Sorgulama zamanı
Tam tamına 5 gezegenin gerilediği enteresan bir dönemden geçiyoruz. Bu durum en son 10 sene önce gerçekleşmiş. Pluto, Merkür, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün sözleşmiş gibi organize ettikleri “arkadaşlar aksi istikamete marş marş!” hareketi” hepimizi epey derinden sarsacağa benziyor. Neden mi? Astrologlara göre, 4 ya da 5 gezegenin gerileme gösterdiği dönemlerde bilinçaltımızda saklı duran şeyler yüzeye çıkıyor, hayatımızla ilgili görmezden geldiğimiz gerçekler tüm çıplaklığıyla gözlerimiz önüne seriliyor, herkesi n ve her şeyin gerçek yüzünü daha önce hiç olmadığı kadar net ve açık bir şekilde görüyoruz. Yani “daha önce nasıl fark etmedim ki?!” ya da “bu kadar sene nasıl anlamamışım?” diye mırıldanmaların sıklıkla duyulacağı ve köklü değişimlere ışık tutacağı “dönüştürücü” güçte bir zaman bu.
Zaman zaman, aslında ne kadar mutsuz olduğumuzu fark edeceğiz, zaman zaman ise sahip olduğumuz bazı şeylerin aslında ne kadar değerli ve önemli olduğunu fark edip şükran duyacağız. Bir çok şeyi yepyeni gözlerle göreceğiz.Olanı “olduğu gibi”, çarpıtmadan, bir kılıfa uydurmadan, örtbas etmeden görmemiz gerçekleri bilgelikle kabul etmemize ve bu vesileyle seçimlerimizi bir kez daha gözden geçirmemize yol açacak. İçimize dönüp cevaplar arayacağımız şu haftalarda birçok şeyi analiz edecek, süzgeçen geçirecek ve sindireceğiz. Haliyle birçok şeyi de “ayıklayacağız”.
İç dünyamızı ve bugüne dek türlü seçimlerle kendimiz için yarattığımız hayatı bu yeni ışık altında gözden geçireceğiz. Olaylar bizi tetikledikçe ve aniden gözümüze gözümüze giren gerçeklerle yüzleştiğimizde olacak bu. Kendimize izin verirsek olacak bu tabii, kaçmazsak, saklanmazsak, yüreğimizin sesini duymazdan gelmezsek...
Bu yeni farkındalık ve her şeyi yeni bir pencereden görme hali bizi yeni seçimler yapmaya da yönlendirebilir tabii. İşte o zaman korkular çıkacak yüzeye. “Sen kendini ne zannediyorsun ki bir şeyleri değiştirebileceğini düşünüyorsun?” diyecek bir ses ve biz o an ya korkularımıza meydan okuyacağız ya da “sindirilmiş” bir şekilde onların esiri olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Neleri sorgulamak lazım peki şu günlerde?:
Gerçekten istediğiniz hayat bu mu? Elinize sihirli bir değnek olsa neleri değiştirmek isterdiniz?
Çevrenize yansıttığınız karakter “gerçek siz” mi? Hangi kişiler ya a ortamlar sizi türlü maskeler takmaya itiyor?
En büyük korkunuz ve zaafınız nedir?
Size “Hayat ne güzel!” dedirten ve gülümseten şeyler neler? Bunlara hayatınıza ne ölçüde yer veriyorsunuz?
Başkalarının ne diyeceğini ve düşünceğini, dışardan nasıl görüneceğini düşünüp de yapmaktan vazgeçtiğiniz şeyler neler?
İmkanınız olup yeniden yaratabilseniz, hayatınızda nelerden ya da kimlerden kurtulmak isterdiniz?
Yarın öleceğinizi bilseniz son gününüzü kiminle ve nasıl geçirmek isterdiniz? Bu son gününüzde kime “seni seviyorum” demek isterdiniz?
Bu son soru ünlü yazar Leo Buscaglia’nın “Yaşamak, Sevmek ve Öğrenmek” adlı kitabında n alıntı. California’da bir üniversitede ders vermiş olan bu sıra dışı profesörün “Sevgi 101” adlı dersine katılan öğrencilere sınavda sorduğu sorulardan biriymiş bu. Kağıtlarına kendi el yazısıyla not düşüp “Git şimdi yap bunu o zaman!” demiş Buscaglia.
Güzel bir hayat kurmak, kurduğumuz bize yetmezse değiştirme cesaretini göstermek, gerektiğinde yeniden, yeniden ve belki de bir kez daha yeniden başlayabilecek kadar mutluluğu kendimize layık görebilmek... Korkusuzca.
Ambrose Redmoon ‘un çok sevdiğim bir sözü var: “Cesaret korkunun yokIuğu değiIdir, başka bir şeyin korkudan daha önemIi oIduğu kanısıdır.”
İçinize sinen güzellikte bir hayat, en azından bir hafta diliyorum.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR