belirli görev, sorumluluk ve yetkileri, buna bağlı olarak da ünvanları vardır. Özüne baktığımızda ise, herkes aslında varolan isim ve soyadından ibarettir. Yani, işimizi yerine getirebilmemiz için bize verilen ünvanlar bizi farklı bir biz yapmaz. Peki her zaman böyle mi oluyor derseniz, bu soruya maalesef ki cevabım kocaman bir hayır..
Ezelden beri insan psikolojisi ve bunun insan davranışına yansıması ilgimi çekmiştir. Organizasyonlarda da bunu bol bol gözlemleme fırsatı buluyorum haliyle.. Gözlemlerim arasında en ilgimi çeken de, insanların ünvanlarına göre bir anda farklı davranış biçimlerine girmesi oluyor. Hatta bu sendroma bir isim bile buldum “ünvan köleliği”. “Kölelik mi? Ne köleliği? Kıral ve kraliçe gibiler! “ diyorsunuz değil mi? Ama çok yanılıyorsunuz. Her ne kadar, bu kişiler belirli bir ünvana sahip olduklarını düşünseler de, aslında o sahip olduklarını sandıkları ünvanlarının kölesi oluyorlar, hem de farkına bile varmadan.
Bu farkında olamama hali içinde de, isim ve soyaddan ibaret kimliklerinin hemen yanına eklenen ünvanlarının verdiği yetkiye dayanarak, başlıyorlar kendilerinde hak gördükleri ve olması gerektiğine inandıkları şekilde davranmaya.. Bu durum bazen öyle bir hal alıyor ki, insani değerlere verdikleri önem bile azalabiliyor. Yetkileri dahilindeki işlerin; insanları aşağılamak, kırmak, suçlamak ve diğerlerine üstünlük taslamak olduğunu bile zannedebiliyorlar.
Hatta bu öyle bir yanılsama ki, insani değerlerini koruyan ve her zaman nasılsa öyle davranan kişilerin bu tarzını, beceriksizlik ve otorite yetersizliği gibi algılayanları bile oluyor, bu ünvan kölelerinin. Kendi yaptıkları o kadar doğru geliyor ki, aksini yapan olsa olsa ünvanını taşıyacak nitelikte olamaz onların gözünde.
İşin en ilginci de, bu ünvan kölelerinin bazılarının aslında organizasyon içinde üst düzey bir ünvana sahip olmayabilmeleri. Orta kademe bir yöneticide hatta yönetici ünvanı olmayan Genel Müdür Asistanı, uzman ve benzeri kademelerde de bir ünvan kölesine rastlamak mümkün. Bu ünvan kölelerinin genel yaklaşımı kıraldan çok kıralcı olmak sözüyle çok güzel açıklanabilir. Fazla söze gerek yok diye düşünüyorum..
Sıkı durun çok önemli bir şey söyleyeceğim. Bir gün herkes ünvan kölesi olabilir. Evet maalesef bu risk hepimiz için geçerli. Bu sendroma bir hastalık gözüyle bakarsak; mütevazi, yardımsever, kendini keşfetmiş ve manevi değerlere önem veren biriyseniz bu hastalığa karşı bağışıklığınız var demektir. Siz kolay kolay yakalanmazsınız. Ama eğer, bunların biri bile sizde yoksa maalesef ki, risk grubu içindesiniz.
Hep bahsediyorum mutlaka hatırlarsınız; kişisel farkındalık yani kişinin kendini bilmesi çok önemli bir yetkinlik. Bu ünvan köleliğininden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Bir kere yakalanmışsak tabii.. O nedenle hepinizden bir ricam olacak. Lütfen her gün işe gitmeden önce aynaya bir kez bakın ve hayatta olma sebebibinizi ve kendinizi hatırlamaya çalışın, hem de tüm ünvanlardan arınmış kendinizi. Gün içinde de bunu unuttuğunuzu hissettiğiniz her an tekrarlayabilirsiniz. Bu şekilde, gerçekten hayatta olma sebebimizi hatırlarsak ve bu amaçtan bizi uzaklaştıracak davranışlarımızı çok vakit kaybetmeden farkına varabilirsek, ne ünvan kölesi oluruz ne de kıraldan çok kıralcı.. Bunu neden yapalım derseniz; bir insanın hayatta başarabileceği en üst hedef ve alabileceği en yüksek ünvan gerçekten iyi bir insan olmaktır da ondan..
***
İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.
isimlemutluyum@mujdeozenen.com
diyelim@isimlemutluyum.com
YORUMLAR