Onları anlayabilmek…
Cesurlar mıdır? Risk almayı severler mi ya da aldıkları riskin farkındalar mıdır? Bazı olumsuz davranışlarda bulunma eğilimi neden ergenlerde daha yüksek oranda? Ergenler hakkında beyin fırtınasına devam edelim istiyorum. Konunun uzmanları ebeveynlerin ‘bilerek, isteyerek yapıyorlar’ serzenişlerine hak vermiyorlar. Aksine, onların ‘risk’ almaları noktasına bilimsel açıklamalar getiriyorlar.
Ergenler, ideal olmayan davranışları seçerler. Nedeni ise, beynin patronu dediğimiz mantık, planlama, organize olma v.s gibi bölümü yöneten beynin ön lobunun yani, frontal kortekslerinin bu evrelerinde tam olarak gelişmediklerine atıfta bulunuyorlar.
Denilen o ki; ergenler, biz yetişkinler gibi neden-sonuç korelasyonlarını henüz kuramıyorlar. Yani, gözü kara, ‘birer cesur kahramanlar v.s’ değiller. Çünkü yaptıkları, yapacakları riskli davranışlarının sonuçlarını öngöremiyorlar. Ergenlik dönemi denilen süreçte, beyin hala gelişimini tamamlayamamıştır. İnşa halindedir. Bu nedenle; öngöremezler, fevri davranırlar, davranışlarının nasıl sonuçlar doğuracağını kavrayamazlar.
'Ergenler neden kendilerini çılgınca şeyler yapmaktan alıkoyamaz?' sorusunu Dr. Amy Ellis Nutt, ‘Ergen Beyni’ adlı kitabında durumu şöyle açıklıyor: ”Ergenlerin beyni daha fazla dopamin hormonu salgılar hem de dopamin hormonuna daha fazla tepki verir. Ancak ön lop bölgesinde beynin diğer bölümleriyle bağlantısı yetişkinlerdeki daha az bağlantı olduğu için riskleri ödülleri ve sonuçları daha zor fark ederler…”
Kriminal dosyalar ve sosyolojik araştırmalar bu söylemi destekliyor. Rakamlar gösteriyor ki; ergenlerin, alkol, uyuşturucu madde kullanımı, hızlı araç kullanımı, internet bağımlılığı, cinsel birliktelik, korunma v.s konusunda olumsuz davranışlarda bulunma eğilimi yetişkinlere oranlara daha yüksek.
Ayrıca bu anlaşılamayan tutumları bilimsel olarak da kanıtlanmış. Araştırma, Stanford Üniversitesi’nde yapılmış. Uzmanlar, deneklerden, iki sahte hisse senedinden birini seçmeleri ve bu konuda bir finansal karar vermelerini istemiş. Deneklere verilen deneysel görevde daha riskli olan, ancak daha fazla ödülü getirme potansiyeli olan hisse senedini seçmelerini sağlayacak öneriler sunulmuş. Bu seçim sırasında yalnızca denek olan ergenlerin, risk aldıkları belirlenmiş. Bu süreçte, beyinlerin ödül kısmına ev sahipliği yapan accumbens çekirdeğinin faaliyete geçtiği tespit edilmiş.
Ve bu durumu şöyle açıklamışlar. Bu merkezi harekete geçiren, kazanılan ‘parasal ödül’ değil ağırlıklı olarak ‘ödüllendirilme’ beklentisidir. Bu sırada, ‘accumbens çekirdeği’ daha fazla dopamin salgılamıştır. Beklendiği üzere; ergenlik çağında olan denekler, kazanma durumlarında yetişkinlere oranla daha yoğun pozitif duygular hissettiklerini belirtmişlerdir.
Ergenlik çağı bilişsel yeteneklerinin en parlak evresindeyken, delikleri kocaman bir kevgir gibiymiş. Süzme işlevleri yetersizmiş. Gördüğünü kabul ediyormuş. Aynı zamanda yanlış bilgileri öğrenmeye karşı da savunmasızlarmış. Uzmanlar, bu durumu beyinlerinin sürekli olarak ödül arayışı içinde olmasından kaynaklandığını ifade ediyor. Yani, ergenler ‘dopamin’ üretimini tetikleyen yeni bir şey öğrendiklerini öğrendikleri şey ister iyi ister kötü olsun, beynin tarafından bir ödül olarak algılanıyormuş. Bu nedenle asıl sorun onları yargılamak, suçlamak, dışlamak, cezalandırmak değil onları anlayabilmek.
YORUMLAR