Yaşasın kötülük!

Her geçen gün daha acayip bir ülke oluyor burası! Başarının değil başarısızlığın iyiliğin değil kötülüğün ödüllendirildiği bir hisseli harikalar kumpanyası...


Gezi olaylarının en ateşli günlerinde Kabataş iskelesinde ‘olmayan bir görüntüyü’ izlediğini söyleyip üstüne bir de “Çok vahim” diye yorum yapan gazeteci, insanları birbirine düşürebilecek bu yalanı için “Benim hıyarlığım” deyip hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebiliyor bu ülkede. Üstelik bu ‘hıyarlık’ ödüllendirilip ‘olmayan’ şeylere ‘varmış’ muamelesi yapan bu arkadaşa televizyonlarda akıl danışılıyor... “Şöyle bir durum var, ne dersin?” diye engin bilgisine başvuruluyor. Bu ülkede doğruluk değil ‘hıyarlık’ iş yapıyor...



Dövülene değil dövene sahip çıkılıyor



Ya da bir futbolcu, kız meselesi yüzünden, yanında ne idüğü belirsiz bir adamla, otel odası basıp milli takımdan arkadaşının ağzını burnunu kırabiliyor. Dayak yiyip ölümle tehdit edilen değil, kapı kırıp odayı basan ‘mağdur’ oluyor bu ülkede... Dövenin nasıl zor bir çocukluk geçirdiği yazılıp çiziliyor gazetelerde. ‘Ağız burun kırıp silahla tehdit etme’ maruz gösterilirken ölüm korkusuyla ne yapacaklarını bilemeyen iki futbolcu ‘vatan haini’ ilan edilmenin kıyısına getirilip bırakılıyor. Büyükler, “21 yaşında bir çocuğa sahip çıktık” deyip ‘kabadayı’ya arka çıkarken “Bir daha bu kapıdan giremezler” diyerek iki masuma gözdağı veriyor. Ülkede futbol yerlerde sürünürken doğruluk değil ‘mafyavari’ kısa paslaşmalarla gole gitmek iş yapıyor.



Burası ülke değil mordor resmen!



Ülkenin 1 yazarı sevdiği genç kızı testereyle kesip parçalarını bavula dolduran adamın ‘anneliğine evrildiğini’ yazıyor mesela... Tecavüzü ‘komik’ bir şeymiş gibi çizen karikatüristimiz var... Ülkenin en çok okunan mizah dergilerinden biri ‘ırkçı’ bir kapakla okuyucularını güldürmeye çalışabiliyor maalesef.


Burası ülke değil Mordor, bunu onlar da biliyor... Burada ölen öldüğüyle kalır, ha bir madende, ha bir rezidans inşaatında ha ekmek almaya giderken sokakta serseri bir kurşunla... Bu ülkede eninde sonunda hep kötülük kazanıyor!



Küfürbaz fenomenlere ödül veriliyor



Bir travestiye ‘telefon şakası’ adı altında ağza alınmadık küfürler eden, bunu kameraya alıp internette yayınlayarak kendi çaplarında bir ‘cinsiyetçilik destanı’ yazan ‘Vine Fenomen’leri ‘bilim yuvası’ üniversitelerde öğrencilere ‘kariyer’ konferansları veriyor bu ülkede! Telefondaki travestiye, “S..... senin a..ını”, “Senin a.... ko....”, “Senin sülaleni s......”, “A.. s...... lan!” “Kes senin ağzına s.....” diye küfredip ‘şaka’ yapan Halil Söyletmez, Anıl İlter, Eylül Öztürk gibi ‘kerameti kendinden menkul’ bu insanlar ayıplanmak şöyle dursun Turkcell Sosyal Medya Ödülleri’nde, ‘Yılın Vine Fenomeni’ dalında ödüle aday gösterilebiliyorlar...


Çünkü bu ülkede kötülük ‘retweet’leniyor, ırkçılık-cinsiyetçilik ‘fav’lanıyor, doğruluk, dürüstlük değil yalan, iftira, hakaret, nefret suçları ‘like’lanıyor!


Daha önce de yazmıştım; bu ülkede nefret suçunun, cinsiyetçiliğin, ırkçılığın ne olduğunu birilerine anlatabilmek deveye hendek atlatmaktan zor! Ama yapacak bir şey yok ‘develer’ ne kadar inat etseler de o ‘hendeği’ atlayacaklar!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.