Sadece seni dinlemeye geldim
Hocamla olan birebir görüşmem yine gözlerim ıslanmış, kalbim yumuşamış bitiyor. Odadan çıkıp oğlumla kahvaltı yapmaya gitmeden önce küçük bir es veriyorum. Kısa bir meditasyon yapıyorum. Sonra içimden yazmak geliyor ve şimdi bunları yazıyorum. İçimde güçlü bir soru borazan gibi çalıyor: Neden bize öğrenmenin asıl böyle – sevgiyle- gerçekleştiğini öğretmediler? Neden bunun mümkün olduğunu öğrenemeden ölen bunca çok insan var? Yani öğreniyoruz işte, yoldayız da ve hiçbirinde yanlış bir şey yok da anladınız işte ne demek istediğimi.
Öğrenmek için, gelişmek için, bir şeyi değiştirmek için illa ve muhakkak eleştirel olunması gerektiği, eksikler pat pat pat söylenmezse bu geminin zinhar yürümeyeceği insanlık tarihinin en büyük yalanlarından.
Burada pozitif olmaktan, olmayana-çirkine-kırılgana-verimsize-yürümeyene-ölen parçalara-vakti gelmiş de geçmişlere yüz dönmekten bahsetmiyoruz. Tam tersi bunları, gün gibi ayan beyan görebilecek berrak bir açıklıktan söz ediyoruz.
Sadece seni dinlemeye geldim, diye bir şiir okuyor bana hocam kapanışımızı yaparken. Son zamanlarda aldığım en güzel hediye. Şiir çok güzel, ama karşımda Yeni Zelanda' dan İstanbul’ a "Dur kapanışta sana bir şiir okuyayım" diyen bu varlık, burada olmak, sadece olmak çok daha güzel. Madem aldım hediyesini, ben de yakında sizlere ulaştırırım.
Kendini gör diye, kendimi göreyim diye, ne olduğumuzu bilelim diye, bakılmayan ve küf tutan köşeler hava alsın diye dinliyorum. Böyle olursan kabul edilemezsin ve berbatsın diye değil; iyiliğine olacak bir şey için içinden yükselecek cesaretin cılız seslerini duyabil diye, ben köşeye çekiliyorum, sadece seni dinliyorum.
Korkunun küçücük kalplerimize sıkışmış ve oraya sığmayan muazzam sevgi olduğunu bir gün görürsen diye dinliyorum. Korkunun aşk olduğunu, kalbin ne kadar darsa, aşkın o duvarlara o kadar büyük bir baskı yaptığını… Sana bunları anlatamayacağımı, aktaramayacağımı günden güne idrak ettikçe daha az anlatıyor, daha çok dinliyorum. Kalbin odacıkları gibi tıpkı, dolmak için boşalmak gerektiğini, boşalmak için de içindeki seslerin iyice duyulması gerektiğini duyduğum için dinliyorum.
Ne yaparsan, neyi biraz daha düzeltirsen tamam olacaksın, bu çaba nerde biter, bu bir gün son bulur mu? Samimiyetle bilmiyorum. Bu sonu olmayan yorucu yolculuk seni yorduğunda, gel ben dinliyorum. Hepimizde dış görünüşü bunca ayrı, arka planı bunca aynı olanı dinliyorum.
Sana "tıpkı insan gibi" derken kendime diyorum.
Sana bu yazıları yazarken en çok kendime yazıyorum.
Seni dinlerken kendimi dinliyorum.
Sesleri dinliyorum.
Acıyı ve kalbimi cennete yükselten muhteşem sesleri dinliyorum.
Cihanı dinliyorum.
Dinlediklerim hep çiçek böcek değil diyen dertlilerdensen,
Dışarıdan bir iş makinası sesi geliyor, şu anda onu dinliyorum.
YORUMLAR