Ebeveyn mağduru olmak kader değildir!
Her gün binlerce olgunlaşmamış yetişkin, anne baba oluyor ve küçük bir insanın ruhsal ve fiziksel gelişimine dair birinci derecede sorumluk kazanıyor. İnsanın tüm yaşamı düşünüldüğünde, özellikle ruhunun şekillenmesinde büyük rol oynayan ebeveynlerin henüz olgunlaşmamış olması büyük bir talihsizlik gibi görülebilir. Ancak bu durumu “dezavantajlı bir başlangıç” olarak görmek daha sağlıklıdır.
Öncelikle, "olgunlaşmamış ebeveyn” kimdir, nasıldır, önce bunu bir tarif edelim. Bu konuda değerli bir kaynak kitap olarak gördüğüm ve birçok danışana tavsiye ettiğim bir kitaptan, Dr. Lindsay C. Gibson’ın “Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları” kitabından bir alıntıyla açıklamaya çalışayım: “Duygusal olarak olgunlaşmamış anne babalar, gerçek duygulardan korkar ve duygusal bağ kurmaktan uzak durur. Onlar, gerçekle mücadele etmek yerine ona direnen savunma mekanizmaları kullanırlar. Kendileri ile ilgili düşünmeyi hoş karşılamazlar ve bu nedenle hatalarını nadiren kabul edip özür dilerler. Olgunlaşmamış olmaları onları tutarsız ve duygusal olarak güvensiz kılar. Kendi gündemleri söz konusu olduğunda, çocuklarının ihtiyaçlarına karşı kör bir hale gelirler.”
Varsayalım siz de hasbelkader böyle ebeveynlerin çocuğu olarak dünyaya geldiniz. Şu anda yıllarca görülmemiş, fark edilmemiş, onaylanmamış, dinlenmemiş ve anlaşılmamış olmanın verdiği acıyla kıvranıyor, bu acıdan kaynaklanan öfke denizlerinde sürükleniyor, sonra da umutsuzluk hissiyle yalnızlık sahillerine vurup orada vaktinizi kendinize acımakla geçiriyor olabilirsiniz. Hayata ebeveyn açısından dezavantajlı başlamış olabilirsiniz ancak bu yüzden yıllarca yas içinde olmaya ve öfke duymaya kader diyemeyiz. Bu bir seçimdir çünkü bu noktada yapabileceğiniz tek şey bu değildir. Alternatifi vardır; geçmişi olduğu yerde bırakıp yaralarını tedavi etmeye girişmek ve tam da istediğiniz değerleri içeren bir hayat inşa etmeye başlamak gibi… Sağlıklı ebeveynlik konusunda yetersiz kalmak da bir suç veya hata değildir; kapasite sorunudur. Ancak alternatifi varken derin hüznü ve öfkeyi seçmek bir sorumluluktur!
Aynı şekilde, siz de çocuklarınızın duygusal ihtiyaçlarını şu ya da bu sebepten karşılayamadığını düşünen bir ebeveyn olabilirsiniz. Bu duruma üzülerek aynı döngünün içinde aynı sağlıksız davranışları tekrarlamak, yine kendi yaptığınız bir seçim olacaktır. Çocukların duygusal ihtiyaçlarını fark edememek, anlayamamak ya da sağlıklı yanıtı verememek gayet anlaşılabilir bir durumdur; mutlaka buna neden olan faktörler vardır. Öncelikle bunları keşfedip bu alanlarda yapabileceklerinizi ve çocuklarınızla sağlıklı bir iletişim kurabilmek için nasıl bir yaklaşım benimseyebileceğinizi araştırmak, sizi bulunduğunuz sağlıksız döngüden çıkaracaktır. Belki de bu sayede nesillerdir ailenizde büyüklerden çocuklara aktarılan ve duygusal açıdan hasarlı bir ilişki zincirini ilk kıran siz olacaksınız...
Herhangi bir konuda olumsuz şartların mağduru olduğunu düşünmek ve buna çaresizce üzülmek, sizi bu çukurdan çıkarabilecek bir araç değildir. Tam tersine yaratıcılığınızı köreltir ve sizi tembelleştirir. Yaşamınızın geri kalanını “mağdur” modunda geçirmek istemiyorsanız, dümene geçmek ve farkettiğiniz sağlıksız döngüyü kırmak için mutlaka bir takım şeyleri değiştirmek zorundasınız. Değişmesi gerekenlerin ilk sırasında da hikayeye bakış açınız olmalı.... Anne babanızın sizi duygusal açıdan kasten ihmal etmediğini, bunun bir kapasitesizlik veya sağlıksız bir ruh durumu olduğunu kabul ederek ilk adımı atabilirsiniz. İkinci adımı ise hasar tespiti olarak adlandırabiliriz. Bu aşamada kendinizi adeta bir gözlemci gibi inceleyerek (bu aşamada profesyonel psikolojik destek çok faydalı olabilir) çocukluğunuzdaki/gençliğinizdeki olumsuz şartların kendi duygulanım ve düşünce tarzınızda, davranışlarınızda yarattığı etkileri keşfederek işe nereden başlayacağınızı bulabilirsiniz. Siz farkında olmadan, zaman içinde oluşmuş sağlıksız düşünce ve davranış kalıplarını, bunlara eşlik eden şiddetli duyguları birer birer yeniden yorumlayarak yaşamınıza yeni bir yön verebilirsiniz. Hatta bu keşifler sırasında kendi ebeveynlik tarzınızı da revize edebilirsiniz.
Sağlıksız ebeveyn mağduru olmak, yaşamda başımıza gelebilecek olumsuzluklardan sadece bir tanesidir. Asla yaşamımız boyunca bizi etkileyecek güçte bir etken değildir çünkü bu yaraların tedavisi vardır. Bu acının üzülerek ya da bitmeyen mahkemelerde sürekli ebeveynlerinizi yargılayarak geçmeyeceğini kabul edip, bir an önce ruh dünyanızın tarlalarını “ayrık otlarından” temizleme işine girişmelisiniz. Ebeveyn mağduru olduğunu düşünen herkese kolaylıklar ve sağlıklı bir duygusal yaşam diliyorum...
YORUMLAR