Eşim evi terk etmiş...
“Merhaba çok acil size danışmam gerekiyor. Ben yurt dışında çalıştığım için ancak haftadan haftaya gelebiliyorum evime. Babam vefat ettiği için de annemle birlikte yaşıyoruz. 1.5 yaşında bir çocuğum var. Ancak eşim ve annem kavga etmiş ve eşim evi terk etmiş bir gün önce. Ben 28, eşim 23 yaşında ve eşim çalışmıyor. Evde de öğlene kadar uyuyor, yemeği vs. de annem yapıyor. Eşim ve annem sürekli didişiyorlar. Ve dün kızıp terk etmiş evi. Ben şimdi ne yapmalıyım? Yardımınıza ihtiyacım var.”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Duyguları düşünceler yaratıyor. Mutlu olmak ya da mutsuz olmak, işte bu da düşünce şeklimize göre gerçekleşiyor. Eğer birine bir konuya kafamızı takmışsak düşüne düşüne kendi dünyamızı alt üst ediyoruz. Keşke olumlu düşünebilsek! Bunu yapamıyor insanoğlu, genelde takıntılı düşünüp hep kötüye yoruyor. Sonrası hem kendine hem çevresindekilere hayatı zehir ediyor ve bazı insanlar acıyı seviyor. Kendi dünyalarında acıyla mutlu oluyorlar. Yoksa eşi evde yokken, eşini çok seviyorken bu kadar ehli keyif yaşayabiliyorken neden kaçar evinden? Biraz saygı eksikliğinden, biraz düşüncesizlikten, biraz ilgiyi üzerine çekme arzusundan, biraz kayınvalideye takmaktan kaçar, gider. Düşünmüş düşünmüş, kurmuş kurmuş ve kafasındaki ses ona hadi git görsünler dünyanın kaç bucak olduğunu demiştir. Aslında sizi de cezalandırmak istemiş bu niyetle gitmiştir. Ne yazık ki işiniz iş bundan sonra gerektiği gibi tavır koymazsanız.
Sevgili okurum öncelikle çok üzüldüğümü belirtmek isterim. Evliliklerde olur böyle şeyler, panik yapmayın. Gitmek öyle kolay değildir. O nedenle kalben gitmedikten sonra biraz ortamı değişir ve nazlanır. Sonra evini, yuvasını özler. Size karşı sevgisi olduğu için tıpış tıpış geri gelir. O yüzden gitmek öyle kolay değildir dedim. Kayınvalideyle yaşamak hiçbir gelinin hoşuna gitmez. Özgür olamaz çünkü. Her şeyi gören, gözlemleyen, karışan biri olarak görürler kayınvalideyi. Dolayısıyla istenmezler. Yaş tecrübesi ortada, bir oğul ve yeterince evle alaka da yoksa kayınvalideye de batar bütün bunlar haklı olarak. Eee, bir de gelinden öteye göremezler. Kızları damatlarına yapsa damada “Oğlum idare et çok canı sıkkın bu aralar” falan diyebiliyorken; oğluna biraz daha farklı söyleyebilir, “Hep yatıyor, iş falan yapmıyor.” Neden böyle der; çünkü söz konusu olan elin oğlu değil, kendi oğludur. İyi bakılması, ilgilenilmesi, hizmet edilmesi lazımdır. Gerçekten gelin sorumsuz da olsa oğluna bunları söyleyerek dürtmek de hoşuna gider. O da el kızıdır. Ne de olsa iyi yapsın ya oğluna, oğlu çalışıyor, para kazanıyor, yoruluyor, canı çıkıyor. Elin kızına bak! Yan gelmiş yatıyor. Olur mu? Olmaz. Oğlu dürtmek lazım. Anlaşılmaz bir hikaye gelin kayınvalide hikayesi.
Anneniz de 65 yaşında çok yaşlı değil, ama yorgundur. Gelininin yükü alması gerekirken kendi hala çabalıyorsa gelinine sinir oluyordur. Sizin olmadığınız zamanlarda muhakkak ki ortam bolca geriliyordur. Zor bir durum sonuçta, anneniz kendi evinde değil, oğlunun evinde kalıyor. Gelininin kaprisleriyle uğraşıyor, istenmediğini biliyordur ama ne çare ki yaşama sizle tutunuyordur. Eşiniz de annenizin varlığından rahat edemiyordur, sürekli onu gözleyen gözler olunca rahat edebilir mi? Edemez, o da edemiyordur. Bütün bunlara rağmen olması gereken şey, eşinizin bu durumu kabullenmesidir. Başka türlü olmaz. Kabul etmek, benimsemektir. Onun bazı şeyleri ve değerlerini anlaması için zamana ihtiyacı var. Yaşadıkça öğrenecek anlayacak, tabii bu da kapasite meselesi. Biraz insani duygularla, sabırla, sevmekle, değer vermekle, saymakla ilgili. Kötü olan ne? Kötü olan şu sevgili okurum, aslında bir bakıma da bu durumla sık sık karşılaşacaksınız. İki kadın aynı evde olmuyor, ne yazık ki olamıyor. Genelde bu çoğu gelin - kayınvalide için böyle. İkisi de kendi hakimiyetini istiyor. İkisi de aynı adamı seviyor farklı duygularla. O adam kıskanılıyor, paylaşılamıyor. İşte bu nedenlerden dolayı bir formül üretmek zorundalar. Bu formülü kendi kendilerine bulacaklar. Sizin için gerçekten çok zor olacak, hep iki arada kalacaksınız. Annenize “Sabret anneciğim, o çok genç” diyeceksiniz, eşinize “O benim annem, onun bize ihtiyacı var” diyeceksiniz. İki tarafı da idare edeceksiniz. Hatta gerekirse ikisine de tavrınızı koyacaksınız. Biraz zaman gerekiyor, bazı durumlara alışmak hemen olmuyor. Anneniz ve siz onun bazı şeyleri anlaması alışması için zaman tanıyacaksınız.
Şimdi ne yapacaksınız? Eşinizi eminim aramışsınızdır. Aramadıysanız, arayın onunla konuşmaya çalışın. Eğer sizin telefonlarınızı açmıyorsa, annesi, arkadaşı, kardeşi onlardan biriyle görüşün. Daha doğrusu aklı doğru çalışan bir yakınının arayıp onunla bu durumu konuşup yardımcı olmasını isteyin. Gerekirse biraz kalsın ailesinin yanında. Hiç merak etmeyin, o kaçtığı evi, eşyalarını bile çok özleyecektir. Uzakta olmanız nedeniyle bu durumu kolayca aşamazsınız. Telefonunuzu açmıyorsa mesajlarla ulaşın ona. Davranışından dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu yazın. Sorumsuzca bir davranış olduğunu belirtin. Kendisini çok sevdiğinizi ama bu davranışı yakıştıramadığınızı, konuşmanız gerektiğini söyleyin. Merak etmeyin, endişelenmeyin. Düşünecek, hatta evinden çıktığına dahi pişman olacaktır. Sevgi olduğu müddetçe korkmayın. Kadın seviyorsa bir yere gitmez. Beraberliğinizde onu hoş tuttuğunuz, sevgi, ilgi yönünden ruhen doyurduğunuz müddetçe gerçek anlamda gitmeyecektir. Gidemeyecektir, ama bu kalkışmalar ara ara bunaldıkça olacaktır. Sizin tutumunuz çok önemli. Evet, bir eş ve bir de oğulsunuz ama unutmayın ki bir erkeksiniz. Yaptığı şeyin doğru olmadığını bilmeli. Sizi küçük düşürdüğünü bilmeli. Sizin yapacak çok fazla şeyiniz olmadığını bilmeli. Yani hatalı olduğunu bilmeli. Gittiğinde hayatın onu kollarını açıp beklemediğini bilmeli. Filmlerdeki, dizilerdeki gibi bir hayatın onu beklemeyeceğini bilmeli. Sizin o kadar yolları aşarak para kazanmaya uğraşırken bir de bu sorunlarla uğraştırmaması gerektiğini bilmeli. Yeniden hayat kurmak bu öyle çok zor ki bir kadın için, bunu bilmediği için bu kadar düşüncesizce davranabiliyor. Ona ulaşırsınız ve konuşursunuz ikna da olacaktır güzel sözlerinizle ama bu konuyu enine boyuna konuşmadan, iyice açıklığa kavuşturmadan bir yere varamazsınız. Bu evde annenizin varlığını kabul edecek. O sizin anneniz, yapacak bir şeyiniz yok. Anneniz de gelininizi evlat gibi görmeye çalışıp her yaptığına takılmayacak. Sevgi her şeyin çaresidir. Birbirlerini sevmeyi başarabilirlerse hoş görmeyi, affetmeyi de başaracaklar. Kadınları mutlu etmek kolay sevgili okurum. Gerçi bu kadından kadına değişse de genelde Türk kadını eşinin sevgisi, ilgisi, dokunuşları, şımartmalarıyla, ufacık gönül alacak çiçek vs. ile mutlu olurlar. Bunları yapın. Ara ara eşinizle dışarda vakit geçirin. Anneniz yanınızda da olsa eşinize ilgi gösterin. Tabii aynı şekilde annenize de eşinizin yanında ilgi gösterin, benim iki sevdiğim kadın gibilerinden. Diğer yandan eşinizden sorumluluklarını yerine getirmesini de bekleyin. Herkes kendi sorumluluğunu yerine getirmeli. Bu bir saygıdır. Saygı yitirilirse sevgi de bir zaman sonra uçup gider. Herkes kendi rolünü oynamalı. Eş, eş olmalı; anneyse anneliğin sorumluluklarını da yerine getirmeli. Bir buçuk yaşında kızı olan bir kadın sorumsuzca uyuyamaz, gözü kulağı ilgisi kızında olmalı. Bunların bilincinde olmalı. Kayınvalidesini dert etmek yerine ailesine sahip çıkmalı. Yani aslında bütün iş onunla konuştuğunuzda sizde sevgili okurum. Çok taviz vermeyin, kolay değildir gitmek. Hele hele baba evine dönmek… Sevgiler.
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR