Bilmek ve yapabilmek/ Bir bağımlılık hikayesi

Uzun senelerdir sigara içiyorum. Bir çok tiryaki gibi zaman zaman bırakmayı denedim ama bir türlü kesin bir sonuca varmadım. En uzun bırakışım Uzay’a hamile kaldığımda başladı; 3 sene sürdü. Sonraları birkaç ay süren bırakışlarım da oldu.





Bağımlılık zor bir konu; kimbilir ne zaman ruhumdaki hangi gediği tıkamak için seçilmiş bir ikame; marazlı ama güvenilir, hep var çünkü... Elimi pakete uzatmana, çakmağı çakmama bakıyor: hop, yalnız değilim, dostum sigara var...





Bir süredir sevmeye sevmeye içiyorum sigarayı. Ağzımın tadından, üstümün kokusundan, kanser korkusundan bıktım. Zaten İstanbul’da yaşıyorum, yer gök zehir, pestisit, karbonmonoksit, asbest, egzos; bir yandan armutu organik alıyorum, bir yandan sigara içiyorum. Aklıma Çetin Balanuye’nin kitabındaki* ifadesi geliyor: “Tüm hayatım boyunca herhangi bir şeyin doğrusunu öğrendim diye o şeyle ilgili eski tutum, alışkanlık ya da davranışlarımı bir kes olsun değiştirmeyi başaramadım. İnsanın nasıl davranması gerektiği konusunda doğruyu bilmesi o doğruya uygun davranabilmesi anlamına – ne yazık ki – gelmiyor.” İşte tam olarak bu cümle. Zihin bilgiyle dolu olsa da davranışı değiştirmek o kadar kolay değil. Bir de oğlan var. İçtiğim her sigarada hem kendi sağlığıma hem de onun geleceğine ihanet ediyor suçluluğu duyuyorum. Bazen bir yola çıkarsın ve karşına daha önce bilmediğin seçenekler açılır.




Abrahamson yöntemi diye bir şey varmış. Ehud Abrahamson'un (biyoloji, alternatif tıp, psikoloji, bağımlılık üzerine eğitimler almış bir kişi) sigara, şeker ve gluten bağımlılıklarından kurtulmak için geliştirdiği bir metotmuş bu. Niyet oturduktan sonra ufak bir destek, bir miltaşı gerek bana, dedim ve bu metodu denemeye gittim.


Benden başka iki kişi daha vardı; bizi karşılayan gencecik bir çocuk uzun uzun konuştu; “Saat başı bir bardak su içmek mecburi” dedi, “Abur cubur yememek için tarçın kabuğu çiğneyin” dedi, "Normalde içtiğinizden daha çok çay, kahve için (sigaranın uyarıcı etkisinden mahrum kalan vücut diğer bir uyaranı aynı anda kaybetmesin diye) ve günde en az yarım saat egzersiz yapın, saunaya girin" dedi, anlattıklarının hepsi vücudu mümkün olduğunca çabuk niktoninden temizlemenin yollarıydı. Sonra elime kristal taşlar verip bir şeyler yaptı (nikotini istememi sağlayan kanalları pasifize etmiş) ve beni yolladı.


Yöntemin geliştiricisi Abrahamson benim kanalları pasifize etme diye anladığım şeyi şöyle anlatıyor:


"Bir insan herhangi bir kimyasal, nikotin veya şeker kullandığında, beyinde, bu kimyasalları tanıyan reseptörler vardır. Bu reseptörler, bu kimyasalları öğrenirler. Beyinde sadece kimyasallar değil, aynı zamanda alışkanlıklar da tanımlanır. Bunların hepsi birlikte, belli bir bölgede, yıllar geçtikçe büyürler. Bu kimyasalları ve alışkanlıkları kullanmazsanız da zamanla küçülürler. Örneğin bir müzisyenseniz, yıllarca keman çaldığınızda, parmaklarınız bu davranışa alıştıkça reseptörler büyür. Daha iyi, daha hızlı olursunuz. Bir süre çalmadığınızda, bu bölgeler küçülür, daralır. Ama hiçbir zaman keman çalmayı unutmazsınız. Bir insan sigarayı bıraksa ve 10 yıl boyunca bir tek sigara bile içmese, 10 yıl sonra içtiği tek sigarada beyinin bu bölgesi tekrar aktifleşir. Biz, terapi esnasında, bu bölgeyi uykuya geçiririz. Beyinin bu bölgesi dinlenme moduna girer. Bu terapi hipnoz değildir. Biz insanları uyutmayız. Biz sadece, onların beyinlerindeki bu bölgeyi, yani reseptörleri uykuya geçiririz. İnsanların bilinçleri, bu uygulama süresince, sürekli olarak açıktır. Bu metodun, hipnozla hiçbir benzerliği yoktur. Abrahamson metodu, Çin tıbbındaki meridyenlerin vücuttaki fiziksel noktalarına akupresür uygulanmasıdır. Biz, sigara için, akciğerler üzerindeki meridyenlere, şeker ve glüten için ise mide üzerindeki meridyenlere basınç uygularız. Biz, beyindeki bağımlılık yapan noktaları etkilemek için hem şifa, hem bio enerji uyguluyoruz" diye açıklıyor...


2 günlük sigarasızlığımı bu metotla mı yoksa bitirmeye niyet etmişliği destekleyen bir plasebo etkisiyle mi açıklayabiliriz bilmiyorum. Daha önce birçok kez yenildiğim bu mücadeleye yönelik büyük büyük laflar etmeyeceğim. Şimdi, sigara içmediğim her gün kardır diye düşünüyorum. Bugün de içmeyeceğim diye diye bakarsınız bir daha hiç sigara içmem...


Not1: Avusturalyalı Nörobiyolog Fabrizio Benedetti, 2009 yılında Plasebo etkilerini incelediği kitabında şöyle söylüyor: “İyileşeceğine yönelik güçlü bir inanç ve beklentinin geliştiği bazı vakalarda hastanın durumunda tıbbi müdahalenin marifeti olmayan bir iyileşme ortaya çıkabilmektedir. **





Not2: * ve ** alıntıları “Spinoza’nın sevinci nereden geliyor?” isimli kitaptan. Ayrıntı Yayınları



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.