Silgi okullarda yasaklansın!

Dünya durdukça durası yüce insan Tom Waits, ‘Walk Away’ şarkısında “Silemeyeceğim şeyler yaptım / aynaya baktığımda yeni bir yüz görmek istiyorum...” diyor. 43 yaşın olanca manasızlığıyla, şimdi bulunduğum yerden geriye dönüp baktığımda hayatımın orta yerine asla silemeyeceğim ‘hata’lardan oluşan çift gidiş-gelişli pırıl pırıl bir otoyol yaptığımı görüyorum. Çok fazla ‘otomobil’in geçmediği bu otoyolda geriye dönmek, yol kenarında ‘pişmanlıklardan’ oluşan dinlenme tesislerinde molalar verip soluklanmak gibi bir derdim yok doğrusu. Öyle ya da böyle geldiğim noktadan memnunum. Tom’un dediği gibi; “Her sonda bir başlangıca start verip her şeye yeniden başlıyorum...”

Silgi şeytan aletidir!

Geçenlerde Daily Telegraph Gazetesi’nde bilim insanı Guy Claxton’un, “Okullarda öğrencilerin silgi kullanması yasaklanmalı!” sözlerini okurken ‘otoyolun’ iki kenarında sıraya girmiş hatalarım ağızları kulaklarında bana el sallıyordu... Claxton ‘şeytan aleti’ olduğunu iddia ettiği silginin neden yasaklanması gerektiğini şu sözlerle açıklıyordu: “Silgi hatalardan duyulan utancı ebedileştiriyor. Silgi insanların dünyaya, ‘Ben hata yapmadım ilk seferde doğrusunu yaptım’ diye yalan söylemesinin yolunu açıyor...”

Hep denedin hep yenildin!

Guy Claxton, toplumların hata yapmaktan korkmayan çocuklara ihtiyacının olduğunu söyleyip ekliyor: “Çocuklar yaptıkları hatalara bakıp onlardan yeni şeyler öğrenmeli... Hatalarını düzeltip doğruyu çabucak bulmanın büyüsüne kapılmamalı...” İrlandalı yazar Samuel Beckett’in “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil...” sözlerini ‘silgi’ üzerinden yineleyen Guy Claxton’ın, “Okullar sadece testlerde doğru cevabın arandığı yerler olmamalı. Çocuklara hatalarını silip atmamayı, hataların dostları ve öğretmenleri olduğunu da öğretmeli...” sözlerine katılıyorum.

Sildikçe iz bırakıyorsun!

İnsan hayatında yaptığı hataları okulda yanlış yazdığı ‘Ali topu tut’ fişini defterden silip silip yeniden yazarak düzeltemiyor. En azından ben düzeltemedim; sizin de düzeltebildiğinizi sanmıyorum. Zaten defterden ne kadar çok hata silerseniz üzerinde de o kadar iz bırakıyorsunuz! Ne yaparsam yapayım eninde sonunda hayat boyumu aşıyor zaten onun için 10’luk bir kâğıt vermekle 4.5’tan 5’le sınıf geçmek arasında fark yok benim için... Yaptığım her hatayı temizlemek için ortasını delip boynuma astığım silgimle vedalaşalı çok uzun zaman oldu. Tom Waits gibi, her seferinde “Silemeyeceğim şeyler yaptım / aynaya baktığımda yeni bir yüz görmek istiyorum” desem de kendi kendime “Asla diyorum ama yine de yapıyorum...” o silemeyeceğim hataları...

İşçi sınıfının açlık oyunları

Şu son 15 yılda reality şovlar insanlara neler yapmadı ki! Bir evin içinde hiç dışarı çıkmadan haftalarca bir arada yaşamaktan dağ başında inek sağmaya, ıssız adalarda aç susuz maymunluk yapmaktan altı üstü bir albüm için birbirinin gözünü oymaya kadar şekilden şekle girdi insanlar. Kâh bir sirkte cambazlık yaparak küllenmiş şöhretlerini yeniden alevlendirmeye çalıştı bazı ünlüler, kâh bilmem kaç metrelik kuleden havuza atlarken kafalarını gözlerini yardılar.

Sadece işsizler yarışabilecek

Ancak insanların çekecek çilesi varmış! Bu garip reality şovlara bir yenisi ekleniyor. Yakında BBC 2’de ekrana gelecek olan ‘Britain’s Hardest Grafter’ adlı yarışmada bu kez işsizler ve asgari ücretliler milyonların gözü önünde para için kapışacaklar. İngiltere’de halk 3 gündür yarışmayı Jennifer Lawrence’ın oynadığı ve insanların hayatta kalmak için birbirlerini öldürdükleri ‘Açlık Oyunları’ filmine benzetip BBC’yi eleştiriyor. 25 kişinin yarışacağı ve her hafta birinin elenip sona kalan kişinin bir asgari ücretlinin yıllık kazancı olan 15 bin pound kazanacağı yarışma için ‘fakirlik pornosu’ diyen bile var.

Hadi bizim aslan yapımcılarımız, bizim İngilizlerden neyimiz eksik! Onların, “Toplumun ve kültürün dibi, işçi sınıfının Açlık Oyunları’ dediği ‘Britain’s Hardest Grafter’dan bizi mahrum etmeyin... Hem sokaklarımız bu yarışmada yer alabilecek milyonlarla dolu... Bu fırsatı kaçırmayın derim...