Okulsuzluk yolunda (4. Bölüm)

“‘Çocuklarınıza, sizin çocuklarınız denemez.

Yaşamın kendine duyduğu özlemin oğullarıyla kızları onlar.

Evet, sizin aracılığınızla geldiler, ama sizden değil,

Size ait değiller, gerçi yanınızdalar ama.

Sevginizi verebilirsiniz onlara düşüncelerinizi asla,

Çünkü kendi düşünceleri var çocuklarınızın.

Barınak verebilirsiniz bedenlerine, ruhlarınaysa asla,

Çünkü yaşar ruhları yarının evinde düşlerinizde bile giremeyeceğiniz.

Çabalayabilirsiniz onlara benzemeye ama sakının kendinize benzetmeye çalışmaktan,

Çünkü yaşam gerilemez hiçbir zaman, ne de oyalanır dünde.

Sizler yaysınız çocuklarınızın canlı oklar gibi fırlatıldığı

Hazır olmalısınız okçunun elinde mutluluk için bükülmeye.”


Okulsuzluk serisinin son bölümünde size biraz Alexander Sutherland Neill’den ve kurmuş olduğu Özgürlük Okulu olarak da bilinen Summerhill’den bahsetmek istiyorum. Neill’in Özgürlük Okulu adlı kitabı hemen hepimizin aşina olduğu Halil Cibran’a ait, yukarıda yer alan satırlarla başlıyor.


Neill, İskoçya’da tutucu bir köy okulu müdürünün oğlu olarak dünyaya gelmiş. Babası onu işe yaramaz bir oğlan olarak görüyormuş. Yedi kardeşinin yedisi de on dört yaşına geldiklerinde bölgedeki ortaokula giderken, Neill’in okula gitmesine değmeyeceğine karar verilmiş ve Neill çalışmaya gönderilmiş. Çalışma hayatında da başarısızlığa uğrayan Neill, babasının kınayan bakışları altında, dört yıl çalışacağı bir köy okulunda öğretmenliğe başlamış. Neill, istemese de öğrencileri dövmeye zorlanıyor ve son derece acımasız bir başöğretmenin yönetiminde korku içinde çalışıyormuş. Bu duruma daha fazla katlanamadığı için kaçmaya karar vermiş ve eksik kalan öğrenimini tamamlamak için Edinburgh Üniversitesi’ne girmeyi başarmış. Üniversite sonrası kısa bir süre gazetecilik yapan Neill, İskoç eğitim dünyasına geri dönmek zorunda kalmış ve müdür olarak atandığı bir köy okulunda göreve başlamış. Gittikçe gelişen özgürlükçü düşüncelerini İskoçya sınırında ki bu köy okulunda ilk kez deneme fırsatı bulan Neill, katı ve gelenekçi köy okulunu çocukların korkusuzca öğrenip, oynayabildiği bir yere dönüştürmüş. Çocukların kafalarını bilgiyle doldurup ezbercilik üzerinde direnmek yerine, onlara yaratıcı ve özgün olma, savaş, okumanın amacı ve daha birçok konuda sunulan bilgileri sorgulama fırsatı sunmuş. Dayak cezasında kullanılan kamçısını ateşe atmış ve "çocukların yanında" olduğunu duyurmuş.


1921 yılında, İngiltere’de Summerhill’i kuran Neill, yazdığı kitaplarla da uluslararası bir okur kitlesine ulaşmış. Summerhill kurucularını gözü pek olarak nitelendirenlere Neill şu yanıtı veriyor: "Tek gereken, sahip olduğumuz şeydi-bu da çocuğun kötü değil iyi bir varlık olduğuna duyduğumuz sarsılmaz inançtı."


Peki, nasıl bir yerdir Summerhill? Summerhill’de çocukların derse girme zorunluluğu yok. Dilerlerse bütün gün oyun oynayabilirler. Okul, öğrencilerle okul personelinin eşit oy hakkına sahip olduğu demokratik bir usulle yönetilmekte ve belli aralıklarla personel ve öğrenciler bir araya gelerek okulun kurallarının ne olması gerektiği ve kuralların uygulanması ile ilgili kararlar almaktadırlar. Başkalarına zarar vermemek kaydıyla, "koşulsuz şartsız özgürlük" ilkesiyle, çocukların öz yönetimli bir şekilde büyümesine olanak sağlayan Summerhill; çocukların mutlu olduğu bir okuldur.


Mutluluk nasıl verilir? sorusuna Neill; "Yetkeyi kaldırın. Bırakın çocuk kendisi olsun. Onu yönlendirmeye çalışmayın. Öğretmeyin. Öğüt vermeyin. Yüceltmeyin. Bir şeyler yapmaya zorlamayın. Sizin yanıtınız bu olmayabilir. Benim yanıtıma hayır diyorsanız, daha iyisini bulmak size düşer" diyor.


Sorun çocuk olmadığını, sorun ana-babalar olduğunu söylüyor Neill. "Ana-babaların kendi imgelerini yansıtan çocuklar yaratmaya çalıştığını, kendi başarısızlık ve düş kırıklıklarını ya da suçluluk duygularıyla, kıskançlıklarını dengelemek için çocuklarını kullandıklarını öne sürüyor. Neill, ana-babalara okulların sert sıkı düzenine öykünmek yerine, çocuklarının ‘oyun arkadaşı’ olmalarını öneriyor."


Çocuğun doğuştan akıllı ve gerçekçi olduğunu belirten Neill; "Çocuk herhangi bir yetişkin önerisi olmaksızın kendi başına bırakılırsa, gelişebileceği kadar gelişir. Mantığa vurulursa, Summerhill, bilim insanı olmak isteyen ve bu yeteneğe doğuştan sahip olanların bilim insanı; sokakları süpürmeye uygun olanlarınsa temizlik işçisi olduğu bir yerdir. Ama şu ana kadar Summerhill’den hiç temizlik işçisi çıkmadı. Bunu derken züppelik etmek gibi bir amacım yok, çünkü bir okulun sinirceli bir bilim insanındansa mutlu bir temizlik işçisi yetiştirmesini yeğlerim" diyor.






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.