Son zamanlar

Ön Not: Her ölüm aynı şekilde gerçekleşmiyor. Sevdiklerimizi kimimiz hastanede, kimimiz yoğun bakımda, kimimiz evde uğurlarken, kişisel deneyimlerimiz ölümün gerçekleştiği ortamlar dışında da farklılık gösteriyor. O yüzden kişisel tecrübeniz benim aşağıda yazdıklarımdan başka olabilir. Uğurladığınız kişinin son zamanlarına herhangi bir sebeple şahitlik edememiş olabilirsiniz. Tüm yaşanmışlıklara saygım büyük. Yazdıklarımı okumaya vakit ayırdığınız için müteşekkirim.

-----------------------------------------------------------


Hastanede geçirdiğim günlerde hasta kişiler ve ailelerinin arasındaki ilişkiyi gözlemleyebilmek adına çok vaktim oluyor. Benim yakın ailemde gerçekleşen ölümler hastalık sonucu gelmedi. Hızlı bir şekilde hatta beklenmedik zamanlarda gelen ölümler olduğunu söyleyebilirim. Kimbilir belki de o yüzden o son zamanları daha da bir dikkat ve ilgiyle gözlemliyorum.


Sevdiğiniz bir insanın son zamanlarına eşlik etmek yaşadığım ülke olan Avustralya’nın Palyatif Bakım servislerinde yaygın bir süreç. Ölüm Doulası (Eşlikçisi)** olarak herhangi bir eğitim aldığınız zaman bu süreçlerle ilgili de bilgilendiriliyorsunuz. Eğer aile tarafındaysanız doktor ve hemşireler bu bilgilendirmeyi zamanları elverdiğince yapmaya çalışıyorlar.


Bilgi neye yarıyor peki? Çok düşündüğüm bir konu bu. Bilgi, benim adıma, soğukkanlılığımı korumama, kendimi merkezlememe ve panik olmadan sürecin içerisinde kalmama yardımcı oluyor. Ama bu soğukkanlılığın pek de konuşulmayan diğer bir sebebi benim o hastanın ailesinin bir parçası veya yakını olmamam. Çok sevdiğim bir kişinin ölüme yakın anlarında uzun süre aynı sakinlikle durabilir miyim? Bilmiyorum.


Ölüme yakın zamanların kendine has bir sessizliği vardır. Bu bahsettiğim sessizlik kişinin bilincinin yerinde olmamasıyla veya çoğunlukla uyuyor olması ile alakalandırılan bir sessizlik olsa da bahsettiğim tam olarak bu değil.


Bahsettiğim, sevenlerinin o kişinin yüzünden, sesinden veya ufacık beden hareketlerinden bir anlam yakalamak üzere tüm dikkatlerini o kişiye verdikleri anların yoğunluğundan kaynaklanan bir sessizlik.


Sevdikleri geçişe hazırlanırken onlarla son kez iletişimde bulunmanın olasılığı veya nihai anlarını olabildiğince rahat geçirmelerini sağlamanın çabası ile oluşan bu sessizliğin kaynağının sevgi olduğunu görmek işimin bana verdiği en büyük lütuflardan birisi. Geride kalanlar açısından müthiş bir uyanıklık ve çaba gerektiren bu son zamanlar sevdiklerine verdikleri son bir hediye belki de. O yüzden her türlü dikkati ve özeni gösterdikleri bir alan.


Babam, bundan oniki sene önce kalp durması sebebiyle hastaneye kaldırıldı. Yirmidört satten daha az bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra öldü. Ölümünden birkaç saat önce ablam ve ben doktorun izniyle yoğun bakım ünitesine girerek vedalaşma şansına eriştik. O zamanlar ölüme yaklaşımım, bilgim veya tecrübem hayatımın şu anındaki gibi değildi. Tek bildiğim içimde çok yoğun bir şekilde vedalaşma isteği duymam ve bana verilen o 10 dakika içerisinde onu ne kadar sevdiğimi söyleyebilmemdi. Yoğun bakımdan içeri ilk girdiğimde ortamın oldukça gürültülü ve sıkışık gelen yapısı, birkaç dakika sonrasında yerini, sanki dünya üzerinde sadece babam, ablam ve ben kalmışız gibi garip bir izolasyona bırakmıştı. Dışarıdaki yoğunluk içimde başka tür bir yoğunluk olarak yer değiştirmişti. Sınırlı sayıda dakikamı aynı zamanda babamın hareketlerini gözlemlemek, nefesini dinlemek ve olur da bir ses çıkarırsa onu duyabilmek adına kullanmıştım. Tek bir söz, tek bir ses veya kıpırtı; dünyamın merkezi babam olmuştu.


Bunu saatlerce veya günlerce yaptığımı düşünmek zor geliyor. Ama işte Palyatif Bakım’da geçirdiğim vakitlerde bu yoğunlukta yaşanan uzun zamanlara şahit oluyorum.


Hastaneden biz doulalara verilen bilgilerden bir tanesi hastaların nefes alış verişleri değiştiğinde ve her nefesin son nefes olduğunu zannettiğiniz uzun aralı nefeslere geçiş yapıldığında, iki nefes arasında altmışa kadar saymak ve eğer nefes almazsa hemşireyi çağırmaktır. Benim bir doula olarak bu kısa denebilecek "bir dakikayı" geçirişim ve rakamları sakinlikle sayış halim, çoğunlukla hasta yakınlarının deneyimleriyle aynı değil. Onların yüzünde o nefesin “son nefes” olabileceğinin merakı, kaygısı, korkusu, huzursuzluğu, hüznü ve belki de paniği hâkim.


Fiziksel bedenlere ayrılık getiren o son nefesin kıymetini ölüm yatağının yanında bekleyen yakınlarının yüzlerine baktığımda anlıyorum. İsterseniz tüm hayatınız boyunca ölümden kaçmış, konuşmayı reddetmiş veya savaşarak gelişini geciktirebileceğinize inanmış olun; ölüm o odada işini yaparken sevdiğinizin yanında sessizlikle geçirdiğiniz son anlar, aslında yaşama "en saf ve gerçek" alın terinizi sunduğunuz nadir eylemlerinizden biridir.


*Doula, eski Yunanca bir kelime ve yardım(hizmet) eden kadın anlamına geliyor. Ölüm Doulası (Eşlikçisi), ölmek üzere olan kişilere ve/veya ailelerine medikal destek haricinde destek sunan kişi demek.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.