İnsülin, ömrümüzü yedin
Aslında bu hafta tamamen farklı bir konuda yazacaktım ama geçen hafta katıldığım bir canlı yayın sonrası gelen sorulardan, e-postalardan ne kadar çok kişinin diyabet ile boğuştuğunu gördüm. Tekrar tekrar, yine diyabetle savaşta yapmamız gerekenleri yazmak istedim.
Her bir mesajı okuduğumda çok üzülüyorum. İnsanlar bu hastalığın pençesinde çabalayıp duruyorlar. Gerçektek çok zor bir illet ama yönetilemez değil. Biz ondan güçlü ve agresif olursak, o asi diyabeti dizginleyebiliriz.
Maalesef medya ve çevre, diyabetlileri genelde yanlış beslenmeye itiyor. Zaten kontrol edilmesi çok zor olan, kafasına göre tepki gösteren ergen çocuğumuz insülini, alınan fazla karbonhidrat ile devamlı kışkırtıyorlar. Diyabetli hayatı daha kolay kontrol edebilmek için bazı noktaları belirtmek istedim. Şayet bunlara uyarsanız yaşadığınız sorun ve rahatsızlıklar sizi daha az etkiliyor olacak:
- Bu hastalığı 3 bacaklı bir tabure gibi hayal edin. Bacaklardan biri doktorunuzun size uygun gördüğü dozdaki ilacınız, diğeri beslenme, diğeri de yürüyüş. Eğer bu bacaklardan biri olmazsa taburemiz yıkılır. Beslenme ve yürüyüş bacağı güçlendikce ilaç bacağı zamanla görev dışı bile kalabilir.
- En zoru burası... Rafine şekeri kesinlikle hayatınızdan çıkarın ama bunun için üzülerek değil. Yiyemediğiniz 4-5 şeye takılıp devamlı kahrolmaktansa yiyebildiğiniz yüzlerce yiyeceğe şükredip onları kullanın. Aşağıda vereceğim kek tarifinde olduğu gibi rafine şeker kullanmadan sevdiğiniz tatlıları tekrar yapın. Bir yiyeceğe özlem duyarak yaşarsanız, er geç onu bir süre sonra yersiniz ama nefsinizi öldürecek ve damağınızı tatmin edecek şekilde alternatiflerini yaparsanız, kendiniz de nefsiniz de kontrol altında kalır. Bu tatlıları da günlük şeker ve karbonhidrat hakkınızdan düşerek tüketebilirsiniz. Yani her zaman dediğim gibi, yine denge.
- Aslında bizi hasta eden yiyecekler paketleme aşamasına gelene kadar ürünlerin geçtiği işlemlerdir. Bu modern hayatta herşeye topraktan çıktığı hali ile ulaşmamız pek mümkün olmuyor ama çabalarsak hala doğal ürünlere ulaşmamız mümkün. Çağımızdaki kronik ve ölümcül hastalıkların artmasının ana nedeni sanayileşmenin ve paketli ürünlerin artmasıdır.
Bu fotoğraflarda pirincin rafine edilerek nasıl değişikliğe uğradığını göstermek istedim. Organik ve işlenmemiş pirincin kabuğu doğanın ona verdiği renk ve dokuya sahip. Nerdeyse tüm faydası burada fakat raf ömrünün uzun olması için pirinç rafine ediliyor ve kabuğu alınıp, yendiğinde tamamen şekere dönüşen saf karbonhidratı kalıyor. Biz de bu pirinç ile pilav yapınca, pirinç yerine bir kase şeker yemiş oluyoruz. Zararlı olan pilav değil, pilavı yaparken kullandığımız rafine pirinçtir.
- Günümüz 24 saat. Bu 24 saat içinde 30 dakikamızı yürüyüşe ayırmak bizi sadece diyabet değil, birçok metabolik hastalıktan koruyacaktır. Lütfen bu harika ilaçtan faydalanarak daha zevkli bir iyileşme yaşayın. Hem de, size ruhen ne kadar iyi geldiğine şaşıracaksınız.
- Lütfen hayatınıza hayvansal protein yerine daha fazla sebze ve kurubaklagil ekleyin. Maalesef çiftlik endüstrisinin artması ile insanlar günlük ihtiyacından çok daha fazla hayvansal gıda almaya başladılar. Metabolizmamız bu kadar ete alışık değil ve tansiyon, diyabet gbi metabolik hastalıklar başladı. Hele ki bu hayvanların doğal olarak büyümediğini de düşünürsek her şey daha net oluyor. Sebze ve kurubaklagiller size sağlık verecek. Lütfen deneyin.
Bunlar çok genel bilgiler ama bu basit değişiklikleri bile yapmak hastalığınızı kontrol etmede size büyük fayda sağlayacaktır.
Rafine şekersiz, tahılsız, glutensiz, harika kokulu kek:
Malzemeler
- 2 adet rendelenmiş kırmızı elma
- 1 adet ezilmiş muz
- 2 avuç kuru üzüm
- 2 çırpılmış yumurta
- 2 avuç rondoda iri çekilmiş fındık (badem veya ceviz de olur)
- 2 kaşık hindistancevizi unu (hazır bulamazsanız marketlerde satılan kuru hindistancevizini güçlü bir rondada çekerek de elde edebilirsiniz, fakat çekilmiş ve un hali 2 kaşık olmalı)
- Tarçın
- Muskat rendesi (olmak zorunda değil)
- 3 yemek kaşığı fındık yağı veya hindistancevizi yağı
- ½ paket kabartma tozu
Hepsini karıştırıp önceden ısıtılmış 160 derece turbo fırında pişirip afiyetle yiyoruz. 40 dk sonunda piştiğini kontrol etmek için keke kürdan batırın. Kürdanınız kuru çıkıyor ise, kekiniz pişmiştir.
Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.
Instagram : semaninsagliklimutfagi
YORUMLAR