İstifa
Birkaç ay önce karar almış, sosyal medyadaki takipçi halimden istifa etmiş ve hesaplarımı kapatmadan herkesi takipten çıkmıştım. Kolay olmadı bu kararı vermek. Önce dostlarım, sevdiklerim ne hisseder diye düşündüm ve biraz çekindim. Sosyal medyada takipten çıkmak ilişkimi kesmek gibi geliyordu. Sanki artık seni önemsemiyor, sevmiyorum ve hatta ilgilenmiyorum demek oluyordu. Sonra bunun ne kadar tuhaf olduğunu fark ettim ve içimde ilişkilerimi başka biçimlerde güçlendirme arzusu hissettim. Herkesin her an ne yaptığını bilmek zihnimde büyük bir yük oluşturuyordu çünkü. Ya da sadece belli bir konu hakkındaki yazılarını okumak istediğim birinin özel hayatını da görmek. Kendimi yüzlerce insan hakkındaki binlerce bilgiye maruz bırakmak. Daha çok seçme hakkına ihtiyaç duydum ekranıma düşenler üzerinde.
Kişilerden başka yüzlerce sayfayı da takip ediyordum. Bazı sayfalar ilgi duyduğum konularda yayınlar yapıyor, bazı sayfalar sadece ilgimi çekiyor, bazıları ise nadiren de olsa işe yarar bir paylaşım yaptığı için listemde duruyordu. İlgilendiğim, ilgilenmediğim onlarca paylaşım haber kaynağımda beliriveriyordu. Bilgiden bilgiye, konudan konuya atlayarak vaktin nasıl geçtiğini bile anlamaz oluyordum. Daha birini sindirmeden ötekine geçiyor kendimi sürekli bir akışa maruz bırakıyor ve devamlı enformasyon yükleniyordum. Üzerimde belirgin bir fazlalık hissetmeye başladım bir süre sonra. Kendi meraklarıma eğilemiyor, derinleşmek istediğim konulara zaman ayıramıyordum. Bazen aynı anda çokça şey hakkında düşünmekten paniğe ya da yetersizlik düşüncesine kapıldığımı, zihnimin parça parça bölündüğünü ve odaklanmakta zorlandığımı gördüm. Sevdiğim herkesin her gün ne yaptığını bilmekten özlemeye, aramaya fırsat bulamadığımı, ilişkilerimi "beğen" tuşuna indirgediğimi fark ettim. Ve birden; çıktım her bir şeyi takipten.
Aslında bu kararı vermeden önce sosyal medya hesaplarımı kapatmayı ya da daha önce denediğim gibi kendime zaman sınırlaması yapmayı da düşündüm. Ancak beni bir çok açıdan zenginleştirmiş, yepyeni dostlar edindirmiş, paylaşmaya başka bir boyut getirmiş bu alandan tamamen çıkmak istemediğimi anladım. Hayatıma bambaşka bir boyut katıyordu çünkü. Şaşırtıyor, kolaylaştırıyor ve yeri geliyor zaman alacak bir konuyu hızlıca çözüveriyordu. Yüzünü hiç görmeden sevdiğim insanlarım vardı bir tıkla kalbine ulaşabildiğim. Üstelik ben de paylaşmak istiyordum içimdeki olduğu gibi. Yazmak, yazarak çoğalmak... Bu yüzden hesaplarımı kapatma seçeceğini eledim. Kendime "her gün şu kadar ekran" sınırlaması koymak yerine sosyal medyada akan bilgi ile ilişkimi yeniden düzenledim. Sonra ne mi oldu? Akış azalıp da yetersizlik ve ekrandan akan her bir şeyi yakalama telaşım yerini kendimle bağlantıda olma haline bırakınca harcayacağım zaman kendiliğinden azalıverdi.
Velhasıl kelam uzun bir süredir sıfır takip ile devam ediyorum sosyal medya hayatıma. Bir şeyi merak ediyorsam, ilgi duyuyorsam aratıyor, buluyor, derinleşiyorum. Henüz sormadığım soruların ekranıma düşen cevapları nedeniyle odağımdan sapıp kendimi kayıp hissetmiyorum. Daha dingin hissediyorum. Ne yapmak istediğim konusunda daha net kararlar alabiliyor, sürekli bilgi alma halindense içimdeki sorulara kendi cevaplarımı bulma, gerçekten ihtiyacım olan bilgiyi hissetme ve onu keyif ve neşe ile öğrenme deneyimini hayatıma daha çok yayıyorum.
Sürekli kafamın içine doğru akan bilgiler olmadığında daha sakin zihnim. Kendi sesim daha duyulur, daha yakın bana. Duygularım daha belirgin, daha canlı. Çünkü ben daha hevesliyim duymak için onları.
Daha çok kitap okuyorum, her geçen gün kendimi sosyal medya akışından ziyade müziğe, banliyö penceresindeki manzaraya, insan ilişkilerine kaptırmış buluyorum. Gözlerim rahatladı hem. Hafızamda yer açıldı sanki her gün gördüğüm onlarca kare fotoğraf olmayınca artık hayatımda. Tüm dikkatimi vererek bakabilmeye başladım. Gördüklerimi unutmamak için not tutma ve fotoğraflama alışkanlığım hissetmeye, yaşamaya dönüştü. Yine not tutuyorum yine fotoğraflıyorum ama artık unutmaktan endişe ettiğimden ya da paylaşım yapma kaygı hissettiğimden değil. Daha keyfi, daha neşeli...
Hem sonra özlüyorum.
İlişki kurmak ya da ilişkide kalmak istediklerime daha çok zaman ayırıyorum. Arıyorum, mesaj atıyorum ya da mektup/mail yazıyorum. Sayfalarına, sosyal medya hesaplarına, bloglarına özel olarak girip yazdıklarını keyifle okuyorum. Uzun bir süre sonra haber almak gibi mutlu hissettiriyor bana bu. Her gün ne yaptığını bilmek, her hallerini izler olmak dostlarımla arama henüz tanımlayamadığım bir mesafe bile koymuş, bunu görebiliyorum.
Bu bir deney olarak başlamıştı ama itiraf ediyorum ki yaşadığım halden oldukça memnunum. Bazı dostlarımın hesapları gizli olduğu için onların paylaşımlarını artık göremiyorum. Sanıyorum aldığım kararın tek dezavantajı bu oldu. Bu yüzden aklıma düştüklerinde aramak ya da yazmak zorunda kalıyorum ve laf aramızda bundan da büyük keyif alıyorum.
YORUMLAR