Ülke olarak en son ne zaman hep birlikte mutlu olduk!

Son bir aydır her gece sabahlara kadar oturup Sports TV’de NBA playoff maçlarını izliyorum. Yıllardır takip ettiğim NBA’de bu yıl daha önce pek de dikkatimi çekmeyen bir şeyden gözümü alamıyorum doğrusu. Bu yıl ilk kez Lebron James’in smaçlarından, Stephen Curry’nin 3’lüklerinden, James Harden’ın turnikelerinden çok tribünler keyif veriyor bana... NBA’de takımları kazansa da kaybetse de tribünlerde ellerinde içkileri, çılgınca dans eden, öpüşen, garip şekillerde el sıkışan, oyunlar oynayan seyircileri gördükçe, maçlara rakip takıma ya da kendi oyuncularına hakaret etmek için giden, oyunun eğlenceli taraflarını bir yana bırakıp hep ‘çakallıklarıyla’ haşır neşir olan bizim taraftarlar geliyor aklıma...

Onlar ‘oyun bahane eğlenmek şahane’ diyerek hafta sonu ya da bir akşam eğlencesi olarak maçlara giderken, biz ‘herkes bize düşman, bizim bizden başka dostumuz yok’ kafasıyla maça değil meydan muharebesine gidiyoruz sanki.

Birlikte eğlenecek bir şeyimiz yok!

Ve işin kötüsü, son yıllarda sahalardaki bu ruh hali toplumun her köşesine sirayet etmiş durumda.

Kimse ‘eğlenmiyor!’

Siyasetten sanata hemen her alanda herkes birbirine düşman...

Trafikte, parkta, markette, yolda, insanlar patlamaya hazır parça tesirli bombalar gibi yürüyor... Birlikte mutlu olup eğleneceğimiz bir şey bulmak samanlıkta iğne aramak gibiyken, birbirimizin gırtlağına sarılmak için denizdeki kum kadar sebebimiz var! ‘Huzur’ romanında insanların en tahammül edemediği duygunun saadet olduğunu söyleyen Ahmet Hamdi Tanpınar, sanki Türkiye’nin bugünkü halini tarif etmiş. Bizi tek bir yürek yapıp mutlu edecek ‘saadet’ anlarını ‘bir yük gibi taşıyıp, ilk fırsatta üstümüzden atarken’, birbirimizin canına okumamıza neden olan ‘ıstırapların içinden sürünerek yavaş yavaş geçiyoruz’... Sizi bilmem ama benim hiç ağzımın tadı yok! Sezen Aksu’nun dediği gibi sadece benim değil koca ülkenin “gönlünün bayramları, şenliği söndü!” Söndürenler utansın!

Mutsuzlukspor: 1 Mutlulukspor: 0

Bir arada eğlenmeyi unutan yalnız ve somurtkan ülkemizde son zamanlardaki en güzel fotoğraf önceki akşam Türk Telekom Arena tribünlerinde Galatasaray taraftarının yaptığı koreografiydi. Tam “İşte bu! Nihayet oyunun keyfini çıkaran, eğlenen bir taraftar gördüm” diye düşünüyordum ki Twitter’da bir twit okudum ve bütün keyfim kaçtı! ‘tribunGS’ adlı hesaptan atılan twit’te tribünlerdeki o muhteşem gösteriyi hazırlayan grubun ‘e-bilet’i protesto ettiği için maçları izlemediği’ yazıyordu... Twit’i okurken ‘Mutsuzlukspor’, ‘Mutlulukspor’un kalesine bir gol daha attı... Yazık!..

Ünlülerimiz eğlenmekten korkuyor!

Yaz geldi! Magazin âleminde tatlı bir telaş var... Sanat, spor, cemiyet hayatının ünlü isimleri önümüzdeki günlerde göçmen kuşlar misali birer ikişer güneye göç edecek...

İşte tam burada yukarıda yazdığım ‘eğlenme’ meselesine dönmek istiyorum. Dün Monte Carlo açıklarında demirli teknelerinde dans eden, jet-ski’yle oyunlar oynayan genç kuşağın en gözde modelleri Kendall Jenner, Gigi Hadid, Bella Hadid, Hailey Baldwin’in fotoğraflarına bakarken bizim ünlülerin bu yaz böyle görüntüler verip vermeyeceklerini düşündüm. Malum bizde ünlüler ‘eğlenmekten, eğlenirken fotoğraflarının çekilmesinden’ korkuyor. En azından ben böyle düşünüyorum! Denize girerken, yüzerken, hoplayıp zıplarken görüntülenmek dünyanın en ayıp şeyi diye düşünüyorlar sanırım... Bizimkilerin hepsi ‘işleriyle anılmak istiyor!’ Şov dünyasının bir parçası olup da azıcık ‘gerçek hayatlarında kendileri olup şov yapmaya utanıyorlar’... Yine dönüp dolaşıp aynı yere geldim! Koskoca ülke ‘neden birlikte eğlenemiyor’?! Bence sosyologlar bu konuda bir çalışma yapmalı. Bu halkın neden bir araya gelip ‘bir mutluluk’ etrafında kenetlenemediğinin sebeplerini bulmalı... Neverland orda dururken kim Mordor’da yaşamak ister değil mi!