X

3 yıllık evliyim, boşanma sürecindeyim. Aldatıldım. Karım beni ve 2 yaşındaki çocuğumu bırakıp başka birine gitti. Benim için önemli olan başka birine gitmesi değil, beni ve çocuğumu bırakıp gitmesi ama nasıl bir sevgi beslediysem bir başka erkeğin vuracağı, kıracağı yerde ben hala seviyorum ve içim içime sığmıyor. Hadi benden vazgeçti ya çocuğumuz? O şimdi ya annesiz ya da babasız büyüyecek. Böyle bir hakka sahip olduğumuzu düşünmüyorum...


Yeşim Tijen’in cevabı

Kendime gelemedim hâlâ dün geceden beridir

Uçtum ardından ama düşsem yeridir

İçimde bir his var ki tanıyamadım inan ki

Sanırım yenidir, ah ölsem yeridir


Gelemem ben, sana gelemem ben

Öperim seni, sana doyamam ben

Uzandım, kaçtın, tuttum sandım

Şimdi “Gel” desen de

Gelemem ben, sana gelemem ben

Öperim seni, sana doyamam ben


İkilemi çözemedim hâlâ, ama yok ki sorasım

Ne zaman buradaydın ki şimdi kaybolasın?

Bi’ gün bi’ kuşluk vakti uyanamadım inan ki

Saatim geridir, ah ölsem yeridir


Gelemem ben, sana gelemem ben

Öperim seni, sana doyamam ben

Uzandım, kaçtın, tuttum sandım

Şimdi “Gel” desen de

Gelemem ben, sana gelemem ben


Bu şarkının adı “Yüz yüzeyken konuşuruz” oldukça anlamlı bir şarkı. Güzel de yorumlanmış. Şarkının sözlerini dinlerken aklıma siz geldiniz, evet bu şarkı tam terkedilmiş genç adamın ruh halini, ikilemlerini anlatıyor. Dinlemenizi tavsiye ederim. Dinlerken sizi düşündüm dedim ya… İşte o anlarda yine içimden düşünüyorum. Eşi geri gelse neye yarayacak? Yine kendime cevap verdim. Hiçbir şeye yaramayacak. Eşiniz yine gidecek oğlum çünkü o artık sizin evlendiğiniz kadın ve çocuğunuzun annesi değil. İçinizdeki sevgiyi öldürmek zorundasınız.


Demişsiniz ki anne babanın çocuklarını anne baba sevgisinden mahrum bırakmaya hakkı yoktur. Evet, sevgili oğlum, eğer herhangi bir eziyetiniz yoktuysa, anne babalar birbirlerine çocukları için dayanmalılar. Bu konuda çok haklısınız. En azından bir ailenin ne olduğunu, babanın sevgisini, hayatındaki yerini, ona katacaklarını yaşayarak, görerek çocuk büyümeli ama şimdilerde çocuklar anne babalarıyla büyüyemiyor çünkü tahammülsüz bir nesil yetişti artık. Bazı kadın ve erkekler dayanıksız. Haksızlık etmeyeyim, daha çok kadınlar dayanıksız. Bir özgürlüktür, çekememedir gidiyor. Sonrasında çekeceklerini düşünmeden bilinmeze bir yolculuk başlıyor. Genelde boşanan kadınlar, çocuklarıyla bu bilinmeze giderler. Sizin eşiniz şaşırmış olmalı, küçücük yavrusunu bile gözü görmemiş. Bu kadın için mi üzülüyorsunuz? Bu kadın için bu saatten sonra üzülmemeli, acı çekmemelisiniz. Sizin acınızı bile hak etmiyor, kusura bakmayın ama bu size acı gelse de gerçek. Elimde olmadan kızıyorum. Bir kadın eşini sevmeyebilir, ondan boşanabilir ama çocuğundan boşanamaz. Böyle çocuk küçücük yaştayken boşanmış aile olmak çocuğunun eksik, yaralı bereli büyümesine göz yummak demek oluyor. Baba figüründen yoksun büyüyen çocuk eksik kalmış yanlarıyla, buruk olarak büyüyecektir. Çocuğu doğurmak, çocuğa her şeyi yaşatma hakkını anne babaya vermiyor ama bazı anne babalar çocukları dünyaya geldiğine pişman edebiliyorlar; bazen anne bazen baba.


Bu mailden anlaşılacağı üzere insanı vurmak öldürmek için kurşuna gerek yok. Eşiniz sizi kurşun atmadan vurmuş, kansız bir vuruş ve tam isabet. Hapis falan da yok ama yarınlar bu kadar eğlenceli ve sevgi dolu olmayacaktır eşiniz için. Bu yanlış hareketlerinin hesabını hem kendine hem çocuğuna vermek zorunda kalacak. Sizin ve çocuğunuzun adına üzüldüm. Kim üzülmez ki bu terk edilişe? Bir annenin gözü çocuğunu bile görmemiş, sanırım bizler böyle annelere pek alışkın değiliz. Çok küçük çocuğunuz. Nasıl kıyabildi evladına? Henüz anne kokusuna, ilgisine ihtiyacı varken bir başkasının sevgisi, ilgisi için evladını bile bırakabilmek normal bir kadın işi değil inanın. Siz hala o normal olmayan bir kadından beklenti içindesiniz. Bu çok yanlış ama sizi kınamıyorum. Bana yazan eşi tarafından aldatılmış erkekler eşlerini kabul etmeye hazırdılar yine yapabileceğini bile bile, ama sizinkinde ekstrem bir durum daha var. Kadın aldatabiliyor ama çocuğunu terk eden kadın, o nadiren oluyor. Bir anne evladını bu kadar küçükken bırakıp gidebiliyorsa ondan bir anne olarak hayır gelmez. Siz böyle bir kadın tarafından aldatılmışsanız zor bir şey ama bu durumu bir an önce kabullenip çocuğunuzla hayatına onsuz devam edeceksiniz. Boşanmayı bile bekleyemeden çocuğunu bırakıp giden kadının ilişkisi zaten çok öncesinde başlamıştır diye düşünüyorum. Şimdilerde aldatılmayı yalnız siz yaşamıyorsunuz. Bu bir teselli mi? Değil tabi. Birçok erkek aldatılıyor sinsice. Bazen bu durumlar ayrılığa varıyor bazen de hiç duyurmadan samanın altından su yürütülerek hem evlilik hem eş bir arada idare ediliyor. İnanılır gibi gelmiyor ama gerçek. Erkekler de kadınlar kadar aldatılırım diye düşünerek dikkatli olmak zorunda. Kadın erkekten uzak duruyorsa, yanına yaklaşmaktan imtina ediyorsa, konuşmaya bile tahammülü yoksa ilgisiz ve sevgisiz önemsemeyen tutumlar içindeyse, telefonununu saklıyor ve telefonuyla çok ilgiliyse, hep arkadaşlarıma gidiyorum diyorsa, hep dışarda bir işi varsa erkekte aldatılabileceğini düşünmeli.


Muhtemelen tüm aldatılan kadın ya da erkeklerin yaptığı gibi “neden, niçin?” diye sorgulamalar içindesiniz. Kendinizde eksiklikler arıyorsunuz. Bunu kendinize yapmamalısınız. Hiçbir yere bu noktadan varamazsınız. Yaşadığınız zor, hatta çok zor bir süreç ama kendinizi ne kadar bırakırsanız o kadar uzun sürecek. Bunu bilmelisiniz. O yüzden de yıkılmış omuzlarınızı geleceğe dair olumlu düşüncelere tutunarak dikleştirmek zorundasınız. Buna mecbursunuz. İnsanları bazen dostlar bazen düşmanlar ayağa kaldırır. Siz düşmanlarınıza inat ayağa kalkmalısınız. Hani derler ya dosta düşmana karşı diye, aynen öyle. Kendiniz için, çocuğunuz için bir an önce toparlanın yavrum. Size söyleyebileceğim bir şey daha var; her kadına aynı gözle bakmayın. Hep bunu yaşayacaksınız diye bir şey yok. Evet, aldatan kadınlar var ama kocasını çok seven kadınlarda var. Bu aklınızın bir kenarında dursun. Biraz da seçmek önemli. Bu saatten sonra kaderiniz kendi ellerinizle şekilleniyor, çünkü insanın ruhunda yaşam tecrübesi diye bir tecrübe olgunlaşıyor.


Şimdi sizden çocuğunuza bakmanızı istiyorum. Bakın, bakın ona, onun o güzel yüzüne. Sizin yıkılmaya, ağlayarak kendinizi kahretmeye hakkınız var mı? Sizin hikâyenizdeki en masum kişi o çocuk. O küçük bebeğin sevgiyle bakan gözlere ihtiyacı var. Kendini kahreden, ağlayan, umutsuz bir baba olmamalısınız. Siz bu halinizle onun küçücük kalbine ancak mutsuzluk, umutsuzluk tohumlarını ekersiniz. Onun için toparlanmak zorundasınız. Ona gözlerinizle umut vermelisiniz. Benim bildiğim babalar ne yaşarlarsa yaşarlar ama çocuklarına hiçbir şeyi hissettirmezler değil mi oğlum? Eminim sizde bu fırtınayı içinizde yaşayacak ama sonunda dindireceksiniz. Dindirmek zorundasınız. Fırtınadan sonra hava ne kadar güzel olur, güneş yeniden çıkar. Yeniden sizin içinde güneş çıkacak yavrum.


Sevgiler sevgili okurlarıma...