Yeni yılda aşk dileyenler, dikkat!

Yeni bir yıl arifesinde sağlık ve maddi refah dışında en çok dile getirilen dileklerden biri de aşk... Aşk dilerken tam olarak ne kast ediliyor, ayrıntılı olarak dile getirilmese de dileyen kişi içinden bunu iyice tarif edebiliyor mu bilemem ancak diğer dileklerde olduğu gibi, “aşk” dilerken de ne istediğinden emin olarak dilemekte fayda var diye düşünüyorum.

Dilek dilerken kısaca “aşk” diye ifade edilen durum, aslında çoğunlukla “bir partnerin olması”; yani sadece birine aşık olma hali, midede kelebekler uçma hisleri değil... Bu ayrıntıyı bilinçli olarak fark etmek çok önemli çünkü “yeni yılda aşk diliyorum” derken asıl hedefin bir sürü kriteri karşılayabilecek bir partner olduğunu bilmezseniz, en başta hissettiğiniz uçuşan hisleri gerçekleşen dileğiniz sanıp sonradan ortaya çıkabilecek hayalkırıklığı duygusunu, başınıza gelmiş bir talihsizlik olarak yorumlarsınız.

Binlerce yıldır tanımı yapılan, edebiyat eserlerine konu olan, sanatçılara ilham veren hatta savaşlar çıkmasına neden olan aşk duygusu, aslında en çıplak haliyle fiziksel çekimin zirvede hissedildiği ve birçok hormonun fazlasıyla salgılandığı bir fiziksel durumdur. Hayatta kalma içgüdüsüne biraz gölge düşüren, yüksek seviyede bir mutluluk halidir; dolayısıyla sağlıklı algıyabilme ve düşünebilme becerisinin performansını düşürür. Bu yüksek seviyede mutluluk duygusu, çoğu zaman dileğin gerçekleşmiş olduğu yanılgısını yaratır ve asıl hedef olan (subjektif kriterlere uygun) partner bulundu zannedilir. Hele ilgili hormonlar en üst seviyedeyken bu “partnerle” alelacele gelecek planları da yapılırsa, hormon seviyesi normale dönüp algılar tekrar netlik kazandığında yaşanabilecek hayalkırıklığı duygusu çok derin olabilir.

Burada dikkat çekmek istediğim konu kesinlikle aşık olma duygusunun tehlikeli olduğu değildir; yanlış anlaşılmasın. Bilakis, insanın hayatta en fazla birkaç kez yaşabileceği ve kolay kolay unutmayacağı bir duygu-durumdur, çok da keyiflidir. Ancak “aşk” dileğinden bahsederken tam olarak ne kastedildiğinin bilinçli olarak farkında olmak gerekir. Eğer asıl dileğiniz karakterinize, içinde yetiştiğiniz aile ve topluluk kültürüne, eğitim düzeyinize, içinde bulunduğunuz sosyal gruplara, dünya görüşünüze, öncelikli değerlerinize uyumlu, birlikte uzun vadeli ortak planlar yapabileceğiniz ve karşılıklı kişisel gelişiminize katkıda bulunabileceğiniz bir partner bulmak ise, fiziksel olarak çok güçlü çekim hissettiğiniz biriyle karşılaşsanız bile asıl dileğinize konu olan kişi olduğundan emin olmadan gelecek planları yapmazsınız. Sadece hissettiğiniz fiziksel çekimin, birlikteyken yaşadığınız üst seviye mutluluk modunun hatta yokluğunda hissettiğiniz yoğun özlem duygusunun keyfini çıkarırsınız. Ancak daha ileri düzeyde bir beraberlik için halihazırda hissettiklerinizden fazlasına ihtiyaç olduğunu bilirsiniz.

Karşılıklı aşık olma duygularıyla temeli atılan bir ilişkinin, yaşamı paylaşmak gibi kapsamlı ve yoğun emek isteyen bir projeye doğru evrilebilmesi için birçok önemli kişisel değerin birbirine uyumlu hatta çok benzer olması gerekir. Aşk, uzun ömürlü bir ilişki için çok elverişli bir altyapıdır ancak asla tek başına güvenilir bir inşaat malzemesi olamaz. Eskilerin deyimiyle “iki gönlül bir olunca samanlık seyran olur” ancak “davul bile dengi dengine çalar”... Yeni yılda samanlığı bile seyre doyulmayacak bir manzara gibi görmenize vesile olacak bir aşk dileğiniz varsa ve kısa zamanda gerçekleşirse, bu şansınızın keyfini doya doya yaşayın... Ancak mutlaka sağduyunuzun, özsaygı ve kişisel değerlerinizin her an ulaşılabilir bir mesafede olmasına özen gösterin. Bunu yarı uyanık vaziyette güzel bir rüya görme gibi düşünebilirsiniz; keyifli bir rüya görürken bunun rüya olduğunu bilip yine de hikayeyi izlemeye devam etmek gibi...

Bir sonraki yazımda, aşk dileği gerçekleşenlerin gelecek vaad eden bir ilişki için nelere dikkat etmeleri gerektiğine değineceğim. Herkese sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu bir yıl olması dileğiyle...