Şimdi ben ne yazayım ki?!

Takip edenler bilir her hafta sizlerle deneyimlerimden yola çıkarak işimizde neden mutsuz olduğumuz ve nasıl mutlu olacağımız konusunda paylaşımlarda bulunuyorum. Fakat bu hafta yaşananlar beni sözsüz bıraktı desem yalan olmaz.. Neden mi?


Daha bir ülkede 2014 yılında iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları tam olarak uygulanamaz ve uygulatılamazken, alınması gereken tedbirler yüksek maaliyetler sebebiyle alınmazken, ben işimizde mutlu olmamızı sağlayacak hangi uygulamadan, hangi tip patrondan veya hangi yöneticiden bahsedeyim ki!


Şimdi size soruyorum; ne bir insanın aldığı nefesten, yaşadığı hayattan, ailesi ile geçireceği bir dakikadan daha değerli olabilir ki? Bana sorarsanız hiçbir şey. Ama yaşanan hazin olay bize gösterdi ki; bazıları için bu gerçek böyle değil. Maalesef ki, bazıları için, kazanılan para, bir işten alacakları maksimum verim ve kar insan hayatından daha değerli.


Birazdan yazacaklarımı kesinlikle politik olarak algılamayın lütfen, yazacaklarım tamamen millete ve topluma dair. "Balık baştan kokar" diye çok güzel bir laf vardır. Hatta argoda bunun farklı söyleniş tarzlarını da mutlaka biliyordunuzdur. Bir ülke düşünün ki, inanın bu sadece Türkiye için geçerli değil birçok ülkede yaşanan bir gerçek, milletin başındaki politik konulardan sorumlu yöneticilerin daha değer yargıları insani boyuttan çok uzakken ve sadece kendi çıkarlarını korumaya yönelikken, o ülkedeki gerçekten insan olan ve insan olduğunu hisseden bir avuç azınlık hariç, kim farklı bir bakış açısında olup işletmesini insani değerlere uygun yönetebilir ki?!


Aslında öyle acıdır ki, her zaman olduğu gibi her şey o kadar açık ve net ortada ki.. Tabii ki, bir işletmeden en iyi verimi almak önemli. O işletmenin varolabilmesi ve ayakta kalabilmesi için karlılığını her geçen gün arttırması gerek. Bunları kimse yatsıyamaz. Ama bedelleri bu kadar ağırken, çalışma şartlarını insani koşullara uygun hale bilerek ve isteyerek getirmemek aptallık değil de nedir diye sormak lazım.. Onun da ötesinde insanlık bunun neresinde demek lazım gelmez mi..


Peki bundan sonra ve herşeye rağmen biz ne yapacağız? Sözsüz mü kalacağız? Pes mi edeceğiz? Asla! Her zaman olduğu gibi umutla hayatımıza devam edeceğiz ve yaşadığımız her andan mutlu olamaya çalışacağız tabii ki de. Ama bazı şeyleri de umarım farklı yapacağız. En başta mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Yeni nesil çalışanlar, yöneticiler ve işverenler olarak önce insan diyeceğiz. İnsanın yarattığı katma değeri hiçbir makinenin yaratamayacağını bilerek hareket edeceğiz. Hepimizde varolan insani değerlerimize ve içimizdeki vicdana kulak vereceğiz hep. Kararlarımızı da buna uygun alacağız. Belki de politikaya atılacağız. Kurtlar sofrası olduğuna aldırmadan ve cesurca.. Ama asla pes etmeyeceğiz, söylenecek sözümüzü ve yapacaklarımızı hiç bir zaman tüketmeyeceğiz.. Hissettiğimiz ve doğru olduğuna inandığımız gerçekleri hangi kademede ve hangi platformda olursak olalım söylemekten çekinmeyeceğiz. Nefes aldığımız sürece, insan olduğumuzu hep ama hep hatırlayacağız..



***


İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.


isimlemutluyum@mujdeozenen.com

diyelim@isimlemutluyum.com

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.