Tükenmeden yaşamak

Karl Marx'ın “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir” sözünde olduğu gibi, tükenmişliğe doğru giden yol da mükemmellik iddiası taşlarıyla döşelidir. Ancak burada bahsettiğim mükemmellik iddiası, kesinlikle narsisist eğilimler kavramı ile karıştırılmamalıdır. Tam tersine, tıpkı bir narsisistin tuzağına düşmüş gibi, onun sonu gelmeyen mükemmelik kriterlerine uygun olma çabasından bahsediyorum. Aslında anlatmak istediğim durum, çok yukarılara yerleştirdiğimiz bir çıtanın üzerinden atlamaya çalışmaya ve başaramadıkça başarısızlık, yetersizlik ve çaresizlik gibi duygularla acı çekmeye benzetilebilir. Yani hem narsisist hem de onun kurbanı olunan bir durum...


Bu durumun en güzel örneği; sürekli çevresindeki insanların taleplerini karşılamaya çalışan, sabrı ve toleransı yüksek, huzursuzluk çıkmasın diye kendi kapasitesini zorlamayı göze alan insanlardır. Bu insanlar için hayattaki en önemli değer, kusurlu/sorun yaratan kişi olmamaktır. Aslında kendilerini aşacak bir taleple karşılaşsalar bile önce bunu içsel olarak değerlendirip belki de “hayır” diyebilmeyi akıllarından bile geçirmezler. Otomatiğe bağlanmış gibi hemen o talebi nasıl karşılayabileceklerine odaklanırlar. Talep edilen içeriğin kendi özlerine uygunluğu, yaşamlarındaki müsaitlik durumu, bu talebi yerine getirirlerse hissedebilecekleri bir önem taşımaz. Bu sorgusuz sualsiz talep karşılama motivasyonu, bir süre sonra onları zor durumda bırakır çünkü eninde sonunda yorgun düşerler ve artık her talebi karşılayamamaya, kimseyi memnun edememeye başlarlar. En başta gösterdikleri performans artık kalmamıştır ve çevreleri isteksizliklerinden, umursamazlıklarından veya “yalancılıklarından” şikayet etmeye başlamıştır. Korumak için aşırı çaba gösterdikleri yardımsever, uyumlu ve sakin profilleri artık tam tersine dönmüştür.


Bir diğer örnek de insanın kendi iç dünyasından verilebilir. Kendi dünyamızdaki değer yargılarımız o kadar mükemmel olma yönündedir ki, hata yaparak öğrenen ve düşe kalka büyüyen insan canlısı olduğumuzu unuturuz ve her yaptığımızın yapılabilecek en iyi davranış/söz/performans olmasını bekleriz. Kendimizden yaşam sürecinde sıfır (0) hata yapan bir makina performansı bekleriz ve hayatımızın her alanında en iyisi olma hayaline fazla sıkı tutunuruz. Okulda en başarılı, ailesini en çok gururlandıran, kariyerinde sürekli ilerleyen, takdir edilen ve yüksek gelir elde eden, son derece mutlu ve uyumlu bir evlilik yürüten, çocukları da çok başarılı olan, yaşamı boyunca tüm planlarını kusursuz gerçekleştirebilen, kimseyle huzurluk yaşamayan, çevresindeki herkes tarafından sevilen ve değer/önem verilen, vs. bir insan profili sergilemek için kendimi sürekli zorlarız. Bu tabloya uymayan hiçbir unsur hoş karşılanmaz, dışlanır hatta (kendimiz bile olsak) cezalandırılır. Bazı günler üzgün ve isteksiz olmaya, dinlenmeye veya şımartılmaya, yanlış seçimler yapmaya ve bunların sonucunda belki de en baştan başlamaya, ortalama bir başarı göstermeye, bazen öfkeye/kaygıya kapılmaya ve buna paralel davranışlar göstermeye, vs. izin yoktur. Kafadaki “olması gereken” formatı neyse, yaşamın her alanında ona uygun hareket edilmelidir.


Kendimize veya çevremize karşı benimsediğimiz bu zorlayıcı, baskıcı ve aslında hiç de mükemmel olmayan insan yapısını reddeden duruş bir noktada balon gibi patlar ve daha önce korktuğumuz/izin vermediğimiz ne varsa, kendimizi bunların hepsini yaparken buluruz. Çünkü artık tükenmişizdir ve kaybedecek bir şeyimiz yoktur. En çıplak halimizle baş başa kaldığımız, aslında ne OLMADIĞIMIZI net olarak gördüğümüz an budur. Eğer bu halimizi de kucaklayıp şefkatle sarılmayı başarabilirsek, insan canlısı halimizi de kabullenmiş ve kendimizi o baskıcı zincirlerimizden kurtarmış oluruz. Artık kapasitemizi biliriz, Hayır diyebiliriz, başkası memnun olsun diye kendi çimlerimizin üstünde tepinmeyiz, bazen bize iyi gelmeyecek seçimler de yapabilmeyi ve bunların sonuçlarını deneyim olarak görmeyi öğreniriz. Düşeriz kalkarız ama tükenmeyiz... Tükenmeden yaşamak için defolarımız da olduğunu kabul etmeli ve bu gerçeği hiç aklımızdan çıkarmadan yaşamımızı kurgulamalıyız.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.