EğitimSİZsiniz…

Çok şükür sonunda okullar açıldı, içinde ‘’eğitim’’ ve ‘’sistemin’’ eksik olduğu yeni bir eğitim yılı başladı. Şu bitmek bilmeyen tatili, Cumhuriyet bayramı ile birleştirecekler diye hakikaten çok endişelenmiştim ama neyse ki o bayram, tatil edilecek bir bayram değil!!


Bakalım bu sene bu eğitim(sizlik) kapsamında veya sınav sürecinde ne tür kaoslar yaşanacak, hangi sorularda hatalar çıkacak ve kaç veli MEB’e dava açacak… Aslında komisyona tavsiyem, lise ve üniversite sınav soruları için şimdiden çalışmaları. Öyle ya, öğrenciler altı farklı sınav için deli gibi çalışıyorken, yetkililerin ders başına sadece bir sınavın sorularını dahi hatasız hazırlayamamaları gerçekten takdire şayan.


Biz bu sene lise geçişini atlattık ve Kültür Koleji öğrencilerinin söylemi ile, ‘’Tercih Ettiğimiz Okul Geleceğimizdir‘’ diyerek yabancı bir okulu geleceğimiz için tercih ettik. Biz dedim ama tabii ki tercihi Lal Hanım yaptı.


2 yaşında Play Time ile tanışarak okul ve eğitim sürecine başlayan kızımız, ilköğretim hayatını İstek’le ve Kültür Koleji ile tamamladı. Şimdi de Fransız mektebi ile Lise yaşamına atıldı. Kızın hayatına İngilizce, Rusça, İtalyanca derken şimdi bir de Fransızca girdi. Bakalım hayat kendisine neler sunacak, ne kapılar açacak?


Mutfakla aram hiç iyi olmadığından, ne yazık ki kızıma börek yapmasını öğretemiyorum. Bu sene 36 bin kız çocuğunun çeşitli nedenlerden ötürü okula gidemeyeceğini öğrendiğimde hem kendileri hem de geleceğimiz için çok üzüldüm.


Eğitim haklarına sahip oldukları halde, belki de seslerini bile çıkaramayan pırlanta gibi çocuklarımızı daha neler bekliyor, inanın bilmiyorum.


***


Aslında direkt kantinleri yazacaktım ama, bu yüksek rakamı duyunca çocukların eşit hak (!) ve özgürlüklerine değinmeden edemedim. ‘’Doğu’da böyle’’ diye düşünebilirsiniz ancak bu kayıt yaptırmayan çocukların bir bölümü de Batı’dan… Daha küçük yaşta pek de dolu olmayan bir müfredatla eğitim sürecine dahi başlatılamayan hafızaların, onlar için bu kararı verenlerin seviyelerini ve bakış açılarını da maalesef tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor.


***


Neyse biz şimdi okullardaki yiyecek olayına girelim… Okul denince kantinler, ister istemez her aile için bir soru işareti. Kimisi için para harcama yeri, kimisi için çocuğu doyurma yeri, kimisi için gitmemesi gereken bir yer, kimisi için de abur cubur ne varsa alınacak bir yer.


2007 de Sağlık Bakanlığı bir genelge yayınladı ve bildiğiniz gibi kolalı, asitli içecekleri ve hamburgeri kantin satışlarından çıkarttı. Meyve bulundurulmasını belirtti. Çoğu aile rahatladı ancak bir o kadar da itiraz eden oldu. Çünkü, çocuklarını küçük yaşta su yerine kola ile veya meyve ya da kuru yemiş yerine cips, kek türü gıdalar ile besledikleri için, hayatları alt üst oldu. Çocukların da bir bölümü haklı olarak o tüketim şekline alıştırıldığından depresyona girdi (!)


‘’Alıştırılmış’’ dedim, çünkü eğer aile alıştırmasaydı, o kadar sıklıkla tüketimine izin vermeseydi, bu kadar bağımlılık ve hatta obezite gerçeği ile bugün karşı karşıya kalmazdık.


Bu sene Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, okul kantinlerinden çikolata, kek, şeker tarzı abur cubur diye tabir edilen gıdaları da kaldırma kararı aldı ve yerine ‘’artık kuru yemiş, sebze ve meyve satılsın’’ diye bir açıklama yaptı. Resmi olarak sanıyorum bir kaç ay içinde mevzuata eklenir. Amaç yine çoğunlukla obezite ile mücadele etmek. Çünkü sayılar ve sınırlar çok tehlikeli boyutlarda.


Yine bizim depresyona giren, yani zavallı alıştırılan çocuklar, elbette bu karara da epey bir tepki gösterdi ki, işte size birkaç örnek;

  • Sinav oncesi çikolata olmadan biz nasıl enerji alacağız?
  • Biz okulda ne yiyeceğiz?
  • Aç mı kalmamızı istiyorlar? Ben kolamı hamburgerimi kendim getiririm.
  • Abartıyorlar, bu bence haksizlik.
  • Onlara inat, çantamı şekerle dolduracağım vs. !

***


Yahu bu çocuklar henüz ilköğretim öğrencileri. Yaşları 8 -10… İfadeler süper de konu ne kardeşim? Onları erken göç ettirecek, erken şişmanlatacak ve onlara erkenden zarar verecek gereksiz gıdalar.


İyi de;

  • Kim öğretti bu gıdaları?
  • Kim ‘’ay ver de sussun’’ dedi?
  • Kim ödül olarak sınıfta bir şeker bir çikolata ikram etti?
  • Kim ‘’enerji verir ye ye’’ diyerek yedirdi?
  • Kim reklamlarda renk renk her dakika gözümüze soktu?
  • Kim iş yapmamak için sürekli hamburger aldırttı?

Bunu yapan öğretmen, bunu yapan anne, bunu yapan baba, amca, teyze, dayı her kim ise… Bunu yapan büyükler! Çocukların hiç günahı yok. Beslediniz, yedirdiniz onları da bağımlı ettiniz. Şimdi de yaptığınız bilinç veya bilinç dışı davranışların sonucunu gördünüz yanlış olduğunu savunup yasak getiriyorsunuz, hem de sadece okullara!! okul etrafındaki onlarca büfeye, markete değil …


***


Bunların çözümü, yasaklamak değil, bunların çözümü, saklamak ya da kaçırmak, bulundurmamak da değil. Bunların çözümü evde başlar. Çözümü anlatacaksın… Çocuğunuzu güvenle sağlıkla beslerken, bu tip ambalajlı ürünlerin zararlarından, yapılışlarından, katkı maddelerinin yarattığı etkilerden bahsedeceksin ve örneklendireceksin.


Herkesin işi gücü yasak!!


Ayrıca siz ‘’yasak’’ nedir bilmiyorsunuz. Binlerce çocuk her gün bu ürünlerle yatıp kalktığı halde, tadlarını dahi bilmiyor. Onları yemek akıllarına bile gelmiyor, çünkü zamanında akıllara sokulmamış. Sanki çocuklar onları yememek üzerine programlanmış. Belli bir hastalık nedeni ile de olsa bu kontrol gücüne sahip bireyler ve yaşları da küçük. Bu mecburi bir eğitim gerektiriyor tabi ama öyle dayakla, ya da bağırarak, saklayarak falan değil. (İlgi duyanlara ailelerimiz seve seve yardımcı olur. :) )


***


İçinde ‘’eğitim’’ ve ‘’sistem’’ olmayan bir eğitim sistemi dedik ya, bari içine sistemi koyamasanız da hayatın gerçeklerini yerleştirin!!


Bir düşünün, ne zaman bu kadar cahil olduk, ne zaman bu kadar duyarsız olduk, ne zaman kör olduk, ne zaman bencil olduk, ne zaman hırslı olduk?


Lütfen, iki tane çikolata alamadı diye krize giren çocuğu suçlamayın, anlatın, eğitin.

Oyuncakçının karşısında evdeki koleksiyona katacak 100. arabayı almak için kendini yerden yere atan çocuğa kızmayın, anlatın.


Engelli arkadaşı ile dalga geçip eğlenen çocuğu suçlamayın, dogru davranışı öğretin, Vurana tekme tokat saldıran bir çocuğu suçlamayın, anlatın, konuşmasını, iletişim kurmasını öğretin.


‘’Ama anlamaz ki’’ dediğinizi duyar gibiyim lakin boşuna söylemeyin. Onlar daha anne karnında başlıyorlar anlamaya. Ayrıca affedin ama ben de kızımı başka bir gezegenden sipariş etmedim. :)


Aynaya bakalım aynaya… Ama sadece nasıl göründüğümüz için değil! Bilmiyorsak da okuyalım. Hatta o kadar çok okuyalım ki, okuduğumuzu anlayacak kıvama gelelim!!


Gördüğünüz gibi konu hep çikolatadan, hastalıklardan farklı bir sebepten açılır ama aslında konu hep çok derin ve de aynıdır. Farklı olan sadece çıkış noktalarıdır…


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ba yıl dım müthişssin yerden göğe kadar haklısın yavrum
    CEVAPLA
  • Misafir aynneenn çookk doğru tesppiiitler ağzınıza yüreğinize sağlık ççookk teşekkürleerrr.
    CEVAPLA
  • Misafir Deniz hanim harika anlatmissin ellerine diline saglik
    CEVAPLA
  • Misafir kessinlikle doğrudur. bu neslin ebeveynleri çocuklarına herşeyi alarak çok şımartıyor. öğretmenler bile çocuklarının saygısızlıklarını velilerine söylediklerinde ters tepiyor. çocuklarda buna şahit oldukça, şımardıkça şımarıyor.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.