Yetersizlik
Nasılsın kardeşim? Umarım iyisindir. Ben bu aralar biraz karışığım yine. Tam da içimde netliğe ulaştığımı sandığım, yapmak istediğim şeylerle ilgili güzel kararlar aldığım ve motive bir şekilde çalışmaya başladığım zamanlardı. Sonra yine bir şeyler oldu, anlayamadım. Halbuki meditasyon, iç gözlem, koçluk tam gaz devam ediyor. Kendilik işçiliğinde uzmanlaşmaya doğru yol alıyorum anlayacağın… Ama yine de “bir şeyler olmuyor “hissi çöreklendi içimde. Ne yapsam olmuyor. Hatta başladığım işlere odaklanamıyorum bile! Her şey yarım yarım kalıyor öyle. Bir tatminsiz hal…
“Yarın yaparım”, “mükemmel olmak zorunda değil, “bırak”, “zamanı gelince yaparsın demek ki doğru zaman değil” iç sesleri eşlik ediyor duygusal hezeyanlarıma. Bunları fark etmek, not almak çok kıymetli tabii. Hatta çoğu zaman umutsuzluğa kapılmama engel de oluyorlar ama o ışığı görememe hali… Kör karanlık kuyularda el yordamıyla gitmeye çalışma… Bildiğin acı çekiyor, kıvranıyorum.
Senin de böyle hissettiğin zamanların oluyor mu kardeşim?
İster hayatın anlamıyla dopdolu işlerle uğraşalım ister akşam yemeğini yetiştirmeye çalışalım insan denilen varlık zaman zaman yetersizlik sabotajcısının tuzağına düşer. “Yapamıyorum, olmuyor, başaramıyorum” der. Tanıyorum kendisini… Uzunca bir süredir hem de! Arada barış falan imzalıyoruz. Yazdım ya hani gölge yanlarımız ve hediyeleri yazımda da! O gölgeleri kucaklayıp, onurlandırmadan hediyelerimize ulaşamıyoruz işte. Ben de tam bu yüzden bu çok iyi tanıdığım “Bayan Yetersiz” i misafir ediyorum birkaç gündür. Tam olarak neler anlatmak istiyor diye dinliyorum sessiz sessiz. Daha tam çözemedim ama şu ana kadar fark ettiğim “netlik” ihtiyacım. Karar aldığım ve aksiyona dökmeyi planladığım birçok iş alanında tıkanan konuların ne olduğunu dürüstçe kendime itiraf etmeli, doğru soruları önüme koyup muhataplarıyla da çözümlere ulaştırmalıyım.
Bak böyle anlatınca ne kolay değil mi? Aranızda analitik olanlarınıza çok iyi gelmiştir. Eminim. Çünkü benim o yanıma çok iyi geliyor bu şekilde yazmak, dinlemek. Ve birimizin deneyimi hepimizin deneyimi olduğu için aramızda iyi gelenler muhakkak ki olacak. Bir şey ifade etmeyenler için onların kendi yollarını keşfetmelerini sağlamak adına cesaret verebilirim ancak.
Diyebilirim ki “için her sıkıştığında yaz sevgili kardeşim”. Hem de hiç düşünmeden yaz! Kalem, kağıdın üzerinde duyguların eşliğinde dans etsin, izin ver! Anlamlı cümleler kurmaya da çalışma hatta, tek yapman gereken kalemi kağıt üzerinden kaldırmadan belli bir süre yazmak. İster üç dakika, ister altı dakika…Yeşim Cimcoz hoca atölyelerinde hep altı dakikayı önerir.[1] Bana da hep iyi gelmiştir. Hatta kanıtı bu yazı işte, hiç klavyeden kaldırmadan elimi, yazıyorum sana kardeşim. Bak dert gibi gördüğüm, içimi sıkıştıran o duygular bana yazı yazdırıyor ve belki bütünün hayrına olacak şeylerdir yazdıklarım. Şu anda beni daha mutlu edecek ne olabilirdi acaba? BİN ŞÜKÜR…Sen de ne olur kalem kağıtla yazmaya başla hemen ki zihninin akışı, elinin enerjisiyle kağıt üzerine dökülüversin. Bak bakalım ne gibi şeyler bulacaksın?
Bana gelince ben bu sabotajcı hanımı bir güzel karşıma alıp konuşacağım sanırım. Soracağım ona: “Bu hafta için planlayıp, çok da güzel yazmaya başladığım “şekil-içerik-anlam” üçgenini bana neden bitirtmediğini?”, “Köprü ekibi olarak projelerimizde neden ilerlemekte zorlandığımızı?”[2], “Romanımın basım sürecinin uzamasının beni neden rahatsız ettiğini?”, “İkinci roman taslağı için defalarca masa başına oturmama rağmen o karakterleri hala neden çıkaramadığımı?”, “Kendi etki alanımı genişletme isteğimi eli yüzü düzgün bir projeye oturtamayışımın nedenini?”, “BİRLİK bilincini anlatabilmek için neden zorlandığımı?” (HTHayat tan Senem Fırat Tahmaz ile yaptığımız canlı yayın videosunun linkini aşağıya bırakıyorum kardeşim. Nelerden bahsettiğimin detayını merak ediyorsan biraz derinleşmen gerekecek. O sohbette çoğu var[3])
Valla soracağım hepsini. Bakalım ne cevaplar alacağım heyecanlıyım. Açıkçası, biraz da korkuyorum çünkü buralar işin az bir şey acılı kısımları oluyor. Uyarmadı deme kardeşim! Acıdan geçmeden de büyünmüyor malum. Kastettiğim ruhsal büyüme, artık biliyorsun.
Sanırım işin en önemli noktası da acı çekerken abartıp, kendimize duygusal şiddet uygulamamak. O noktada da devreye öz şefkat giriyor. Ben o işin uzmanı değilim, harika uzmanları da var daha önce yazdım. Meraklı kardeşlerim araştırsınlar.
Ortaya koyabileceğim en güçlü soru:
Bir başkasına karşı gösterdiğimiz anlayış dolu, sevgi kaynaklı o tutumu böyle anlarımızda kendimize de gösterebilmek için neler mümkün?
Bunu araştırmalı belki insan. İşte o zaman şu sıralar çok moda olan kişisel dayanıklılık da gerçekleşmiş olur. Bana yardımcı olan şeylerin başında gelen en faydalı şey de, hemen hemen herkeste bu sabotajcının farklı türde ve etkide olduğunu bilme durumu. Yani ne ben, ne de aynı duyguları yaşayan sen, yalnız değiliz kardeşim! Herkes zaman zaman bu çukurlara düşüyor ama IŞIK hep var, biliyorsun. Evrende hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Karanlığın ardına ışığı, ışığın ardına karanlığı saran yüce tasarım BİZ’i IŞIK’sız bırakmayı istemez. UMUT hep orada, sadece göremediğimiz zamanlar oluyor, fark etmemiz gereken bir şeyler kapıda bizi beklediğinden sabotajcı sandığımız, karanlık, gölge diye tabir ettiğimiz tüm bu yanlarımız BİZ’e yardım ediyor aslında. Fark et, benimle! Yazmaya başladığımdan beri daha iyi hissediyorum. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki oradasın. Nasıl güçlü, nasıl umutluyum sen oradayken, bir bilsen! Benim de sana karşı olan sevgimi hisset ne olur…BİZ birlikte o kadar güçlüyüz ki, üzerimize çöktüğünü sandığımız karanlıklar, aydınlığa IŞIK hızında dönüşebilir yeter ki farkındalığın ışığı hep bizimle olsun. İşte o zaman hayalini kurduğum BİRLİK bizim sayemizde yeryüzüne inebilir.
Sevgimle
Kardeşin Nihan,
Not: Bu sayede kısa yazmayı da öğrendim.
[1]Benim sevgili yazı evi sahibesi, yaratıcı yazarlık atölyeleri hocam Yeşim Cimcoz’un “Yazarak Hafifleyin” kitabını şiddetle tavsiye ederim.
[2] Tarım konusunda yeni dünya organizasyonlarını desteklemek üzere çıktığımız yolda her yeni kurulmakta olan örgütsel yapının yaşadığı benzer süreçleri yaşıyoruz haliyle. Kimi sıkıntılar kolaylıkla çözülürken bazıları hem kişisel hem örgütsel hem de sistemsel radikal değişiklikler gerektiriyor ve burada kendi kişisel analiz eksikliğim beni yetersizlik duygularına sürüklüyor kimi zaman. Ama biliyorum ki yalnız değilim, iyi ki sevgili ekip arkadaşlarım var.
[3] youtu.be/MHYCcn6iTLQ
YORUMLAR