Ultrasonun fazlası zararlı mı?

The Wall Street Journal’da yayınlanan bir araştırmaya göre, 2014’te Amerika’da gebelik boyunca yapılan ultrason muayeneleri, on yıl öncesine göre %92 oranında artış göstermiş. Araştırmaya katılan birçok kadın, hamilelik muayenelerinin hepsinde ultrason tetkiki yapıldığını belirtmişler.


Türkiye için bu yeni bir haber değil. Bildiğim kadarıyla bizde gebelik boyunca yapılan her muayenede ultrason kullanımı rutin bir uygulama. Türkiye’deki hamileler 40 haftalık süreç boyunca 11-12 kere ultrasonla muayene ediliyorlar. Öyle ki hamile arkadaşlarım bebekleriyle buluşmaya gidiyormuş gibi bir sonraki ultrasonu dört gözle bekliyorlar. Sadece eli ayağı yerinde mi diye değil, burnu kime benziyor, aman da bize gülücük mü yapıyor ya da cinsiyetini anlayalım diye kısa sürmesi gereken bu muayeneleri uzatanları da duyuyorum.


Avrupa’da ise 9 ay boyunca toplam 3 defa ultrasonla muayene yapılıyor. Neden bizde bu kadar sık yapıldığını, Avrupa’da ise yapılmadığını sorduğumda bir doktor arkadaşım, onlarda ultrason cihazını kullanmayı tüm kadın doğum hekimlerinin bilmediğini, bizde ise hepsinin bildiğini söylemişti. Bu açıklama ne kadar hakikati yansıtıyor bilmek güç.


Ultrasonografinin insanlarda herhangi bir zarara yol açtığına dair herhangi bir delil yok, yine de Amerikan Obstetri ve Jinekoloji Koleji’nin (ACOG) de içinde bulunduğu tıbbi kuruluşların 2014’te hazırladığı ortak bir raporda, düşük riskli gebeliklerde bir ya da iki ultrason taramasının yeterli olacağı açıklandı. Belki de bu açıklamanın sebebi, ultrasonografi ile ilgili araştırmaların çoğunun yaygın kullanımın başladığı zamandan önce yapılmış olması. WSJ’nin haberine göre, bu araştırmaların hemen hepsi 1992 yılından önceki tarihe aitler.


2014 yılında tıp dergisi Lancet’te yayınlanan, 2834 kadının incelendiği bir araştırmada, 18. gebelik haftasına kadar yalnızca bir kere ultrason muayenesi yapılmış 1419 kadın ile 5 kez ultrason muayenesi yapılmış 1415 kadının bebekleri karşılaştırılmış. Çıkan sonuca göre 18 haftada 5 kere ultrasona giren kadınların bebeklerinde rahim içi gelişim geriliği daha sık görülmüş.


Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 2014’ün Aralık ayında yayınladığı raporda, “Ultrason uygulaması bazı dokuları hafifçe de olsa ısıtabilir ve bazı dokularda çok küçük aşınmalara (kavitasyona) neden olabilir. Bu doku ısınması ve kavitasyon oluşumunun uzun vadede etkileri henüz bilinmemektedir” demiştir.


Amerikan Obstetri ve Jinekoloji Koleji’nin (ACOG) 2012 tarihli bir raporunda, “Sezaryen oranlarının artışı ile ultrason kullanımının artması arasında bir bağlantı olabilir” deniyor. Bu da ultrason rakamlarının % 100 kesinliğe sahip olmamasını, bebeğin boy ile kilo tahminlerinde yanlışlığa yol açması durumlarını düşündürüyor insana. Ben Uzay’a hamileyken her ay ölçümlerini yapan doktor, Uzay’ın çok iri bir bebek olduğunu, bu yüzden kesinlikle sezaryenle doğurmam gerekeceğini söylemiş ve bebeğin iriliğinden dolayı beni bitmez tükenmez şeker tarama testlerine maruz bırakmıştı. Uzay doğduğunda 3.5 kilo ve 50 cm’di. Kesinlikle ortalama bir bebek boyutu.


Diğer bütün teknolojiler gibi ultrasonun da dozunda kullanımından mutlak fayda sağlandığı yadsınamaz; lakin önerilenden fazla ultrason muayenesinin etkilerini göz önünde bulunduran uzun süreli bilimsel çalışmalara ihtiyaç olduğu da bir gerçek...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.