Yeni Dünya’da benim için başarının tanımı
Son yazımı BAŞARI konusunu gündemime alacağımı hissettirerek kapatmıştım kardeşim. Geçen süre boyunca da hep bunu düşündüm. Kendim için de senin için de, YENİ DÜNYA için de bu tanımı yapmam gerektiğini fark ettim. Hatta fark ettirildim. Koçluk seanslarımın son ödeviydi bu konu. Çünkü bireyselden toplumsala giden bir YOL bizimkisi.
BEN dönüşmeden BİZ dönüşemiyor!
Ben de bir iki haftadır soruyorum kendime “BAŞARI” denen şey ne ola ki? Neden bu kadar büyük değerler atfediliyor başarılı gördüğümüz insanlara? Kimler başarılı bu hayatta? Kimler değil? Ne yapınca başarılı oluruz?
İşte kafamda deli sorular… Benim gibi skorlara bağlı, performans kaygılı eğitim sisteminde yetiştirilmiş birçoğumuz için okul başarısı önemli bir kriterdir mesela. Değil mi kardeşim? Başka türlüsü öğretilmedi. Peki, o başarılı çocuklara ne oldu, takip eden var mı? Valla ben ancak kendi deneyimimden ve çevremdeki diğer kardeşlerimle ilgili yaptığım gözlemlerden yola çıkarak bir analiz yapabilirim:
Onlar yoruldular.
Sürekli performans kaygısıyla yaşamaktan, midelerine ağrılar girmesinden, yetersizlik duymamak için mükemmeli hedeflemekten yorgun düştüler. Çoğu ege kasabasında otel ya da restoran açma hayaline tutundu, performans kaygısının bu sefer de başka bir forma girerek karşısına çıkacağını bilmeden! Bir kısmı da her şeyden elini eteğini çekip ruhsallıkta bambaşka uçlara savruldu.
Bir de hala müthiş bir uyku halinde, sistemin kendisini bitireceği güne kadar aynı performansla gidenler var sevgili kardeşim. Onlar tam olarak nasıl güdüleniyorlar bilemiyorum. Çünkü ruh doygunluğu nasıl oluşuyor tam olarak çözemedim henüz. Mesela tam olarak nelere sahip olunca başkalarını da düşünüyor insan? Veya kaç hata yapınca öğreniyor? Bunların kişiden kişiye değiştiğini düşünüyorum. Herhalde bu da öznel kader yollarımızla alakalı. O yüzden ancak kendi hayatımdan yola çıkabilir ve cesaret verebilirim.
Kendi deneyimimde, doyumda bir hayatın MANA ve AMAÇ’la mümkün olduğunu görüyorum. Hayatın anlamı var mı yok mu sorusu çok klişe biliyorum. Ve hatta yıllarca zihnimi de oyaladı. Ama ne zamanki kendi anlamımı ve amacımı çözdüm o zaman her şey daha güzel ve umutlu görünmeye başladı bana. Buraları hep yazıyorum; her birimizin eşsiz yaratımlar olduğunu, eşsiz yeteneklerimizin olduğunu ve sadece var olduğumuz için bile neşe duymamız gerektiğini… Yaşamın kutsal zekâsının beden bulmuş hali olarak insan varlığı, benim için gizemli olduğu kadar çarpıcılığıyla da çalışma konusu canım kardeşim.
Yani ben, kendimi olduğu kadar seni de önemsiyorum. Kendimde meydana gelen dönüşümlerin sana yansımasını diliyorum. Ve işte sen oradan bunları okuyup benimle temasa geçtiğinde, yarattığım farkı bana hissettirdiğinde ben amacımı gerçekleştirmiş olmaktan dolayı o kadar mutlu oluyorum ki, tarifi yok!
Bu başarı değil de nedir acaba?
Bak sevgili kardeşim senin tek kişi olmanın ya da yüzlerce kişi olmanın benim açımdan hiçbir farkı yok. Şu hayatta kendimle beraber bir kişiye dahi dokunabilmiş olmak o kadar ruh büyüten bir şey ki! Sanırım bunu daha çok deneyimledikçe yeniçağda başarının tanımı benim için daha da net olacak.
Biliyorsun, KÖPRÜ PROJECT can kardeşlerim ve benim ortak projemiz, ortak insanlık bilincine adanmış bir meydan okuma… Kapsayıcılığıyla çok insana dokunmayı hedefliyor. Yaradan yolunu açsın inşallah ve kolaylıkla olsun her şey. Bu benim duam, hepimiz için. Çünkü biliyorum ki KÖPRÜ sadece benim hayalim değil! KÖPRÜ, paylaşmayı, varlıklara tutunmayı bırakmayı başarabilmiş, herkes için sosyal fayda yaratabilecek işlerin peşinde koşan tüm güzel ruhlar için bir buluşma alanı. Kardeşlik nedir bilen kişiler, paylaşmaktan, birlikte büyümekten haz alırlar. Bir artı birin ikiden daha büyük bir değer olduğunu bilirler. Sen de onlardansın kardeşim. Varsın, oradasın, bunca zamandır benimle yol alıyorsun.
Bunun için kendini kutla istiyorum. Neler neler başardık birlikte, hatırla!
Biz önce DURDUK. Kendimizi dinledik. BİRLİK nedir öğrendik. Paylaşmayı, kardeşliği, toprağın bizi nasıl eşit kıldığını, verdikleriyle nasıl beslediğini okuduk. Ondan aldıklarımızı geri verebilmek için bilgilendik. Yeni Çağ’ın sesini birlikte duyduk. Dönüşmek için cesaretimizi birlikte toparladık. Uygulamalar yaptık, çok çalıştık. Bilgimizi, varlıklarımızı, emeğimizi, sevgimizi paylaştık. Yazılarımla seslendim sana kardeşim. Tekrar hatırlamak istersen diye hepsini topluca göreceğin linki bırakıyorum buraya.
Paylaştıkça çoğaldık ve artık birbirimizi bulmak istiyoruz sen de hissediyorsun. İşte KÖPRÜ de birbirimizi bulacağımız yer. Bir sosyal dijital ağ kuruyoruz birlikte. Bu az şey mi? Evet şimdilik proje grubunun çalışanları belirli sayıda ama her geçen gün duyup yardım etmek isteyen, KÖPRÜ’ye bir taş da ben koyayım diyen insan sayısı artıyor. ÇOK ŞÜKÜR!
BİZ BAŞARILIYIZ, ÇÜNKÜ NİYETİMİZ İYİ
Akış yanımızda, Yaradan arkamızda ve BİZ bir aradayız artık. Her şey kendi hızında oluyor.
Ve Nihan’ın başarı tanımı; skorlardan bağımsız, sayısal verileri önemsemeyen bir yerden haykırıyor içimden:
“Kendi hakikatimi yaşamak!”
Bana destek olduğun için, varlığıma anlam kattığın için ve BİZ birlikte BİR olduğumuz için sana minnettarım kardeşim. Sen de kendini kutla ve başarımızın tadını çıkart!
BİZ’i çok seviyorum.
Kardeşin Nihan
Not: Hakikatim nedir? Anlam ve amacımı nasıl bulurum diye soranlardansan kardeşim @kopruproject Instagram hesabını takibe al lütfen. Bahar aylarında ilk atölyesiyle BİZ’i güçlendirmek için orada olacak.
YORUMLAR