Bırakmak

Bırak kardeşim bırak!

Endişeyi, korkuyu, beklentiyi, hayal kırıklığını…

Planı, programı, bilme ihtiyacını…

Sonuçlara olan bağımlılığını, onayı, takdir isteğini…

Kontrolcülüğünü ve güvensizliklerini…

Hepsini BIRAK!


Nerden mi çıktı bu bırakma telkinleri? Hem de benim gibi eski bir kontrolcü kimlikten! Evet ben kontrolcü kimliği baskın, plandan programdan ve bilmekten hoşlanan bir insandım. Hatta zaman zaman hala da böyle bir insanım. Çünkü bazen hala gerekiyor. Gerekiyor mu gerçekten ondan da emin değilim ama yine de dengeden hoşlanan ilahi akış bana bunları söyletiyor kardeşim.


Şimdi gelelim bu konuda nasıl idrak kısmına geçtiğime. Bunun adı tam anlamıyla idrak. Ama ne kadar sürer bilmiyorum. Hepimiz insanız ve hepimizin egosu yani nefsi, ehlileştiği sürece bu bahsi geçen farkındalıkları hayatına eylem olarak sokabiliyor. Üst üste gelen o kadar çok olay yaşadım ki bu sıra: Hiçbir şeyi kontrol edemediğimi anladığım zamanlarım oldu. Sadece kontrol edebildiğim yanılsamasına sahip olduğum zamanlar… Yine de zorlayıcı!


Kolay kolay bırakılamıyor bazı alışkanlıklar çünkü alttan alta bizi korusun diye oraya koyduğumuz kimliklerimiz var. Ego temelli bu kimlikler çoğu zaman gölge yanlarımız, sen de biliyorsun. (Gölge yanlarımız ve hediyelerimiz)


Mesela ben bu yazıyı yazarken, yazmakta değil de aynı anda başka şeylere de dağılma ihtiyacıma dur demekte zorlanıyorum. Kontrolcü kimliğim alttan alta, yürüttüğüm diğer işlerle ilgili gelen bildirimlere bakmam gerektiğini söylüyor. Anında cevap vermeliyim gelen her soruya, hızlı bir şekilde iş bitirmeli ve kendimi tüketene kadar bana bağlı sandığım tüm işleri kovalamalıyım. Malum Köprü Project’ de çok zamanımı alıyor son zamanlarda ve ben yazar ve sosyal girişimci kimliklerimi dengelemekte zorlanıyorum. Çünkü “ben olmazsam en iyisi, en doğrusu olamayacak” gibi yanlış bir inancım var. Ne kadar da kibirli değil mi? Evet farkındayım ama bazen davranışımı değiştiremeyip, kendi başına, başkalarının yönetiminde de son derece yaratıcı çözümlerle yürüyebilecek işlere müdahil olduğum için bu yanlış davranış modelinden kurtulamıyorum.


Sonunda ne mi oluyor?

Alabileceğim desteği tam anlamıyla alamıyor, kendime ve çevreme hata yapma konforunu vermeyerek bazı fırsatları kaçırıyorum. Kafam hep ağır; zihnim çok dolu, bedenim ağrıyor. Tam olarak gevşeyemiyor ve sağlıklı uykular uyuyamıyorum bu sıralar.


Sende de başka yanlış inançlarından, yerleşmiş davranış kalıplarından oluşmuş rahatsızlıklar var mı kardeşim? Eminim vardır. Fark etme zamanı şimdi. Dolunaymış ben bu yazıyı yazarken, onu da fark ettim. Ve “dolunaylar bırakma zamanıdır” diyor kadim bilgilerde. Özetle bize hizmet etmeyen şeyleri serbest bırakma ve onlardan arınma zamanı...


Ben de mükemmeliyetçiliği, kontrolü ve de hız tutkumu bırakmalıyım. Çünkü bu türlüsü sürdürülebilir bir şey değil ve keyif de vermiyor. Oysa biz ne dedik; yeni dünya ve yeni dünya organizasyonları çok farklı olacak dedik. Eski kontrol enerjisi, beşinci boyuta hizmet etmiyor, araştırmamız gereken şeyler, an’da yaratım, akışa güven ve de denge, dedik.


Senin şahitliğinde söz veriyorum

Canım kardeşim, orada olduğun için minnetimin bir kat daha arttığını söylemeliyim. Çünkü sen oradasın diye ben burada kendimi sana karşı sorumlu hissediyor ve huzurunda söz vermek istiyorum. Senin şahitliğinde, HTHayat’ın bu köşesinde yazıya dökülmüş bir niyetle; kontrol ihtiyacımı, elimden geldiğince bırakmaya, herkesin hayrına olacak bir dengede tutabilmeye niyet ediyorum. Akışa güveniyor, kendimi, hayallerimi ve bütünün hayrı için olmasını istediğim her türlü yaratımımı tam bir teslimiyetle yüce Yaradan’a bırakıyorum.


Niyetlerim için hayatın neşesi ve keyfini çıkararak çalışmaya, emek emek ilerlemeye kabul veriyorum. Bana bağlı olduğunu sandığım her türlü şeyi can yoldaşlarımın yeteneklerine ve eşsizliklerine güvenerek serbest bırakıyorum. Olan her şeyin, olması gerektiği için olduğunu biliyor ve şerrin içindeki hayrı, hayrın içindeki şerri görmeye kalbimi açıyorum. Bu evrende güvende olduğumu, sevildiğimi ve çok sevdiğimi biliyor; Yaradan’ın güzel bir yansıması olabilmek için tüm kalbimle çalışmaya niyet ediyorum.


Ve seni çok seviyorum. Çünkü sen bensin ve ben sen! Lütfen şimdi sen de yazımın en başında saydığım, serbest bırakılmasının çok büyük fayda getireceği davranış kalıplarına bir bak yakından! Hangisi seni tüketiyor? Neyi bırakırsan hafifleyeceksin? En çok tekrarlayan tüketici davranış kalıbın hangisi? Bunu serbest bırakmak nasıl mümkün?


Yaz hepsini, inan zamanla farkındalığın artacak. Belki başlarda olmayacak, yakaladıkça kendini ağzında acı bir tatla “yine yapamadım” diyeceksin ama olsun. Gayretin, eylemlerine yansıdıkça daha çabuk fark edip, değişimi yaratacaksın. Farkındalığın kolay bir yol olduğunu kimse söylemedi ama bil ki bir kez o ateş yandı mı içinde başka türlüsü artık mümkün değil. Lütfen bizim için çabala! Her şey bir pratik meselesi. Kimse ermiş olarak doğmuyor, azmedenler yolu yürüyor. Bunları hatırında tut güzel kardeşim. Sana neden “kardeşim” diye seslendiğimi kalbinin en derininde duyarak yap bunu…


Kalplere idrak olması dileklerimle

Kardeşin Nihan


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.