Kadınlığı kutsamak
8 Mart, dünyanın her yerinde “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanıyor. Kutlamadan ziyade, ‘kadın olmak’ deyince aklına binbir türlü sıkıntı, haksızlık, şiddet olayı vesaire gelince insanın, kadınlar günü de bizim için bir ‘sesimizi yükseltme günü’ oluyor daha çok.
Kimileri radyolarda kadın şarkıcıların şarkılarını çalarak kutluyor, kimileri de kadınlara özel çılgın partiler düzenleyerek. Reklamlar bile mor-pembe oluveriyor hemen, malum kapitalizm hiçbir özel günü atlamıyor. Keşke kadın olmakla ilgili derdimiz sıkıntımız olmasa da, biz de çılgın partilerle kutlasak bu günü.
Ama ben en çok 8 Mart yürüyüşlerini seviyorum. “Gece bizim, sokaklar bizim!” diye bağırmayı seviyorum. Kadınlar bir araya geldiğinde seslerinin ne kadar gür çıktığını görmeyi seviyorum.
Söyleyecek dünya kadar sözümüz, değiştireceğimiz sürüyle sistem ve söylem varken, kutlamaktan ziyade kutsuyoruz bu günü, “bize her gün 8 Mart!” dediğimizi de saymazsak tabii…
Benim bu yıl, Kadınlar Günü için başka türlü bir önerim var. Hazır Pazar gününe denk gelmişken, bu günü kadınlığınız için özel bir güne çevirebilirsiniz!
Daha önceki yazılarımda da hep bahsettiğim gibi, kadınların kadın kadına olmaya ihtiyacı var. Kadınlığını anlamaya, başka kadınları da dinlemeye, kadınlıkla ilgili farkındalığını artırmaya ihtiyacı var.
O yüzden bu sene, 8 Mart’ı kutlayın. Kendinizle kutlayın. Çocukları birine sepetleyin ve tek başınıza şöyle bir dolaşmaya çıkın. Eğer size iyi hissettiriyorsa, şöyle güzel bir bakım yaptırın, hatta eski usül, hamama filan gidin! Ormanda yürüyüşe çıkın, deniz kıyısına gidip öylece oturun… Bir türlü bir araya gelemediğiniz arkadaşlarınızla buluşun, kadın kadına olmanın keyfini çıkarın. Evde oturun, öyle çok da yapmak zorunda olmadığınız bir şeyler yapın. Kendinizi izleyin. Kendinizi sevin. Ne zamandır okumayı ertelediğiniz o kitaba başlayın. Matınızı serin ve uzun uzun yoga yapın. Özetle, sizin canınız ne yapmak istiyorsa, sadece onu yapın.
Kendi kendinize de olsa, kadınlığınızı kutlayın.
Biz kendimize verdiğimiz değeri unutmazsak, kadın olmanın tadını çıkarmazsak, bunu yapmaya hiç fırsatı olmayan kadınlara da hiçbir faydamız dokunmayacak. Dünyayı güzelleştirmeye kendimizden başlamazsak, çabalarımız boşa gidecek. Küçük hayatlarımızda kendimizi özgürleştirmezsek, dünyadaki kadın özgürlüğü de bizim için anlamını yitirecek.
Basit, komik hatta şımarıkça öneriler gibi gözüküyor, olsun.
Daha evvelden yazmıştım ama değişmedi dileğim: "Doğarken, doğururken, evlenirken, eğlenirken, boşanırken, gezerken, geçerken, emzirirken ve hatta emzirmezken, aşık olurken, ayrılırken özgür olabildiğimiz bir dünya icin her gün dua ediyorum - ediyoruz. Gücümüzü Ay'dan, yıldızlardan, topraktan ve dayanışmadan alıyoruz. Beraber çok daha güçlüyüz ve her kahkahamız bir lütuf dünyaya. Şarkı söylediğimiz, dans ettiğimiz, beslediğimiz ve durmadan beslendiğimiz günlerimiz var bizim. Kadınlar günümüz de kutlu olsun!"
YORUMLAR