Merkez
Bu ara çalışmak benim için çok zor. Beliz kız beşinci gecedir uyumuyor ve ben en çok geceleri çalışıyorum. Danışanlarım haritalarına bakıyorum, anlattıkları dertlerin kök inanç dinamiğini işaretliyorum, ses kayıtları yapıyorum, buradaki köşeme yazıyorum. Ama yok. Bu hafta bütün dengem kaydı. Kayıtlar birikti. Sözlerimi tutamadım. Gerildim. Yetersiz olduğumu düşündüm.
Sözümü tutamamak burayı hemen tetikliyor. Merkezimde kalamıyorum. Sözümü tutmadığımda güvende değilim gibi bir ses duydum bilinçaltımın derinliklerinden gelen. Söz, kabile ile derinden bağlı bir dinamik. Ve sözümü tutmadığımda kabul görmem, sevilmem, değerli olmam, yetersiz olurum, kovulurum ya da terk edilirim gibi bağlamaları da olabiliyor fıtrata göre. Bendeki daha çok yetersizlik, aidiyet ve güvelik ile ilgili.
Merkezimde kalamıyorum dedim. Neresi o merkez?
Merkezim benim kendimi izlediğim yer. Yaşadığım şeyin bir deneyim, hikaye olduğunu bilen ve onu deneyimleyen değil de izleyen olduğumu bildiğim yer. Orada bir ruhum. Değerliyim. Deneyimin sonuçlarından bağımsız, yaşayarak öğrenmek için yeterliyim. Tam ve tamamım. Güvendeyim ve Yaradan tarafından sevildiğimi, onun bir parçası olduğumu bildiğim bir yer.
İlişkiler içinde zaman zaman tetikleniyorum ve hikâyenin içinde kayboluyorum. Yorumlar yapıyorum, duyguları deneyimliyorum, tepkiler veriyorum. Sonra hoop yeniden merkezleniyorum. Merkezlenmiş halim, hikayenin içindeki halimden üstün değil. Sadece farklı. Ve daha kolaylaştırıyor kendimle ilgili öğrenmelerimi.
Bazen hikayedeki halim, izleyen halime laf bile atıyor; "Şimdi hiç seninle ve farkındalıklarınla uğraşamam. Öfkeliyim tamam mı, dibine vurucam öfkenin!"
Vuruyorum.
Sıkıntı yok o konuda.
Yolculuğumun ilk zamanlarında merkezimde kalmak çok zordu. İlişki halindeyken değerimi hatırlamak falan öyle kolay olmuyordu. Düşüyordum. Kalkamıyordum. Duygularımla savruluyordum.
Sonrasında düşünüyordum. Sakinken.
Eğer diyordum, o an, değerimi bilseydim. Sevilebilirliğimden şüphe etmeseydim, yahut şu korkum olmasaydı, yeterlilik için onay aramasaydım ne derdim? Ne görürdüm o hikayede şimdikinden farklı olarak?
Bir bakardım ki tümden değişiyor gördüğüm şey. Karşımdakini görüyorum, ihtiyacını duyuyorum, kendimle bağlantı kurabiliyorum ve ihtiyacımı dile getirebiliyorum, kendime de karşımdakine de alan açabiliyorum.
Tamam derdim. Hayırlısı. Bir dahakine denerim daha çok merkezimde kalabilmeyi.
Bazen de sadece kendime hatırlatırdım tetiklenme esnasında. Hoop bir dakika bu duyguyu tanıyorum ben Seda. Değersiz olduğunu düşünüyorsun şu an. Öyle değilsin...
Bi' gevşerdi bedenim. Toparlanır ve başka türlü ele alırdım konuyu. Değerimi bilerek. Karşımdakinin de eşit değerli olduğunu bilerek.
Böyle böyle öğrendim merkezimi. Deneyimledim orası nasıl bir yer. Seviyorum orayı. Bazen uzun süre ziyaret edemiyorum duygusal dalgalardan, Ay'ın göğün hallerinden... Ama geçeceğini biliyorum. Yeniden merkezimde olacağımı ve şimdi bu dengesiz halimden kendime dair bir sürü şey öğreneceğimi...
YORUMLAR