Bolluk bilinci ve önemi
Bu sabah Bolluk Bilinci’ni hatırlamam, hakkıyla idrak etmem ve sana anlatmam gerektiği duygusuyla uyandım kardeşim. Haliyle geçtim bilgisayarın başına, kalbimden dökülenleri yazıyorum. Ben hep gelen ilhamın kaynağına bakarım. “Neden?” diye sordum önce, sonra da “neden şimdi?” dedim. Cevaplar bir bir geldi. (Sen de sorarsan sana da gelir canım kardeşim. Bu hep işleyen hızlı bir bağlantı halidir.)
Altın Çağ kurulurken bazı zorluklardan geçeceğimizi tüm kadim bilgeliklerden, kehanetlerden duyduk, bildik. Ben de ara ara yazmaya, yeri geldiğinde anlatmaya çalışıyorum. Şimdiyse tam da hissettiğimin içimden dökülmesi kendi içimde bir doğrulamaya götürdü beni. Gelen bilgiyi bildirmem, yaymam gerektiğini fark ettim kardeşim. Sen de bil istedim.
Dünyadaki eski enerji, yeni gelen enerji karşısında öylesine zorlanıyor ki; son düzlükte baskı, kontrol, karmaşa gibi gözüken tüm karanlık oyunlar artıyor. Bunların hepsi boşuna bir tutunmanın çırpınışları. Çünkü hepsi bir döngü meselesi ve üst boyutlarda yaşanmakta olan gerçekliğin yansıması bize müjdeli haberler veriyor.
Artık biliyorsun kardeşim, uyandık çok şükür! Aydınlıkla karanlığın dansında, döngüsel bir varoluş içerisinde kendi bilinç akışımızla evrenden geçiyoruz. Yaşam dediğimiz bu kutsal festivalin tek amacı tekâmül.
Ne mutlu ki, bize denk gelen zaman diliminde yepyeni bir çağın öncüleriyiz. Tekâmül edebilmek için bolca şansımız var. Ruhumuzun en yüksek potansiyeline ulaşabilecek tüm kapılar sonuna kadar açık, geçmeyi bilene. Özetle BOLLUK önümüze serilmişken, KITLIK gibi görünen illüzyonda kaybolmayıp önce bireysel derslerimizi geçmeli sonra toplumsal olarak yükselmeliyiz. Hepsi bir bilinç meselesi…
Bolluk kapılarından geçmek için neler yapmalıyız?
İlk önce evrenin sonsuz kaynaklarıyla bir bolluk merkezi olduğunu ve sonsuzluk kavramını anlamamız gerekiyor. Kendi sınırlı algımız yüzünden potansiyelimizi hapsettiğimiz kıtlık bilinci, her zaman büyümemizi engelleyen en önemli kısıttır. “Evren’de her şey mümkündür”[1] inancının içinde yeşertmek için neye ihtiyacın var kardeşim? Buralara bak önce. Sonra bolluğun sadece para demek olmadığını anla! Sana sunulmuş imkanlara, arkadaşlarına, ailene, alabildiğin temiz havaya, masandaki yemeğe, çocuğunun gülümsemesine, güneşin doğuşunu görebildiğin her yeni güne bambaşka gözlerle bak! Şükür yükselsin içinden kardeşim. Ne çok şeyle kuşatılmış olduğunu fark edeceksin. Nefsinin isteklerine ulaşmanın, davranışlarınla ve anlayışını dönüştürmekle mümkün olduğunu göreceksin.
Paylaşmaktan sakındığın paranın, yemeğinin, malının, mülkünün, bilginin, sevginin -ne varsa senin için kısıtlı olduğunu düşündüğün için paylaşamadığın- paylaştığın zaman sana katlanarak geldiğini fark edeceksin.
Neden mi?
Yaratıcı çok cömert. Kaynaklar sonsuz. Sınırlı ve kıtlık bilincinde olan sadece senin algın. Onu değiştirip, inanırsan hiç beklemediğin zamanda, hiç beklemediğin yerlerden gelip seni bulan kısmetinle buluşacaksın. Kısmet engellenemez. Sadece içine düştüğün kıskançlık hastalığı yüzünden kendin geciktirirsin. Eğer başkalarının kısmetini geciktiriyorsan, seninki de katlanarak aynı oranda geç gelir sana. Eksikliğini duyduğun her şeyi başkalarına vermeye, onlarla paylaşmaya başladığında sen de nasibine düşeni alacaksındır. Ve paylaşmayı bilmene rağmen, sabrı bilmiyorsan da onu öğrenene kadar beklersin. Kutsal Denge bunu ister.
Umarım, kendi bilincinin kabın olduğunu ve kabınca bu sonsuz nimetlerden faydalanabileceğini anlatabilmişimdir kardeşim. Kendine hangi kabı layık görüyorsun? Küçük bir fincanla dereden su almak mı, çağlayanlar altından ağzını dayayarak kana kana su içmek mi? Bunun kararı ve sorumluluğu sende. Sorumluluğunu almadığın hiçbir şeyin nasibini alamazsın. Eğer bolluk bilincine kendimizi açmak istiyorsak, başımıza ne gelirse gelsin, kıtlık illüzyonuyla bile sınanıyor olsak içimizde aktive etmiş olduğumuz bolluk bilinci sayesinde refahta oluruz.
Bunları özellikle ŞİMDİ yazmak, hatırlatmak istedim. Çünkü dünyaya inmeye çalışan, yeni yeni köklenmekte olan bu bilincin, bu enerjinin yakıtları bizim kişisel bilinçlerimiz ve ruhlarımızın hazır bulunurluğu. Eğer yeterince pratik yapmış ve bolluk yasasını deneyimlemişsek, kimse bizi KITLIK ile korkutamaz.
Yepyeni bir dünya kuruluyor gözlerimizin önünde. Hepimiz buna şahitlik ederken hizmet de ediyoruz. Fark edelim kardeşim. Bilerek içinden geçmek dönüşümün, sonraki kuşaklar açısından o kadar dönüştürücü ki…Geçmiş kuşakları şifalandırırken, gelecek yeni nesiller için bilincimizi yükseltmeliyiz. Yaradan’la birleşmeye giden yolda BOLLUK bilincini daha çok deneyimlemeli, insanlığın ortak bilincinde bu sıçramayı hep birlikte yaratmalıyız.
Neden benden sonrakini düşüneyim?
Bu bilinç dönüşümü ne işe yarayacak?
Sevgili kardeşim, umarım içinden böyle bir itiraz yükselmiyordur. Yine de içine küçük bir sabotajcı kaçarsa al bu cevapla sustur onu isterim.
“Ruhun sonsuzluğunu idrak etmiş, inançlı insanlar, ya da buna inanmasa bile vicdanı gelişmiş her bir birey, yaşamın devamlılığının kendi bencil varoluşuyla sınırlı olmadığının farkındadır ve dünya oyununda üstüne düşen görevleri hakkıyla yerine getirmenin iç huzuruyla dünyadan ayrılmak, parazit gibi tüketerek geçirilmiş bir ömrün ziyanından her bakımdan daha kıymetlidir. Gelecek nesillerle devam eden yaşam biraz da BİZ demektir.”
Ait olduğu karanlığa, eski enerjinin geldiği yere göm onu! Sana bunu söyletenin yüzbinlerce yıldır atalarından aktarılarak gelen kıtlık bilinci olduğunu fark et.
İllüzyonlardan kurtul, yakında buradan sınayıp, korkutmaya çalışacak sınavlarla karşılaşabilirsin, cesur ol. Her ne olursa olsun hep hatırla; Evren yeteri kadar bol ve hatta sonsuz kaynakla dolu.
Eğer sen de hakkıyla idrak edersen BOLLUK’u daha çok paylaşacaksın. Lütfen dene, paylaştıkça büyüdüğünü, geliştiğini ve ilahi olanın seni ve yaşamını kutsadığını fark et!
Böyle böyle SEVGİ toplumuna doğru yol alacağız hep birlikte. Kafamızdaki engelleri, sınırları, yokluk ve kıtlık bilincini önümüze sunulacak her türlü karanlık senaryoya rağmen birlikte aşalım kardeşim! BİZ’i korkutmalarına izin verme!
Daha önce Paylaşmak yazımda yayınlanan bir kısa şiirle ayrılıyorum huzurundan.
Ayıranlardan değil, birleştirenlerden olmaya
Kınayıp, hor görenlerden değil, hoş görüp büyütenlerden olmaya,
Elinden tutup,
Birlikte yürüyelim mi diyenlerden,
Bilenin bilmeyene, olanın olmayana borcu olduğunu düstur edinenlerden,
Korkuyu değil, sevgiyi hissedenlerden olmaya geldik bu dünyaya
Unutana hatırlatmaya,
Hatırlayana yardıma,
Yardıma koşana bin adımla yaklaşmaya
El ele verip İNSAN olmaya
BEN değil, BİZ demeye geldik bu dünyaya
BİZ’i seviyor, BİZ e inanıyorum.
Sevgiyle kal güzel CAN...
Kardeşin Nihan
1- Bu konu özelinde “Her şey mümkün” adlı yazımın linkini paylaşıyorum: https://mumkundergi.com/her-sey-mumkun
YORUMLAR