Harekete geçme zamanı

Canım Kardeşim,

Güneşli bir mayıs gününden selam olsun sana. Umuyorum ki Hıdrellez coşkusunu sen de yaşamışsındır. Valla ben ateşlerden atladım, niyetlerde bulundum. Bol bol yazıp, sevdiğim ritüelleri yaptım. Kimisi hiç inanmaz bunlara, boş inanç der geçer ama ben işin oyunlu kısmını ve kendimi disipline etme şeklimi pek severim. Zira motive olabilmek için bize sebep lazım. Ben de çok önceden mayıs ayındaki bu güzel geleneğin başlangıç zamanını kendi bazı işlerimin başlangıcı olarak belirledim. Şimdi asıl iş, disiplinle alanda kalıp bitirmek istediğim projeler için sabırla çalışmakta.


Biliyorum bazılarımız için çok zor bu dediğim şey. Toplumumuzdaki çoğu insan ertelemecilik hastalığına yakalanmış durumda. Yapmak istenilenler hep konuşuluyor, hayaller de kuruluyor belki ama harekete geçen insan sayısı pek az. Ha bugün başlarım ha yarın başlarım derken ömür geçiyor, fark edilmiyor. Ertelemeciliğin yetersizlik hissinden kaynaklı bir savuna mekanizması olduğunu bilsen sevgili kardeşim, hayatında ne değişirdi? Ben sana, “olduğun halinle de gayet yeterlisin. Bugün ne kadar oluyorsa o kadar ilerle, fazlasını kimse beklemiyor” desem… İnanır mısın bana? Bence inanmalısın! Her bir küçük adım birike birike yolları yürüyor. Adanmışlıkla yavaş da olsa ilerlesen ardına dönüp baktığında ne kadar çok yol gitmiş olduğunu görürsün. Ama yürümüyorsun, sadece bekliyorsun.


Ne oluyor da böyle oluyor?


İnsanlar genelde keyif ya da para odaklı bir yaşam sürmeyi tercih ederler kardeşim. İçinde yaşadığımız materyalist dünya beyinlerimizi uyuşturup sürekli bu değerler etrafında kalmamızı ister. Bu sistemin kazananları, kendileri lüks içinde hayatlar sürerken diğerlerinin bir nevi modern kölelik sisteminde yaşamasından rahatsız olmayanlardır. İşin en ilginç tarafı da kölelerin de köle olduklarının farkında olmamasıdır. Hepimiz bir güzel uyuruz. Uyananlar, bizi dürtünce de onları görmezden geliriz hatta.


Düşünsene canım kardeşim, sen hiç ihtiyacın olmayan, sadece reklamlarda gördüğün ve herkeste var diye almak zorunda hissettiğin ürünler satın almadın mı? Ya da marka bir şeyler alıp giyince kendini daha değerli hissedenlerden misin? Odaklandığın şey kalite mi yoksa sürü psikolojisiyle karışık ait olduğu grubu belli etmek isteyen tarafın mı? Ya da sosyal medya tatil fotoğraflarıyla dolduğunda bütçesi olmasa dahi kendini borçlara sokup tatile gidenlerden misin? Dürüst ol! Hepimize hepsi zaman zaman oluyor. Maddi durumla ve bilinç düzeyiyle alakalı olarak bu durumların sıklığı değişiyor. Tetikleniyoruz. Ve sonuçta hepimiz bilinçdışı yönetiliyoruz. Benim değinmek istediğim yer tam da burası. İtiraf edelim; sistemin köleleriyiz her birimiz. Bunu anlamak o kadar önemli ki! Ancak bir hapishanede olduğunu anlayabilen özgür ve iradesi gelişmiş bireyler dönüşüme girebilirler.


Kontrol edilen misin, zihnini kontrol edebilen mi?


Evet zihnimiz kapitalist endüstrilerin reklam yöntemleriyle ve elimizdeki iletişim aracı olmanın çok ötesine geçen cep telefonlarımız aracılığıyla kontrol ediliyor sevgili kardeşim. Bunu sen de duymuşsundur. Zihin manipülasyonunun en büyük kitlesel araçları televizyon, ana akım medya ve sosyal medya reklamları. Bunları fark edemememiz için sürekli bir şekilde içerik bombardımanına tutuluyoruz. Kendi kişisel irademizi ayağa kaldırıp da gerçekten yapmak istediklerimize odaklanmamız için dış dünyanın sesini kısmak gerektiğini anlamamız lazım sevgili kardeşim. İşte o zaman ne ertelemecilik hastalığıyla uğraşırız ne de diğer sabotajcıların önümüze çıkmasına izin veririz. İrademizin yakıtı kendi içsel motivasyonumuzdan ve tarafsız zihnimizin sezgiyle birleşen analizinden gelir. Olan biteni tarafsız bir yerden görür, değerlendirir, kendi isteklerimize odaklanabiliriz. Çünkü dışarıda her zaman bizden bağımsız binlerce şey olacaktır oysa iç dinamiklerimizi kontrol etmek bizim yönetimimizdedir. Tepkilerimizi belirleyen de neler için emek vereceğini seçen de kararlarının sonuçlarını yaşayan da bizleriz. Sorumluluk alalım lütfen.


Demek ki kişisel iradelerimizi hayata aktif şekilde dahil ettiğimizde köle olmaktan uzaklaşıyor ve yavaş yavaş kendi dünyamızı seçimlerimizle şekillendirmeye başlayabiliyoruz. Ben hep demiyor muyum? Kendi yeryüzü cennetimizi yaratabiliriz. Tabii ki başlarda köklü değişiklikler olmuyor. Burada da sabır devreye giriyor sevgili kardeşim. Neye baş koyup kararını verdiysen sabırla ve sürdürülebilir olmasına özen göstererek alanda kalmalısın. Yoksa hiçbir konuda dönüşüm yaşayamazsın. Şimdi büyük büyük devrimlerden bahsetmeden kişisel devrimlere odaklanmak istiyorum. Bana çok sorulan bir sorudan örnek vereyim sana izninle. “Yazmak istiyorum ne yapmalıyım?” Cevap çok basit: “Yaz o zaman!”


Evet ilk olarak niyette netleşip sonra eyleme geçmek lazım. Bir büyük disiplinle, kendi frekans ve hızında pratik yapmalısın. Eğer eğitimle desteklersen şahane olur ama yine kilit olan eyleme geçip yazmaktır. Umuyorum ki anlatabiliyorumdur. Bu durum her konuda böyledir. Hayat, duranları sevmez. Sadece taşlar yerinde ağırdır. İnsanoğlu, emeğin bu dünyadaki göstergesi eylemle ilerler. Eylem yok ise dönüşüm yoktur. İstediğin kadar olumlama yap, dua et, tefekkür et kardeşim ama bil ki Yaradan senin niyetini sınadığı adanmış eylemini görmeden mükafatını sunmaz. Çok denedim, biliyorum. Hatta emek ve boşuna çaba arasındaki farkı da yazdım başka bir mecrada. Sen de hep okudun ve hak verdin. “Ah ne güzel yazmışsın Nihan” dedin bana, eyvallah! Ama artık yetmiyor. Neler yapıyorsun merak ediyorum. Kendin olmayı ne zaman seçeceksin? Ne zaman ayağa kalkacak ve harekete geçeceksin? Bir derin uykudan uyanma zamanı. Bak doğa bile baharla uyandı. Şimdi sıra bizde kardeşim. Hadi tut elimi, yolumuz KUT’lu olsun.


Son olarak demek istiyorum ki sana Hıdrellez’de bir sürü şey diledik evet ama eğer o dilekler için çalışmazsan hiçbiri gerçek olmayacak, biliyorsun değil mi?


Kardeşin Nihan



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.