Günler anlamlı da…
Geçtiğimiz Kasım ve Aralık ayları hem kadın hem de gönüllü biri olarak bu yolda mücadele eden herkes için önemliydi... Çünkü dikkat ettiniz mi bilmem ama toplumda yanlış ya da eksik olan bir konuda, konu ne olursa olsun, mücadele eden taraf çoğunlukla kadın oluyor.
Mesela, 25 Kasım’da hepimiz şiddeti konuştuk. Kadınlar her yerde bu konuya dikkat çekmeye başladı ve haklarını rahatlıkla savunabilmeyi talep ettiler. Çünkü binlerce kadın cinayeti yaşandı ve 7 bine yakın kadın katledildi… Gün aşırı bir kadın öldürüldü! Ve buna devam ediliyor… O günü çok konuştuk, konuşuyoruz da... Ama rakamlar ve tutumlar gerçeği öyle güzel anlatıyor ki...
3 Aralık geldi, hepimiz engelliliği konuştuk. Engelli adayı olduğumuzu konuştuk… Konuştuk ama 2015'e yaklaştığımız şu günlerde hala elle tutulur ciddi atılımlar, ciddi girişimler yapılmadı. O bireylerin yaşam şekilleri tabloyu çok güzel anlatıyor. Sokağa çıktıklarında karşılaşılan durumlar her şeyi gösteriyor.
5 Aralık geldi, Kadın Haklarını konuştuk. Kadın Hakkı mı dediniz!!! Komik olmayalım derim.. Bu alanda ne mi yapıldı? Kadınların hayatı, çektikleri, gördükleri ve sessiz çığlıkları hakikati çok net yine gözler önüne seriyor. Kadınları hayattan ayrı tutamazsınız! Onlar yaşam kaynağınızdır…
5 Aralık, aynı zamanda toprak günüydü, bence bu en popüleriydi… Hepimiz ağacımıza, toprağımıza sahip çıkmaya çalışıyoruz, çünkü korkuyoruz… Çünkü biliyoruz ki arkamızı döndüğümüz an acımasızca kesilecek…
10 Aralık geldi, insan haklarını konuştuk, içinde hasta ve seksen yıl önce bize sunulan kadın ve hatta çocuk hakları da vardı. Hangi haklardan bahsediyorsunuz desenize.
Yaşadığımız bu günlerle ilgili nasıl bir mücadele içine girmeliyiz ki, daha çok etkili olabilelim... Anladık konuşuyoruz, çenemiz bol işliyor ama ne kafamız ne gönlümüz ne elimiz, çenemiz ile paralel gitmiyor. Durun durun paralel demeyeyim, çenemizin hızına yetişemiyor diyeyim.
Şimdilerde de eğitimi konuşuyoruz. Kızların ve erkeklerin ayrı yerde eğitim görmesini savunan bir zihniyetin karşısında, modern ve medeni eğitimi konuşuyoruz!
Gerçekte bizim neye ihtiyacımız var biliyor musunuz? Konuşmadığımız bir gün olan 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde adları bile geçmeyen, isimsiz kahramanlara ve onların milyonlarcasına…
Konuşmaya değil, çalışmaya ve boş vaktinde değil, gönüllü olarak hizmet etmek için vakit ayıran büyük ruhlara ihtiyacımız var. 5 Aralık konuşulmadı, çünkü konuşulacak kadar gönüllümüz yok. Boş işler gibi görülen, boş vakitlerinde birazcık zaman ayrılacakmış gibi algılanan ama ülkelerin uygar seviyelere ulaşmasını sağlayan vizyonu geniş kahramanlara ihtiyacımız var.
Hatırlasanıza, tarih yazdığımız Gezi Parkı olaylarını... Nasıl da umutlanmıştım, nasıl da görmüştüm uzun zamandır göremediğim o güneşi! Ne kadar çok kurtarıcımız, haklarını savunan ne kadar çok gönüllü gencimiz var demiştim.
İşte o dışarı çıkan ruhu istiyorum ben, o ruha sahip insanların artmasını istiyorum. Siber alemde, sağda solda boş konuşup, çenesini değil, aklını, elini çalıştıran kendine inancı olan kararlı, korkusuz ve güçlü bireylerin artmasını istiyorum…
Hani birisi hep yazar ya, ne zaman adam oluruz diye;
Rengimizi belli ettiğimiz zaman,
Adam satmadığımız zaman,
Arkasını döndüğü an O’nu vurmadığımız zaman,
Bencilce cebimizi düşünmediğimiz zaman, ‘’Ben’’ değil ‘’BİZ’’ olduğumuz zaman…
İşte bu yüzden her alanda, daha iyi bir yaşam için mücadele edecek daha çok insan lazım… Özellikle vakit ayıracak daha çok gönüllü bulmak lazım.
Müfredata istesek de istemesek de öğreneceğimiz zoraki dersleri değil, hayat verecek, can verecek bilgileri katmak ve küçük yaşta gönüllülük ruhu ile vatandaşlık eğitimi almamız ve vermemiz lazım. O zaman sesiniz, sesimiz duyulur, o zaman haklarınız için masaya oturup tartışılır. Konu haklar olunca kimlerle masaya oturuluyor bir düşünsenize!
Bizleri izleyen birileri var, ben buna hep inandım, kanında gönüllülük olan güzel ruhlu yoldaşlarım da inandı. Çünkü hepimiz temsil etmeye çalıştığımız alanlarda güzel gelişmelere imza attık. Masaya oturduk, çalıştanlar yaptık, sorguladık, sorgulandık ama kazandık ve diğer konular için yaptığımız mücadelelerde de kazanacağımıza inanıyorum.
İsteğim sadece bu bakışa sahip ruhlar. Ülkemizde STK’lara kayıtlı çok az insan var, oysa modern Avrupa ülkelerinde gönüllü olarak zaman ayırarak çalışan insanların sayısı, ülke nüfuslarından çok daha fazlası.
Şu dönemde nefes almaya, birlik olmaya ve sırtımızdan vurulmamaya çok ihtiyacımız var. İnsan olduğumuzu hatırlayıp, insani duygularla yaşamaya çok ihtiyacımız var. Ama inandığım, bunu oturduğunuz yerden kahvenizi içerek, elinizdeki ipad’lerle değil, gerçekten savaşarak ve çaba harcayarak yapmanız gerektiği…
Elbet sözüm bu umutla yaşayan ve çalışanlara değil, sadece konuşanlara!
YORUMLAR