İfşa konusunu biraz konuşalım

İfşa konusu başladığından bu yana avukatlara ilk sorulan hukuken nasıl konumlandığı oluyor. Bu ile güç ilişkileri konusunda çok şey söylüyor aslında. Suç olduğu bariz eylemleri yaparken cezasızlığa sırtını yaslamış failler üzerinde hiç düşünmeksizin, eylemlerini tekrarlayarak hayatlarına devam ederken, maruz kalanlar bunu ortaya çıkarınca başıma bir şey gelir mi endişesi taşıyor.


Hukuk sistemimizde ifşa doğrudan tanımlı bir kavram değil. Ancak yönteme, amaca ve içeriğe göre farklı sonuçlar doğurabiliyor. Türk Ceza Kanunu’na göre ifşa eden kişi hakkında hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin yayılması veya iftira iddiaları gündeme gelebilir. Öte yandan yoruma kaçmadan, onur kırıcı sözler kullanılmadan yapılan bir ifşanın hakaret sayılması mümkün değildir. Beden bütünlüğünün korunması gibi üstün bir kişilik hakkı söz konusuyken, bu hakkın üstün tutulmasını bekleriz. İfşa eden kişinin iftira attığı iddiası ise meselenin doğrudan özünü ilgilendiren bir konu zaten.


İfşa bir mücadele mekanizması çünkü cinsel şiddet, yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da en az şikâyet edilen suçlardan biri. Aslına bakarsanız hayatta kalanın ilk refleksi zaten başına geleni inkâr etmek ya da unutmaya çalışmak olur. Bu bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkar. Buradan hareketle olayların çoğu ya çok geç adli vaka haline gelir ya da hiç gelemez. İşte burada ifşa, onarıcı bir işlev üstlenir. İfşa ile beklediğimiz toplumsal adaletin sağlanmasıdır aslında. Faillerin utandırılması, toplumdan dışlanması, bir daha bu suçları işleyemeyecek hale getirilmesidir hedeflenen.


İfşa eden kadınların beklediği ilk şey aslında onlara inanmamız. Samimi bir “sana inanıyorum” ile başlar tüm süreç. Kadınların iftiracı oldukları ön kabulünün altında da aslında kadın nefreti yatar. Feminist harekette çok tartıştığımız “kadının beyanı esastır” ilkesinde, kadın kelimesi yerine “mağdurun beyanı” veya “çocuğun beyanı” dediğimizde aynı yüksek itirazların görülmemesidir. Kadınlara inanılması ihtimali ataerkil düzene tehdit olarak görülür.


Hapis cezasıyla cezalandırılması gereken faillerin basit bir özürle konuyu geçiştirip ardından kariyerlerine kaldıkları yerden devam etmelerini beklemek toplumsal adaleti inşa etmek için yeterli olmaz. Bugün hâlâ erkeklerin itibarını kadınların travmalarından üstün gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Ozan Güven ve Ahmet Kural örneklerinde olduğu gibi, mahkeme kararıyla failliği kesinleşmiş erkeklerden ne bir özür ne de pişmanlık görüyoruz. Buna rağmen sektörden para kazanmaya devam ediyorlar. Böyle bir tabloda “yargısız infaz yapmayalım” söyleminin hiçbir inandırıcılığı yok. Çünkü zaten sistem, suçluluğu tescillenmiş erkekleri bile koruyan bir cezasızlık düzeniyle işliyor.


İfşa eden kadınların beklediği merhamet değil, dayanışma. Ağzı zorla bir erkek tarafından kapatılmış kadın görseli ile kimse kendisini eşleştirmek istemez. Mağdur/kurban sözcükleri yerine güçlendirici olan hayatta kalan ifadesinin kullanılması da tam da bu yüzden. Cinsel şiddete maruz kalan kadınların kendilerine acınmasına değil, mücadelelerine destek olunmasına ve hatta cesaretlerinin takdir edilmesine ihtiyaçları var.


Ben biliyorum ki hayatında bir kez tacize uğramamış kadın yok. Kadınların tamamı hayatlarının bir döneminde muhakkak bir kez tacize uğruyorlar. Bu yolda birinin laf atması da olabilir, otobüste kalçasının ellenmesi de, daha ilerisi de. Erkeklerin tamamı fail değil elbette ama faillerin tamamı erkek. Bu da mücadele ettiğimiz tarafı erkek şiddeti olarak tanımlamamız için yeterli.


Fail olmayan erkekler, faillerle aynı masada oturmaya devam ettiğiniz sürece samimiyetinize inanmayacağız. Dayanışmamıza ortak olabilmek için o masadan kalkın. O Whatsapp gruplarında anlatılan hikayelere ve hatta atılan fotoğraflara itiraz edin. Sistemin değişmesi için, zan altında kalmamak için elinizi taşın altına koyun. Mücadeleye dahil olun.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.