Anne Ben Nereden Geldim?
Cinsellik, hayatımızın vazgeçilmez bir o kadar da hasır altı edilen parçası... Daha dün minicik boyuyla kucağınızda taşıdığınız bebeğiniz zamanla büyüyecek ve hayatı anlamak üzere, kendini ve insan doğasını anlamak üzere sorular sormaya başlayacak. Bu sorulardan biri de başlıkta gördüğünüz soru olacak: Anne ben nereden geldim?
Bizim nesilde hüküm süren ebeveynlik anlayışı çocuklara “izah etmek” üzerine kurulu. Ödül ve cezanın geçerliliğini yitirdiği, çocuklara “Tü, kaka, cıss” demek yerine “buna dokunursan elin yanacak” diye açıkladığımız bir dönemde yaşıyoruz. Lakin bilmediğimiz bir şey var: Çocuklarımıza cinselliği nasıl anlatacağız?
Bilmiyoruz çünkü bize bunlar anlatılmadı. Biz ne öğrendiysek, el yordamıyla, arkadaşlardan, kulak misafiri olduğumuz konuşmalardan öğrendik. Bizim anne ve babalarımız için bu konular, çocukla konuşulacak konular değillerdi. Lakin bizim çocuklarımıza karşı cinsellik konusunda üç maymunu oynama lüksümüz yok. Çünkü artık hayatımızın her alanında hakim olan sanal ortamlar var. Bunların getirdikleri kolaylıklar bir yana tehlikelerini ise başka bir yana koyup düşünmek lazım. Çocuklar merak ettikleri konuları anne- babalarından öğrenemezlerse internetin sebep olduğu bilgi kirliliğine girmeleri, yaşlarından büyük bilgilerle travmatize olmaları ve hatta kötü niyetliler tarafından istismar edilme ihtimali var. En iyisi filtrelenmiş ve olgunluk seviyelerine uygun bilgiyi en güvendikleri kişiler tarafından edinmeleri.
HTHayat Aile Okulu seminerlerinin ilkinde Uzm. Psikolog Iraz Toros Suman HTHayat okuyucularına “Çocuklara Cinselliği Nasıl Anlatmalıyız?” konusunda rehberlik etti.
Yaşa ve Gelişime Uygun Bilgi
Çocuklara verilecek bilginin gelişim düzeyleriyle doğru orantılı olması gerektiğinin sık sık altını çizen Suman’a göre cinselliğe olan ilgi 1 yaşında kendi bedenini keşfederek başlıyor. Bu yaşa kadar cinsel organlarıyla ilgilenmeyen çocuklar 1 yaşından sonra bezi olmadığında cinsel organıyla ya da kakasıyla oynayabiliyor; bu yastaki çocuklarda utanma duygusu olmadığı dikkate alınarak bu davranışları ayıplanmaması ve çocuğun utandırılmaması büyük önem taşıyor.
Çocuklar iki yaşına geldiklerinde çıplak dolaşmaktan zevk almaya ve başkalarının çıplaklığıyla ilgilenmeye başlamaları normal. Çıplaklığın keşfi ile beraber giyinme savaşları bu döneme damgasını vuruyor.
3 yaşından itibaren ilkokul çağına kadar olan okul öncesi dönemde verilecek olan cinsellik eğitimi; kendi bedenini tanıması, karsı cinsin farklılığını algılamasını ve iyi ile kötü dokunuşu ayırt etmesini sağlamasını içermelidir.
Bu dönemde çocuklara ülkemizde çokça kullanılan farklı farklı isimler yerine cinsel organların gerçek isimleri öğretilmesi gerekiyor. Pipi yerine penis, kuku yerine vajina diyebilmek çocukların algısı açısından önemli yer tutuyor.
Okul Öncesi Dönem
Okul öncesi dönemde çocukların soruları yetişkin cinselliğinin uzağında olduğunu unutmamak lazım: yani “Bebek nasıl olur?” diye soran okul öncesi çağında bir çocuğa yetişkin cinselliğini anlatmak kafa karıştırıcı ve anlamsız olacaktır. Bunun yerine daha basit bir yol tercih etmek gerekir. Çocuk hangi yaşta olursa olsun önemli olan cinselliği sadece teknik bir konu olarak değil içinde “sevgi”nin bolca geçtiği bir bağlamda anlatmaktır. Mesela şöyle denebilir:
“Anneyle baba birbirlerini çok severler. Beraberce çok sevecekleri bir çocukları olsun isterler. Bundan sonra babanın tohumları ile annenin yumurtaları birleşir ve bebek olur, bebek annenin karnında buyur ve bebek yolundan geçerek dışarı çıkar” demek çocuğun merakını giderecektir.
7-9 Yaş
Bu yaş aralığı çocuğunuzun arkadaşlarıyla her şeyi konuştuğu ve merakının en gerçekçi hale bürünerek büyüdüğü zamanlar. Arkadaşlarının anlattığı hikayelerin yerini ana- babanın anlatacağı gerçeklerin alması gereği en çok bu yaşta kendini gösteriyor. Gizlilik kavramını oturtmuş olmasını beklenebileceği bir dönem. Bu zamana çocuğun kadar mahremiyet ve sınırlarla ilgili belirli bir algısı oluşmuş olmalı.
9-11 Yaş
Çocukların ergenliğe yaklaştıkları 9-11 yaş arasında özellikle vücutlarında yaşayacakları değişikliklerle ilgili bilgilendirilme ihtiyaçları bulunuyor. Bu yaş aralığında anne baba tarafından yasayacağı duygusal ve fiziksel değişikliklerin anlatılması gerekiyor. Bunlar arasında tüylenme, ses kalınlaşması, adet görme, ereksiyon ve boşalmayı sayabiliriz. Anlatırken dikkat edilmesi gereken ifadeler de var elbette. İlk defa adet olan bir kıza bunu “kirlenme” olarak ifade etmek ya da yüzüne bir tokat atmak kadınlık yolunda attığı ilk adımı onurlandırmayacağı gibi ileriki hayatında izlerini taşıyacağı bir travmaya da sebep olabiliyor.
12-21 Yaş
Erken ergenlik ( 12- 14): Fiziksel değişimin en yoğun yaşandığı dönem; sürekli bedeni ile uğraşır.
Orta ergenlik (15- 17): Arkadaşlar aileden daha önemlidir, kabul görmek hayatidir. Yaşamsal fikirler oturmaya baslar.
Geç ergenlik ( 18-21): Kişilik gelişiminin tamamlandığı dönem.
Her Aileye Göre Bir Doğru Yok
Cinselliği aile içinde bir tabu değil de hayatın içinde bir konu olarak anlatabilmek ailenin bu konudaki kendi anlayışına bağlı. Çocuğunuzla bu konuları konuşmadan önce ana-babalar kendi cinsellik algılayışlarına bir dönüp bakmalılar. Bazı aileler birbirlerini çıplak görmekten, tuvalete, banyoya beraberce girmekten rahatsız olmazken diğerleri bu konuda çok daha net sınırlara sahip olabiliyor. Önemli olan ailenin sınırları merakın oluşmaya başladığı 3 yaş ile 8 yaş arasında bir yerde çocuğa da aktarabilmek.
Bu anlayışla bağlantılı olan diğer bir konu da çocuğun anne babasıyla aynı yatakta yatması. Ana-babalar beraber uyuma konusunda neye göre karar verdiklerine bakmalılar. Bu karar çocuğa dair bir ihtiyaçtan mı yoksa ana-babanın ihtiyacından mı kaynaklanıyor. İhtiyacın çıkış noktası netleşince buna göre önlem almak kolaylaşabilir.
Çocuğun Mahrem Alanına Saygı
Mahremiyet genellikle çıplaklık ve cinsellik çağrıştıran bir sözcük. Lakin çocuklara cinsellik eğitimi verirken (aslında onlara nasıl insan olunacağını öğretmekten ayrı düşünülebilecek bir konu değil bu) mahremiyeti sadece çıplaklık bağlamında algılamamak gerekiyor. Yani sokakta yürüyen bir çocuğun hiç tanımadığı biri tarafından yanağının sıkıştırılması ya da kafasının ellenmesi ve hatta “Bırak da amca bir kerecik öpsün seni” gibi konuya karışılması onun mahrem alanına saygısızlık anlamına geliyor. Çocuk bu davranışlardan “benim öpülüyor olmam yetişkinlerin kararı” sonucunu çıkarıyor.
Bu benim ve daha bir çok annenin rahatsızlık duyduğunu bildiğim bir konu. Nasıl bir yetişkin olarak beni tanımadan etmeden elleyip öpemiyorsan çocuğuma da bu mesafeden yaklaşmaz zorundasın. Maalesef günlük hayatımızda bu alan ihlaline sık sık rastlıyoruz. Böyle durumlarda sokaktan geçen herkesi eğitmek mümkün olamayacağı için çocuğunuza “Bu senin yanağın, bu senin başın. Sen istemedikçe kimse seni öpemez, elleyemez.” Demeniz gerekiyor. Çocuk sizin onun yanında olduğunuz ve özeline saygı duyduğunuz mesajını bu şekilde alabiliyor. Hatta bu kadar ufacık bir olay cinsel istismara uğrama durumunda onun savunma kalkanı da olabiliyor.
İyi dokunuşla kötü dokunuş arasındaki fark net: “İstenmeyen her dokunuş kötü dokunuştur.” Biz ana-babalar olarak çocuğumuza, sokakta kafasının okşandığında hoşlanmamasından yola çıkarak: “Kimse sana istemediğin bir şekilde dokunamaz. Eğer böyle bir şey olursa gel bana söyle ben sana yardım ederim” diye ifade ederek onu buna alıştırmamız gerekiyor.
** Kısa Kısa...***
- Mastürbasyon doğaldır. Çocukların mastürbasyon yapmaları yetişkinlerinkine benzemez. Dikkat edilmesi gereken, çocuk mastürbasyona stresi yönetmek için aşırı sık başvuruyorsa; bedeniyle ilgilenmekten başka bir şey yapamayacak duruma geldiyse bu duygu durumunda başka bir bozukluğa işaret edebilir. Bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.
- Cinsel bilgileri verirken “ayıp” kelimesini lugattan çıkarmakta fayda var. Ayıp ile suçluluk arasındaki çok ince çizgi kişinin tüm hayatına etki edecek yaralanmalara sebep olabilir.
- Çocuğunuz size bir soru sorduğunda cevaplamaya hazır hissetmiyorsanız “bu konuyu öğrenip sana cevap vereceğim, biraz zamana ihtiyacım var” diyebilirsiniz. Sonra da istediği cevabı ona mutlaka verin.
- Okul öncesi dönemde çocuğunuz size cinsellikle ilgili bir hikaye anlatıyorsa bunu ciddiye alın. Bu yaşta çocuklar eğer başına gelmediyse böylesi hikayeleri kurgulayamazlar. Böyle bir durumla karşılaşırsanız çocuğu sorguya çekmek yerine derhal bir uzmana başvurun.
**
Son Söz: Daha iyi ebeveynler olabilmek için bizimle bu semineri dinleyen, paylaşımlarıyla gelemeyenleri de aydınlatan, herkese çok teşekkürler. HTHayat Aile Okulu’nda görüşmek üzere.
YORUMLAR