Haydi ahali, doğuma!
Bir aileye yeni bir canın katılması çok önemli bir olay. Birinin doğum gibi heyecanlı, zor, pek bilinmeyen, nadiren de olsa olumsuzluklar yaşanabilir diye korkulan bir süreçten geçecek olması da ciddi birşey. Şimdi düşünün, eşinizin, kızınızın, gelininizin, ablanızın, komşunuzun, arkadaşınızın bir çocuğu olacak ve siz orada olmayacaksınız... Aa, ne kadar ayıııp! Destek olmak lazım. Hastamızın sahipsiz olmadığını göstermek lazım. Hem anneanne, teyze, dayı, dede vb. oluyoruz, orada olmak hakkımız!
Normal bir doğumhaneye doğum başladıktan sonra gebeden başka kimse giremez. Zaten kalabalıktır, ortam diğer gebelerinin mahremiyetini sağlayacak şekilde değildir. Nadiren kadın olmak kaydıyla bir yakını içeri alınabilir. Ara ara gebe biraz yürüyüş yapmak, gezinmek için yakınlarının yanına dışarı çıkabilir. Onun haricinde gebe doğumhane alanında diğer doğum yapan kadınların arasındadır ama kendini yalnız bırakılmış hisseder. Bazısı sevdikleri, güvendikleri kimse yanında olmadığı için korkar, korku da doğumu zora sokar.
İdeal bir doğum ortamında mahremiyet çok önemlidir. Bu mahremiyet sadece vücudunuzun bir yerinin gözükmesinden ibaret değildir. Gebe kadın doğum için sessiz, sakin, gözden uzak bir yere gitmek ister. Yanında yabancı kimseyi istemez. Başka gebenin doğum yolculuğunu görmek, duymak da hoş değildir, kendi mücadelenizin başka insanların gözünün önünde olması da.
Sevdiğim bir ebelik tanımı var: "Anneye annelik etmek" diye. Yani doğuran kadının sevgiye, şefkate, desteğe, motivasyona ihtiyacı vardır. İş yükü bu kadar çok olmasa, odalar ve personel sayısı yeterli olsa ebe tek başına bu ihtiyaca karşılar. Yine de (anne isterse) tanıdık ve güvendiği birilerinin doğumda onun yoldaşı olması güzel olur. Bu nedenle eşi, annesi, arkadaşı vb. birinin de gebeyle birlikte olabileceği mekanlar yaratmak gerektiğini savunuyorum doğum için.
Doğumdaki destek ihtiyacı doğru karşılandığında ağrı, komplikasyon oranları ve sezaryen ihtiyacının daha az olduğuna dair bilimsel çalışmalar da mevcut.
Bu gerçeği bilen ve gören doğum çalışanları, ellerinden geldiğince koşulları zorluyor ve gebenin mümkün olduğu sürece yakınları ile kalması için uğraşıyorlar. Özellikle özel hastanelerde böyle bir imkanı yaratmak daha mümkün ve yaratılan imkanı da doğal olarak kullanmak istiyor aileler.
Yalnız pratik sonuçlar, doğum ortamında mahremiyeti sağlamak, gebelerin ihtiyaç duydukları desteği istediği kişilerden almalarına olanak sağlamaktan çok uzak oluyor çoğu zaman! Çünkü doğumun ilk belirtileri ile birlikte HAYDİ AHALİ DOĞUMA coşkusu ile cümle aile, kolu komşuyla birlikte hastaneye geliyor. Doğum başladığını duyan geliyor, duyan geliyor. "Lütfen ama, annenin yalnız kalmaya ihtiyacı var" diyorsunuz, "Bi meraba diyip gidecektik zaten" deniyor. İyi de 10 kişi bir merhaba derse gebe ne zaman dalgaları ile başetmeye konsantre olabilir ki? Bir kayınvalide "gelinimi yalnız bırakmam" diye ısrarla çıkmıyordu odadan ama kadıncağız onun yanında olmasından çok rahatsızdı. Yalnız bırakılmak, yalnız hissetmek iyi değil dediysekde sadece odada olmak ile gerçekten "yanında olmak" arasında fark var.
Bazen odaya giriyorsunuz, gebe ayakta dalgaları karşılamaya çalışıyor, odadaki kanepede 3 kadın kendi aralarında sohbet halinde. Bir çekirdek eksik ellerinde. Daha kötüsü, kaygılı bir yüz ifadesi ile gözlerini gebeye dikmiş onu izleyen birsürü insan oluyor bazen. Ben olsam o bakışlar altında bırak doğurmayı, yürüyemem bile.
Gelen kişilerin anneye destek olması beklenirken, kollarını sımsıkı kavuşturmuş gebenin tepesinde dikilen bir anneanne adayı doktoru görünce "ya, sezaryen mi yapsaydınız, baksanıza nasıl da zorlanıyor" diyor bazen. Tam da gebenin duymak istediği sözler! Bir de "birşey olmaz değil mi" sorusu var ki o da ebenin, doktorun duymak istediği son şey ama bu başka bir yazı konusu.
Bizim doğumhanemiz musait, genelde aynı anda sadece bir kişi doğum yapıyor oluyor. Ebe sayımız yeterli. Eğer anne isterse ona yardımcı olabilecek kişiler de doğumda onun yanında olabilecek imkanı sağlayabiliyoruz. Ama burada önemli olan orada olan, kişinin anneye destek olup olmadığı. Amaç doğumun güzel ve sağlıklı geçmesi. Baba ya da anneanne olacak kişinin doğumu görme isteğini yerine getirmiyoruz. Bir tiyatro oyunu da sergilenmiyor orada. Seyirciyi sevmez doğum. Gözetlendiğini hisseden anne doğumunu durdurur. Annenin varlığından rahatsız olduğu biri varsa, ya da yanında kimseyi istemiyorsa buna saygı duymak gerekir. Çoğu zaman bunu kadın kendi dillendiremez. Ya doğum için konsantre olmuştur ve bununla uğraşmak istemez, ya çıkın dersem üzülürler veya ayıp olur diye söyleyemez, yada kendisi farkında değildir onu rahatsız eden şeyin ne olduğunun.
Doğum bir kadının en özel dönemidir. Cinselliğin en doruk noktasıdır, üreme fonsiyonudur. Öyle herkese açık bir etkinlik olamaz. Adet görme zamanı yada evlilik hayatının ayrıntıları nasıl uluorta konuşulmuyorsa, doğum anı da annenin özelidir. Doğum başlamadan önce, doğum sırasında ve bebek dünyaya yeni gelmişken annenin en son ihtiyacı misafir ağırlamak yada mahrem bilgilerini uluorta konuşmaktır.
Bu planlanmış sezaryen ameliyatı için de geçerlidir. Gebe ameliyata hazırlanırken ya da çıkar çıkmaz onlarca kişi oluyor çoğu zaman. Annenin belki ağrısı, bulantısı olacak, ama misafirlerin yanında öğürmek, yüz ekşitmek olmayacak. Her şeyden öte, bebeği ile geçireceği ilk saatlerini TenTeneTemas halinde ve emzirerek geçiremeyecek. Tebrikler ertesi gün de kabul edilebilir ama ilk saatler bir daha yaşanamaz. Gebelere tavsiyem sezaryen planlı ise 2 gün sonrasını planlanan tarih diye duyurmak, bebek doğup anne misafir kabul edebilecek rahatlığı bulunca herkese haber vermek, bahane olarak da "apar topar olunca haber veremedik" demek. Henüz bu tavsiyemi uygulayabilen bir aile olmadı. Toplumsal baskı çok büyük.
Hepimizin elinde artık bir telefon var. İhtiyaç duyulursa ya da doğum ve doğum sonu bağlanma süreci tamamlanca haber verilebilir. Gebeleri biraz rahat bırakmak lazım. Onun ne istediğine saygı duymak lazım. Gerçek destek öyle olunur. Hastaneye gidip tepesinde dikilerek değil. Destek olayım derken köstek olmayalım lütfen.
Not: Sadece doğum için değil tüm hasta ziyaretleri çok kısa olmalıdır. Kişinin geldiğinizi fark etmesi yeter. Zaten sohbet edecek durumda olsa, hastanede yatıyor olmazdı.
YORUMLAR