Buram buram tarih… “Sevilla, Granada”…

Bu Aralık ayı beni her daim şaşırtıyor. Çünkü Aralık yeni yılı karşılama ayı olduğu için hep sürprizlerle dolu...


Bu kadar cok ara vermemin sebebi hem iş hem de bir dizi seyahat...


Bizim Sevilla maceramız yine THY ile başlıyor. Malaga havaalanına indikten sonra yaklaşık iki saatte Sevilla’ya varıyorsunuz. Sevilla, kulağa isminden dolayı çok ahenkli bir yer gibi geliyor ve ne tekim öyle...


Sevilla’da bence en çok görülmesi gereken yerlerden biri 13. Alfonso oteli...


O kadar çok ünlü ağırlamış ki bu otel şaşırırsınız. Dekorasyonu, mimari yapısı gerçekten bir harika...


Sonra artık zaten bu küçücük yerde otelinizden çıkıp sokaklarda yürümek cok keyifli...


Ancak biz kötü bir zamanda gelmişiz çünkü İstanbul misali bütün sokakları kazmışlar. Sevilla’nin göbeğindeki katedral aslında sizi en cok büyüleyen eser...


Kathedrali mutlaka gezmelisiniz ve sonra da aradaki o daracık sokakların keyfini çıkarın. Akşam yemeği için La Isla adli balık restaurantını tavsiye ederim...


Sevilla’da derler ki en iyi paellayi (deniz mahsullü pilav) burası yapar. Biz de dinledik ve yedik...


Beni dünyada gezdiğim şehirlerde Viyana’daki Imperial otelin bari hep cok etkilemiştir. Ancak siz bir de Alfonso’nun barına girin. Buram buram tarih ve yaşanmışlık akıyor. Yemekten sonra bizim tercihimiz tabii ki orası oldu.


Romantik ve sakin...


Tam bizim sevdiğimiz...


Sabah arabaya atlayıp Grenada’ya doğru yol aldık. Cok uzun zamandır görmek istiyordum El hamra sarayını...


İki buçuk saatlik bir araba yolculuğu sonrası vardık Grenada’ya...


İste Tomtom hep bu zaman devreye girer. Şehirlerarası seyahat ederken zaten tabelalar her şeyi gösterir ama hiç bilmediğiniz bir yerde adres aramak zordur ve burada TomTom bütün isinizi halleder. Eğer yoksa muhakkak bu tip seyahatler için bir tane edinmelisiniz. Direkt, sağa don, sola don ultimatonlarindan sonra otelimizi bulduk. Size şiddetle tavsiye edebileceğim bir otel Alhambra Palace ve ayni zamanda yukarıya yürüyerek çıkabiliyorsunuz. Hep dersimi çalıştığım için burada da önceden biletleri internetten almıştım fakat almasaydım girme sansımız yoktu o yüzden muhakkak eğer turla gitmiyorsanız önceden biletlerinizi âlin. Biz aldığımız halde kapıda 1 saat bekledik. Almayanlardan önümüzde cok giremeyenler oldu. İçerde asil önemli görmek istediğiniz her şeyde cok sıra bekliyorsunuz onun için rahat giyinip gitmenizde fayda var...


Ben den söylemesi. Ama cok keyifli ve görülmeye değer bir mimari...


Arka kapıdan çıktığımızda cok dik bir yokuşla şehrin göbeğine indik...


Cafeler, restaurantlar hepsi cıvıl cıvıl çünkü Grana da aynı zamanda öğrenci şehriymiş. Çok keyifli bir tapas barına oturduk. O kadar yorulmuşuz ki üç saat oturduk. Ama insanları izlemek ve o harika tapasları yemek bir başka keyifliydi.


Düşünün ki insanlar sadece bir eseri görmek için nerelerden geliyor. Avrupa da tren hayatı o kadar kolaylaştırıyor ki...


Bu arada Amerika’dan bile sırf burayı görmeye gelenler var. Size de tavsiye ederim.


Bizim bu kadar saat yolculuklardan sonra hafta sonumuz bitti...


Ama haftaya buz gibi Ukrayna’ya gidiyoruz. Donetsk ve Dnepropetrovsk...


Sevgiyle kalın.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.