Hayatlarını kıskanıyorum
“Öncelikle selamlar Yeşim Abla. Benim moralim 1 yıldır çok düşük... Şu an lise 2. sınıftayım. Lise 1’deyken okul takımımla il genelinde voleybolda şampiyon olup gruplara gitmiştik başka şehire. Bir sürü takım oluyor gruplarda. Biz de maç yapacağımız yeri görmek için sahaya gitmiştik. Kız takımı maç yapıyordu. Maçtan sonra takım halinde tribüne gelirken bir baktım hepsinin elinde son model telefonlar, ayaklarında pahalı ayakkabılar, zenginler yani… Bir kızı çok beğenmiştim, ismini bulup sosyal ağlardan takip etmemle başladı her şey. Aslında gördüğümden daha da zenginlermiş. Fotoğraflarına bakıyorum, en lüks evlerde kalıyorlar, en iyi okullara gidiyorlar, her gün ayrı mekanlarda geziyorlar. Çok güzel arkadaş ortamları var, istedikleri zaman bir yerlere gidebiliyorlar. Biz ayda yılda bir biriktirdiğimiz paralarla zar zor giderken... Üstünden 1 yıl geçti, hala takip ediyorum. Hayatlarını kıskanıyorum. Her aklıma geldiğinde aşırı derecede üzülüyorum. Aklımdan çıkmıyor. Keşke ben de onlar gibi olsaydım, onlar gibi gezebilseydim. Onlar gibi hep mutlu olabilseydim diye tribe giriyorum. Tamam, belki Allah nasip ederse belki ileride ben de zengin olurum ama 30’umdan sonra ne yapayım o kadar parayı. Bazen Allah’a isyan eder gibi oluyorum. Onlar doğuştan şanslı, biz niye değiliz der gibi. Keşke gençliğimi onlar gibi geçirebilsem, çok kötü hissediyorum...”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sevgili okurum, henüz yeterince farkında olmadığınız bir şey var. Güç insanın kendisindedir. Yıllar önce bir çizgi film vardı, çocuklarımla oturur izlerdim ve o çizgi film karakteri “güç bende” diyerek gücüne kavuşurdu. Ne kadar haklıymış. Allah insana her şeyi değiştirebilecek gücü vermiş. Bu gücü bulmayı da kendine bırakmış. Siz de gücün içinizde, ruhunuzda olduğunun farkına varırsanız güç elinizde olur.
Gücünüze nasıl ulaşacaksınız? Aklınızla tabii. O akıl doğru kullanılırsa bugün yaşayamadıklarınızı daha ileriki yaşlarınızda yaşayabilirsiniz. Evet, gençken rahat rahat yaşamak güzel bir şey ama bu bir şans meselesi. Ama dünyanın sonu da değil. Mühim olan insanın daha ileriki yaşlarında ailesinin hakimiyetinden çıktığında güçlü olmasıdır.
Bugün zengin çocukları dediğiniz çocuklar baba parasıyla birçok şeyi yapabilirler ama sürdürebilmek akıllarına bağlı olacak. Hayatın sadece rahat tarafını bilen bu gençler, bir bakıma da şanslı değiller. Hayatları hep böyle devam edecek sanabiliyorlar. Siz hayatı zengin çocuklardan daha farkında olarak yaşadığınızdan, elinizde olanların ve olmayanların bilinciyle hareket edeceksinizdir ve kendinize bu bilinçle hep bir şeyler katacaksınız. Kattıklarınızla da arzu ettiklerinize kavuşacaksınız. İnsanın bugün için yaşamında değiştirebileceği şeyler yoksa, bugün yapması gerekenlere odaklanıp hayatını kabul etmesi en doğrusudur. Bugün dünden kalanlarla yaşanır ama yarın bugünde yaptıklarınızla kazanılır, bunu aklınıza kazıyın. Dünden kalanlar ailenizin size sundukları; ama yarınlar sizin bugün kendiniz için yaptıklarınızla oluşacak. O nedenle bugün çok önemli, bugün yapacaklarınızı hiç ötelemeyin.
Para evet, önemlidir ama çok para “çok da” önemli değildir. Bu kişinin hayata bakışıyla ilgilidir. Hayat çok paraya endeksli olarak yaşansaydı, insanların çoğu mutsuz yaşardı. Etrafınıza bakın, sizin saydıklarınıza sahip olmayan bir çok insan o kadar da mutsuz değil. Kıskançlık, özenti bunlar insanın içinde olan duygular ama hakimiyet insanın kendinde olursa bu duyguları aklıyla aşabilir. Kıskanmak yerine sevmek, korkmak yerine cesaretli olmak, umutsuz olmak yerine umut etmelisiniz. Kendi içinizde bunları başardığınızda hayatınızı daha güzel yaşarsınız. Çünkü şu anki ruhsal durumunuz sizin oluşturduğunuz düşüncelerinizin bir ürünü. Daha mutlu olmak için düşünce şeklinizi değiştirin, yaşamınızı kabul edin.
Bugününüze bakarsak son marka cep telefonları, ayakkabılara özenirsiniz ama yarınlarda özeneceğiniz şeyler canınızı daha çok acıtır. Bugüne önem vermezseniz okumuş, eğitim almış, kariyer sahibi insanların dik duruşuna özenirsiniz. Bunun acısı daha derin bir acıdır ve telafisi yoktur. O nedenle mutluluk çok parada değil, insanın kendisi için yaptıklarındadır. Aydınlanmış bir insan doyum içinde yaşamını sürdürür. Bu doyum da insanın hayata bakışı, algılayışı, hissedişi, dokunuşuyla bağlantılıdır.
Yani sevgili okurum; önemli olan anne babanın size kattıklarından çok, sizin kendinize kattıklarınızdır. Kendinize güvenip, inanmaya başladığınızda kendi hayatınızada artık sahip olmuş olacaksınız. Elinizdeki telefon, ayağınızdaki ayakkabının şimdiki kadar önemi olmayacak. Önemli olan sizin kendinize, etrafınıza, hayata kattıklarınız olacak. İnsanlar sizi bu yaptıklarınızla değerlendirecek. Siz de kendinizi kendinize kattıklarınızla mutlu yada mutsuz hissedeceksiniz. O zaman ne yapıyorsunuz? Hayata umutla, her şeye sevgiyle bakıp bugünde yapacaklarınıza sahip çıkıyorsunuz. Hayatta varlık göstermeyen, var olamadığı gibi mutlu da olamaz. Mutluluk çok parada değil, insanın kendine kattıklarındadır. Yılllar önce hocamız bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Para mı, eğitim mi diyerek sormuştu, ben para tezini savunmuştum. Sizin yaşlarınızdaydım, ne de hararetle savunmuştum. Yıllar geçti, bakın şimdi size neler diyorum. Hayat yaşandıkça insanın düşünceleri, hayata bakışı, yaşadıklarını algılamaları değişiyor. Siz de eminim hayatın daha güzel yanlarını keşfedeceksiniz; ne cep telefonu markası, ne ayakkabı markası önemli olacak. Bir eşyayı değerli kılanın markasından ziyade taşıyanın kendisi olduğunu bileceksiniz. İnsanın kendisi her zaman daha değerlidir, insan olmayı başarabilmişse... Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR