"Külkedisi" sendromlu dizilere itirazım var
Bazı diziler hariç, 'romantik olmayan - romantizm sendromlu', 'külkedisi temalı' dizileri izlemiyorum. İzlemekten öte bu nitelikteki dizileri izlenme nedenini anlayamıyorum.
'Neden bu diziler reyting çıtalarını aşar?' diye soruyorum. Aklımda deli fişek sorular. Reyting tabloları, sosyal medya etkileşimleri gösteriyor ki; arz var talep var. Tutkulu bir İzleyeni var. Oysa ki, senaryolar bilindik, birbirlerinin muaidili olsa da; kitap okuma oranı düşerken, bu dizilerin izlenme oranları reyting çıtalarını aşan oranlarda. Garip bir pragmatizm. Kitap, gazete, dergi okumak yerine dramatizm dizi ninnileriyle oyalanmayı tercih edenler…
Elbette; neden sorularımı yanıtlayan, izleyici beğenilerini araştıran veriler, bu beğenilerin sosyolojik karşılığı var olan makaleleler mevcut . Ama ben neden diye sormaya devam edeceğim.
Fark etmişsinizdir. Popüler kültürün dayatması bu nitelikte dizilerin kahramanları mutlaka ve mutlaka güzel, kırılgan, yardıma muhtaç, ezilen kadın, zengin, güçlü, kurtarıcı ve yakışıklı bir erkek var. Beyaz atlı prens ve prensese dönüşen külkediler. Formatlar masallardaki gibi. Mutlu sonu bekleyen izleyiciler. Giriş bölümü aynı. Hüzünlü bir hikayesi olan kahramanlar. Karşılaşma hallere fantastik. Kadın ve erkek muhtemelen ya asansörde ya yolda çarpışarak tanışmışlardır. Ya da kız denize düşmüş hafızasını kaybetmiştir. Ya erkek depresyona girmiş bir balıkçı kasabasında bir kulübede inzivaya çekilmiştir.
Mutlaka ve mutlaka bir aşk üçgeni vardır. O üçgende sevenleri ayıranlar vardır. Zorbalık, entrika, ölüm, intikam, fiziksel ve psikolojik şiddet olmazsa olmazıdır. Bazen ise; içerik farklıdır. Sınıf farkıyla izleyicinin dikkati çekilir. Ezilen ve ezen kavramlarıyla izleyicinin dikkati çekilir. Kısacası tıpkı külkedisi masalındaki gibi "iyiler ve kötüler" nosyonlarına atıfta bulunularak, her gece romantizm ve dram yeniden inşaa edilir ekranlarda.
İletişim bilimcisi Ünsal Oskay'ın şu bilindik sözü geldi aklıma: "Beyaz diziler veya TV’deki diziler, bize zaman ve mekânca çok uzak yerlerde hazırlanmış şeyler: Ne biz öykümüzü anlatıyoruz ne de anlatılan öykü bizim öykümüz.”
Soruyorum o vakit. Peki; bu durumda bu senaryolardaki hikayeler ve karakterler biz değilsek. İzleyici; dizinin karakterleriyle 'özdeşim' ilişkisi kurmamışsa. O vakit; bu diziler neden çoksatar ve izleyici bağımlısı olmuştur. Sahi; bizi izlemiyorsak, olmadığınız bizleri öyküleri neden gözetliyoruz o vakit...
Özetle; popüler kültürün dayatması bu nitelikte dizilere itirazım var. Senaryosuyla beni şaşırtmayan, 'beyin fırtınası' yapamadığım, beni düşünmeye zorlamayan ya da beynimin ince sinirlerine dokunmayan, nöronlarıma bir tık bile dokunamayan bu filmlere itirazım var.
Daha da ötesia; verdiği mesajlara da itirazım var. Anlıyorum; love story diziler, romantik, aşk dizileri keyiflidir. İzleyip beğendiklerimiz olmuştur geçmiş yıllarda. Dramatizm temalı diziler 'bize' ayna tutar dikkat çekicidir.
Peki şu an yayınlan TV'deki dizilerde verilen içi boş mesaj örüntüleri. Neden bu dizilerde kadın seçilendir. Erkek seçen. Neden kadının mutlu olması için beyaz atlı prensinin onu seçmesi gerektiği aktarılır. Neden dizilerde, her daim güzel kadınlar, zengin ve yakışıklı erkekler var. Ve neden hikâye sürekli kaçan-kovalanan hikayesinin etrafında dolanır durur. Neden içinde bir kadının eğitimiyle aklıyla, ahlakıyla, ekonomik özgürlüğüyle de var olabileceği mesajı verilmez.
Neden erkeğin bir kadını kıskandığı kandırmacasıyla kadına zorbalık yapması, tokat atması, yeniden bir araya gelmek için kullandığı şiddet kültürü 'romantizm' olarak sunulur izleyiciye. Neden dizilerde 'ihanet', aile içinde ahlak dışı ilişkiler romantizm olarak sunulur. Neden gözünü kırpmadan cinayet işleyen, silah kullanan, argo konuşan, kadına şiddet uygulayan erkek 'güçlü karakter', 'kötülerle mücadele eden', hatta 'zorba aşık' olarak sunulur izleyiciye.
Neden dizilerde, toplumsal sorunlara ışık tutan, değerler eğitimi veren mesajlar verilmez. İşin özü; neden sorularım sayısız. Konuyu bir sonraki yazımda anlatmak üzere.
Sevgiyle kalın her zaman.
YORUMLAR