İnsana rağmen kentsel dönüşüm

Kadıköy'de oturmak eskilerde gerçekten bir ayrıcalıktı. Avrupa yakasına göre çok daha sakin, daha çok yeşil alanı olan, az katlı apartmanlarla nefes alınabilecek bir yerdi Kadıköy. Eskiden öyleydi. Sonra kentsel dönüşüm geldi. Bir kenti depremde zarar görmesin diye yeni baştan inşaa edebilecek olmak büyük bir ayrıcalık ve şehir planlaması, insan güvenliği açısından büyük bir şanstı. Öyle olmadı. Yıkılan 4 katlı apartmanların yerine 8 katlılar aldıkça Kadıköy'ün güneşi, rüzgarı, yeşil alanları yavaş yavaş yok olmaya başladırlar. Aynı sokaktaki 4-5 bina aynı anda dönüşme girdikçe yolları ve kaldırımları hafriyat kamyonları, betonyerler kapladıkça trafik hareket edilemez bir hale dönüştü. Yıkımların yol açtığı toz toprak, havaya saçılan zehirli gazlar ve gürültü sorunu da cabası...


Kadıköy'de yaşanan kentsel dönüşümün dikkate almadığı şey "insan" oldu. O binalar yenilensin de olası bir depremde zarar görmesin amacı, halihazırda semtte yaşayan insanların günlük yaşam akışını ve hayat kalitesini hesaba katmadığı için hayat cehenneme döndü.


Başka türlü olamaz mıydı? Kesin olurdu. Makul bir şehir planıyla, altyapıya uygun bir yenilenmeyle, yeşil alanları dikkate alan, insan odaklı bir yeniden yapılanma anlayışıyla eskisinden çok daha güzel olabilirdi Kadıköy. Bu şans çoktan kaçtı.


Kimin parası, kimin yeşil alanı, kimin zararı?


Şimdi bir yandan az katlı apartmanların çok katlı, ruhsuz binalara dönüşümü; bir yandan Fikirtepe'de yükselen ve muhtemelen bir hayalet şehir olarak kalacak gökdelenler yetmedi. Bir de semtin en güzel yerlerinden birine kondurulan ve lanetli olduğu söylemiyle kimsenin oturmadığı bir sitenin Kadıköy Belediyesi'ne açtığı ve akıl almaz bir şekilde kazandığı 101 milyon 859 bin liralık tazminat davası ile Kadıköy gerçekten zorda.


Bu akıl alır bir şey değil. Eskiden meteoroloji arazisi olarak bilinen arsaya semtin dokusunu hiç hesaba katmadan yapılan 40'ar katlı dört gökdelen var. Nereden baksanız gözünüze giren bu gökdelenlerde taş çatlasa 10 daire dolu. Çünkü Kadıköy'lü buradan ev almaz. Almaz çünkü bunlar buranın yaşam tarzına uygun değiller. Maslak'a yapsalardı dolardı; taşardı bile, Kadıköy'de olmadı. Olmaz da.


Bu binaları yapan şirket bir de Kadıköy Belediyesini inşaatı geciktirdiğinden dolayı dava ederek istemiş bu tazminatı. Belediye'ye tazminat davası açmak ne demek? Vergi vererek o belediyeye kaynak sağlayan halkın parasına göz dikmek demek. İşte bahsettiğim anlayış bu. Sen hem insanı es geç, hem kent hayatını çekilmez bir hale getir hem de üstüne para iste. Hem suçlu hem güçlü. Yeşil alan gaspı, dokuya verdiği hasar vs. yetmezmiş gibi bir de senin, benim, bakkalın, balıkçının cüzdanına zarar vermeye çalışmak bu. Kabul edilebilir bir şey değil. Kısasa karşı kısas gerekiyorsa eğer belki de bütün Kadıköylüler, tek tek bu alanın gaspından dolayı dava açmalıyız söz konusu şirkete... Ve bunun gibi, umarsızca, rant peşinde günlük yaşamımızı çekilmez hale getiren her birine...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Kentsel dönüşüm dedikleri rantsal ddönüşüm ..liyakattan yoksun torpillilerin şehirleri mahvetme cahilliği....
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.