Büyüleyici Venedik...

Merhaba HT Hayat okurları...Arayı çok açtım biliyorum ama sizi çok özledim...

Aralık ayı malum davetler, seyahatler arayı bayağı açtık.


Hani derler ya bin kere gitsem bıkmam, iste Venedik benim için orası... Romantizmi doruklarda yaşadığınız muhteşem bir şehir...


Alana indikten tam 7 dakika sonra deniz taksiye varıyorsunuz ve şehrin büyülü atmosferi başlıyor. Çok şanslıydık, hava soğuk olmasına rağmen güneşliydi. Bu seferki seyahat arkadaşlarımız Yunus ağabey ve kızı Selin... Ayni hafta Le Meridien Hotel de işe baslayacak Selin için bu tatil tam bir bonus oldu.


Hotel Danieli'de kalıyoruz... Varaklı müthiş tavanlar, murano kristali avizeler, otelin saray havasındaki merdivenleri ve odaların kapılarının üstündeki paha biçilemez portreler... Tek değişen detay pembe taze orkideler... Bu romantik balayı için tercih edilebilecek otelin tek kötülüğü yan odanın sifon sesi bile duyuluyor.


Şehri sanki hepimiz ilk defa geziyormuşçasına attık kendimizi sokaklara... San Marco meydanı ve kilisesi görülmeye değer... Ama tabii Venedik denince akla o daracık sokakları geliyor ve onlarda gezmek çok keyifli... Gondol sefasını da unutmayın biz yaptık yine muhakkak siz de yapın. Rialto köprüsü... Şehrin tam ortasında her tarafında kafeler restoranlar... Biz de bir tanesine girdik harika birer makarna yiyip, sevgilimle büyüleyici şehri izledik , ayazda cappucino ve aşkımız içimizi ısıttı.


Evet... Öğleden sonra beylerin uyku vakti... Biz de Selinle hemen attık kendimizi alışverişe... Envai çeşit maskeler ve morano kristalleri şehirden alınacak en spesifik hediyeler ama benim çekçek hiçbirini almaz. Sadece bakmakla ve resim çekmekle yetindim.


İlk akşam İstanbul Cipriani Restaurant Bar şefi Sabri bize Herry’s Bar'daki Cipriani'de rezervasyonumuzu yaptı. Buradan Sabri!ye teşekkür ederiz. Çok güzel ağırlandık. 3 masa Türkçe konuşuyordu bir ara kendimizi İstanbul'da sandık. Bu arada gidenlere dana carpaccio denemelerini tavsiye ederim ve başlangıçta aperatif içkisi olarak Bellini...



Yemekten sonra otele geldiğimizde Piano Bar'da muhteşem bir müzik ziyafeti vardı. Eskilerden, yenilerden bizi müzikler bizden alıp götürdü. Tüm masalarda aileler vardi. Bizim aile en coşkuluydu tabii ki...


Ertesi sabah Murano’ya gitmeye karar verdik. Murano’ya Vapuretta (toplu taşıma) 20-25 dakikada, deniz taksiyle de 10-15 dakikada gidilebiliyor. Cam ustaları canlı performans yapıyorlar. Bir çok şey satın almak istiyorsunuz ama hem çok pahalı hem de taşıması çok zor...


Aksam yemeği için yine oranın en güzel restoranlarından biri olan De Leoni'ye gittik. İçeri girdiğimizde Yunus ağabeyi Italyan bir aktöre benzettikleri için en güzel masa ve servisi aldık. Gerçeği öğrendikten sonra kendi kendimize çok güldük ama artık Yunus Bey’e kısaca Marco diyoruz.


Selin'le çocuk gibi kulübe gitmek için tutturduk. Dün gece onların istediği piano barda 3 saat geçirdik. Simdi de bizde sıra... Deniz taksiyle oranın meşhur kulübü Alani'ye gittik. İşte hep böyle oluyor Cenkte de böyle olmuştu. Erkekler istemiyor sonra gidince de biraz daha kalalım diyorlar. Baktık ki hepimiz dans ediyoruz her jenerasyon 50ler, 60lar, 70ler (ben), 80ler... İşte ben biricik sevgilimi bu yüzden daha da çok seviyorum. Beni her yaşın insani yapıyor...


İstanbul'a dönüş yolundayız...



Venedik harika bir hafta sonu geçirebileceğiniz romantik ve bence bir o kadar da gizemli bir şehir...


Haftaya Londra'dayız...


Söz arayı açmayacağım bir daha bu kadar...


Sevgiyle kalın...


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.