Eğitimde mutluluk sarmalı

“Bir çocuğun en büyük şansı, karşısına iyi bir öğretmenin çıkmasıdır”


Bu değerlendirmeye aynen katılıyorum. Etkili bir öğretmen gerçekten bir çocuk için büyük bir kazanım, fırsat, şanstır. Etkili öğretmen yalnızca kitaptan değil, yürekten öğretendir. Dokunduğu hayatları değiştirendir. Şöyle düşünelim. Eğitim serüvenimiz süresince ilk, orta, lise... Eğitim süresince kaç öğretmen yüreğimize dokunabildi, hayatlarımızı değiştirdi, geliştirdi… Ya da aksine kimisi o kadar olumsuz izler bıraktı. O kadar silik ki belleğinizde, adını bile hatırlamıyor olabilirsiniz.


Arkamıza yaslanalım, gözlerimizi kapatalım ve düşünelim. Benim de tıpkı sizler gibi, hayatımı değiştiren o kadar çok değerli öğretmenlerim var ki. Burada birinin adını saysam birini atlarım vefasızlık yaparım diye tek tek yazmak yerine, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyor, ellerinden öpüyorum. Vefayla hatırlıyorum onları. Bana yalnızca tarih, matematik, coğrafya öğretmedikleri, ‘mümkünlerimi’ umutlandırdıkları için.


Peki; eğitim sisteminde ilk-orta ve lise öğrencilerin ‘sınav odaklı’ bir sürecinde içinde yorulduklarını anlatırken, bu sistemin birer parçası olan öğretmenlerin bu konuda sorumlulukları ne olabilir. İşte bu bazı araştırmalardan satırbaşları:


Öğretmenler yeterli eğitim alıyorlar mı?

Peki öğretmenler yeterli eğitim alıyor mu, yeterli mi?

Net bir yorumda bulunacak araştırmalar yok. Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT), sonuçlarıyla ürkütücü biçimde, öğretmenlerin alan bilgilerinin çok yetersiz olduğunu gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine göre geçen yıl öğretmen olmak için girilen sınavlarda adaylar kendi alanlarıyla ilgili soruların birçoğunu cevaplayamadığı öne sürülüyor. En başarısız olan adaylar, lise matematik öğretmenleri olmuş. Sonuçlarda yer alan bilgiye göre; "Alan sınavlarında kendilerine sorulan 50 sorudan ortalama 9’unu ancak doğru cevapladılar. En başarılılar ise 50 sorudan ortalama 32’sini yapan Türkçe öğretmenleri oldu."


Mesleğe alımda psikolojik testler de gerekir mi?

Diyelim ki alan eğitimi donanımlı. Sizce; akademik olarak donanımlı bir öğretmen olmak tek başına yeterli bir parametre mi? Peki, bir öğretmen adayının, iyi ve nitelikli öğretmen olup olamayacağını, kişilik özelliklerini ölçmek için KPSS tek başına yeterli mi? Sabırlı mı, işini severek mi yapıyor, empati yeteneği gelişmiş mi? Kişilik testleri, çeşitli psikolojik testlere de tabi tutulması gerekmez mi?


Kimler öğretmen olabilir?

Etkili öğretmen nasıl yakalanır? Bu sorunun yanıtını arayan Oğuzhan Oğuz tarafından 2011 yılında yapılan araştırmanın konusu ise: Nusa. Öğretmen Etkililiği. Finlandiya Modeli. Sonuçlarına göre; öğretmen olabilmek için belirli standartlar vardır. Bu standartlar ilk olarak üniversite başvuruları yapılırken göz önünde bulundurulur. Önce birçok testlerden geçiyor ondan sonra lisans eğitimine kabul ediliyorlar. Ayrıca, Finlandiya'da yüksek lisans eğitimi öğretmen olabilmek için zorunlu bir kriter. Ayrıca üniversiteler "derslerde ne öğretileceği" konusu kadar, "dersin nasıl öğretileceği" konusu da özenle işleniyormuş. Dahası tamamlanan teorik derslerden sonra öğretmen adayları, en az 1 yıl süreyle staj ve okullarında öğretim üyeleriyle beraber alınan teoriyi uyguluyorlarmış. “Türkçe öğretmeni olmak istiyorum. 'İlgili fakülteyi kazandım' demek değilmiş. Önce ‘öğretmen olmak istiyor musun, uygun musun’ gibi ön incelemeden geçiyorlarmış. Sizce bu ‘eleme’ sistemi mantıklı değil mi?


Etkili öğretmek için…

Kısacası öğretmenlik bir sevdadır, gönülden, yürekten yapılan bir meslektir. O nedenle akademik araştırmalar gösteriyor ki, ‘sınıf ortamındaki öğrenciyle iletişim halinde olan, empati kuran, her bir öğrencinin farklılığını fark eden, kendini yeni gelişmelere uyarlayan, otoritesini hakaret ederek, sert, katı bir üslupla kurmaya çalışmak yerine öğrenciye sık sık söz hakkı verme, anlamadığı konuyu sorgulama gibi demokratik ortam sağlayan, kısacası işini seven öğretmenler ‘etkili öğretmenlerdir'...


Etkili öğretmenleri yakalayabilmek için…

O nedenle öğretmenlik bir sevdadır. Onlar, onlar okula giderken işe gidiyorum demezler. Okula gidiyorum derler. Çünkü, mesleğini bir iş gibi görmezler. Mesele; o öğretmenleri yakalayabilmek. Yazının başında, neden “Bir çocuğun en büyük şansı iyi bir öğretmenin karşısına çıkmasıdır” deniliyor demiştik. Oysa ki; etkili bir öğretmenle karşılaşmanın bir şans değil, bir sonuca, ‘gerçeğin ta kendisine’ dönüşmesi, bir sarmal oluşturması gerekmez mi? Sözün özü; şansa değil kendi iç dinamiklerini oluşturan bir sisteme ihtiyacımız var. Dolayısıyla ‘etkili öğretmen’ demek, akademik olarak yeterli, işini seven, mutlu öğretmen demektir. Mutlu öğretmen demek, mutlu öğrenci, mutlu veli, mutlu bir eğitim demektir. Ana kaynağı güven olan mutluluk sarmalının büyümesi umuduyla…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.