Kendini bulmak
Ben anne olmadım, zaten içimdeki çocuğu da anca büyüttüm diyebilirim. Ama bir çocuğum olsaydı ona en önce neyi öğretmek isterdim diye düşündüm geçenlerde. Ve insanın kendini bulmasının en önemli şey olduğuna kanaat getirdim. Ve ona anlattım nedenini niçinini…
Hep kendi dışımızda bir şeyleri aramaya yöneltir bizi toplum. İyi bir iş, ve bize yakışan bir eş bulmaktır “norm”. Nedense “kendimizi" bulmamızın bunların hepsinden önce gelmesi gerektiğini anlatan olmaz pek. Sanki kendimizi bulmamız, dışımızda olanı ararken kendiliğinden, otomatikman olacak bir şeymiş gibi. Oysa insan önce kendini bulmadan başka şeyleri bulursa , buldukları ya yanlış ya da eksik oluyor. Öyle olunca da iki ileri bir geri gidiyor hayatta, çıkmaz sokaklara giriyor, ve seçimlerinin ceremesini çekiyor. “İyi ama, yaşayarak, gerektiğinde hatalar yaparak olgunlaşmaz mı zaten insan?" diyeceksin şimdi. Pek tabii ama her şeyden önce hayatını yaşayanın tam anlamıyla SEN olduğundan emin olmalısın. Yani seçimlerini “kendi” içindeki sesi dinleyerek yapmalısın hep, biraz ailenin, biraz komşunun, biraz arkadaşının ve hatta hep senin iyiliğin için dua eden o tonton teyzenin onayını almak için değil.
İçindeki sesi dinlemeyi öğren, kalbinin sana söylediklerini duyduktan sonra da sakın duyduklarını ondan bundan öğrendiğin mantik çerçevelerine uydurmaya kalkma. Kendini tanımak için yeterli zaman ver kendine. Rüzgarla sürüklenip giden yaprak olma, hayir demeyi öğren, iliskilerinde seçici olmanın ayıp ya da bencilce bir şey olmadığını bil. Yanında olduğunda kendini iyi hissetmediğin insanlardan, içinde bulunduğunda daraldığın ortamlardan uzak dur. Seçimlerini yaparken fikirlerine değer verdigin yaşantılarına ve felsefelerine hayran olduğun insanlardan akıl al ama sonra sessiz sakin tek başına kalacak zaman yarat kendine ve son kararı veren “sen” ol.
Sessizlikten rahatsız olma, 'boşluk doldurmak için' konuşma, söylediklerin düşüncelerini yansıtsın ve yaptıkların da söylediklerini. Kendine ters düştüğün zaman öz saygını yitirirsin, o yüzden kendi doğrularına, değerlerine sonuna kadar sahip çık. Bunu başarabilirsen, ondan sonra vereceğin tüm kararlar seni yansıtır. O zaman mesele yok, git gerekiyorsa hata yap bazen, kararını değiştir, yeni bir yol dene,kaybol ve yolunu bul. Ağla, gül, yaşa ve öylece büyüsün ruhundaki çocuk. Bu şekilde yaşanan hayat dolu doludur, harcanmış değil.
İşe ve eşe gelince... Bu ikisini kendini bulduktan sonra bulursan eğer, yanlış yapma ihtimalin azalır. İşini seçerken çok dikkat et, hep yapabildiğinin en iyisini yap ve öylesine, yapmış olmak için yapma hiçbir şeyi hayatta. Hepimiz içimizde bir tutkuyla doğarız, sen de kendi içindeki tutkuyu keşfet ve onu alevlendirecek, hayatta tutacak olan bir iş alanına yönel. Bu tutkuyu nasıl mı keşfedeceksin? Başkalarından çok daha iyi yaptığın ve ‘çocuk oyuncağı” diye tanımladığın şeylerde ara onu, ve yaparken zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğin uğraşları ciddiye al. Bileceksin ruhunu coşturan şeyi ve üstüne gideceksin. Unutma ki sonuçta sen olacaksın her sabah kalkıp o işe gidecek olan- isin seni yatağından mutlulukla kaldıran sebep olur umarım.
Eşe gelince, senin için doğru olan insanı senin ruhun bilecek. Büyük ihtimalle,önceleri , bir insandan hoşlanmakla o insana aşık olmak arasındaki farkı öğrenene kadar sana iyi gelen ve ruhundaki açlığı doyuran insana aşık olduğunu sanacaksın. Aradaki farkı öğrenene kadarki sürede kendine yapabileceğin en büyük iyilik duygu sellerine kapılıp ani ve büyük kararlar vermekten kaçınman olacaktır. Umarım bir gün seni olduğun gibi sevecek ve anlayacak,dizlerinin bağını çözecek, kalbinde zelzeleler yaratacak, seni yere göğe koyamayacak olan ruh eşine rastlarsın. Güzeli aramadan çabuk pes eder, azla yetinmeye razı olursan kendine karşı en büyük haksizliği yapmış olacaksın. Eğer hatalarından öğrenmez de değerlerini, zamanını ve sevgini savurganca harcarsan ruhunu yoksul bırakacaksın. Başkalarını memnun etmek uğruna gözlerinde mutluluğun pırıltısı olmadan bir insanla hayatını birleştirirsen seneler sonra "Ben ne yaptım!" diyeceksin.
Kulağına küpe olsun diye seninle bir şey daha paylaşacağım. Canım teyzem, hayatımın kritik bir döneminde kafam çok karışıkken bana çok önemli bir şey söylemişti. Bir sözüyle beni gereksiz bir sürü tereddütten kurtarmıştı. "Hayat çok kısa derler ama öyle değil aslında... Yanlış insanla berabersen çoook da uzun gelebilir" demişti gözümün içine bakarak. Kendi evliliğinde mutluluğu yakalayıp tutabilmiş biri olarak, benim mutsuzluğumu görmeye kıyamamıştı o gün çünkü. Sen de bunu unutma işte. Senin için doğru olan insanla ol ki için içine sığmasın, gözlerin parlasın, yüzün kızarsın, yüreğin güm güm atsın, hayallerin ve amaçların onunla paylaştığında daha da hayat bulsun, o seni olduğun gibi seveceği için en güzel yönlerin daha da ortaya çıksın, ruhun gerçek anlamda sevilip, sayılmanın (ki bu çok önemli) mutluluğunu yaşasın.
Bu mutlulukları hak ettiğine yürekten inanabilmen için kendini çok sevmen gerek. O yüzden tekrar söylüyorum; sen önce kendini bul da gerisi gelir…
Sevgiyle kal,
YORUMLAR