Sebze ile nasıl doyulur?
Benim ana besin kaynaklarımdan biri sebze. Her türlü, rengarenk, çeşit çeşit sebze. Dünyadaki tüm beslenme akımları farklı şeyleri savunuyor. Kimi yüksek proteini, kimi tahılsız hayatı, kimi yağsız hayatı savunuyor ama hepsinin ortak noktası sebzenin cevher etkisinde olduğu. Bu da bize sebzenin her gün bir şekilde hayatımızda olması gerektiğinin göstergesi.
Ben bunu beslenme akımları böyle diyor diye hayatıma uygulamadım ama. Biraz mecburiyetten biraz sevdiğimden, bu yola geldim. Biliyorsunuz balık harici etle aram pek yok. Karbonhidratı her zaman kısıtlı tüketiyorum. Yağlı tohumlar ve yemişler deseniz, onlar harika ama her zaman porsiyon kontrolü gerekiyor. O zaman sınırsız yenecek ne kalıyor? Tabii ki canım sebzeler... Dün bana üst üst, farklı kişilerden gelen aynı soru, beni bu yazıyı yazmaya teşvik etti. "Sebzeler ile nasıl doyuyorsun?’’
Yanıtımı burada bulabilirsiniz. Sebzelerimi sınırsız yiyorum.
Burada önemli olan öncelikle sebzeyle nasıl doyulduğundan öte, çok acıkmama yöntemlerini beslenmeye adapte etmek. Yani öncelikle sorunu oluşturan ana nedeni yok edelim ki, çözümü uygulamak kolay olsun.
Ben şeker ve insülin dengemi fazla şaşırtmamak için genelde hep düşük karbonhidratlı besleniyorum. Örneğin; sabah kahvaltımda yulaf ezmesi yemişsem, sonra tekrar gün içinde ne öğlen de ne de akşam kinoa, pirinç, ekmek gibi yoğun karbonhidratı şeyler tüketmiyorum. Zaten öncelikle bu kural fazla acıkmamamın baş nedeni. Benim gibi diyabet geçmişiniz olmasına gerek yok. Karbonhidratı kısıtlı yiyen herkes daha geç acıkır. Tabii pilav, makarna, ekmek gibi yoğun karbonhidratlı yemekler öğünlerde olmayınca doymak için o açığı sebze ile kapatıyorum. Sebzelerde ve salatalarda kesinlikle 6 kaşık, 8 kaşık gibi sınırlamalar getirmiyorum. Zaten sebzelerin her biri o kadar faydalı, o kadar lif deposu ki, sınırlar konmasına kesinlikle gerek görmüyorum.
Sebzelerin bizi tok tutması için az pişmiş olması gerekiyor. Vitaminlerini korumak açısından da, midemizde uzun süre kalmasını sağlamak için de sebzeleri diriye yakın yiyorum. İşte bu altın kural beni tok tutuyor. Çok fazla pişmiş, yumuşamış sebzeler tüm sindirim sisteminden püre gibi akıp geçtiği için hızlıca dışarı atılıyor. Halbuki az pişmiş sebzeler öğütülmek için sindirim sisteminde daha fazla vakit harcıyorlar yani bizi daha uzun süre tok tutuyorlar. Bu tür sebzelerin yanına yoğurt da eklediğimde bırakın doymayı çatlıyorum bile.
Avokado, hindistancevizi yağı, ceviz, badem, fındık gibi alacağımız iyi yağlar da bizim zaten tok kalmamıza yardımcı olacağı için, iyi kalite avuç içi kadar bir et, bol sebze, salata, yoğurt, kefir, yumurta ve iyi yağlarla hem çok sağlıklı hem de çok zinde bir gün geçirmemek mümkün değil.
Şayet bu yöntemi denerseniz beni hissettiklerinizden haberdar ederseniz çok sevinirim. Umarım sizler için de faydalı olur.
Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.
YORUMLAR