Bir şifa ve sevgi çemberi olarak bal

Üç senedir arıcılık yapıyoruz. Daha doğrusu arıları anlamaya, öğrenmeye ve bal alma odaklı arıcılık yerine, arı odaklı arıcılık yapma niyetiyle müdahalelerimizi azaltmaya çalışıyoruz.


İlk sene 10-12 kovanla başlamış, ertesi sene 80 kovana kadar çıkmıştık. 80 kovanın iki kişinin kapasitesini aştığını, tembellik zamanından çaldığını, mutsuz ettiğini, yorgunluk ve yılgınlıkla arı odağından, kazanmak istediğimiz deneyimin zemininden sapmalara neden olduğunu gördüğümüzde yeniden küçülmeyi ve mutlulukla, yetebildiğimiz kadar çalışacağımız bir sayıda kalmaya karar kılmıştık. Daha önceden hissettiğimizi bizzat yaşayarak kendimize kanıtladık ki "büyümek her zaman en iyisi olmuyormuş". Biraz daha kazanayım, daha çok üreteyim derken hayatımızın diğer alanlarından çalmak, odağımızdan şaşmak bize göre değildi. O zaman dilimize dolandı bir espri olarak "her şeyin bir yeteri var" cümlesi. Ki gerçekten de öyleydi.


İlk sene kendimize ve geniş ailemize güvenilir gıda sağlayabilmenin mutluluğunu yaşadık. Yakın dostlarımızla tadımlık da olsa paylaştık. İkinci sene ise takas gücümüzün bir kısmını baldan elde etmeye başladık.


Daha önceden bildiğim ticarete benzemiyordu ama bu. Güvenle ve sevgiyle ilerliyordu. İnsanlar bizim hayallerimizi, yaptığımız işleri, hikayemizi takip ediyor; güven duyuyor, saygı ve sevgi ile bal satın alıyorlardı. Mutlulukla yediklerini söylüyor bizi de mutlu ediyorlardı. Kendimden de bildiğim kadarıyla gerçekten güvenerek, sevinç ve mutlulukla yediğin bir gıda, bedene güçlü bir şifaya dönüşüyordu. Öyle hissediyordum ki arılardan aldığımız sevgiyi ve şifayı kavanozlara koyup, içine kendi sevgimizi ve şifa niyetimizi de katıp sevdiklerimize, dostlarımıza ya da bize güvenerek kalben dostluk başlatanlara gönderiyor sonra da misliyle geri alıyorduk. Aldığımızı da onları, haklarını, yaşamlarını,dengeyi elimizden geldiğince gözeterek arılara geri veriyorduk. Böylece bir sevgi, güven ve şifa çemberi oluşuyordu sanki.


Bize göre beslenmek insan için sadece bir şeyi satın alıp onunla açlığını gidermekten öteydi ilk varoluştan beri. Beslenmek, evrenle bir olmak, başka bir canlıdan alıp, başka bir şeye dönüştürmekti. Şükran, sevgi ve minnet duygularıyla zenginleşiyordu bu dönüşüm ve dengeyi gözetmeyi de beraberinde getiriyordu. İnsan yaşamı hem kendisi, hem öteki canlar, hem "bütün", hem onu tatmin eden şükran ve mutluluk hem de sevgi için gözetiyordu. Beslenmenin şifası bundaydı belki. Yediğimiz gıdadan bize akan sevgide, bizden de ona akan sevgi ve minnette. Birlikte sağlıkla yaşamak da birbirimize bu yüzden bağlıydı işte. Avladığımız geyik ırkı ne kadar güçlüyse insan da o kadar güçlüydü, yaban otu ırkı ne kadar güçlüyse insan da o kadar güçlü ve sağlıklıydı. Besin zinciri ile her şey birbirine bağlıydı. Elbette hala ve hep bağlı.


Şimdi ise arada aracılarımız var. Artık gıda ile direkt bağ kurmuyoruz çünkü insan ırkının büyük bir bölümü gıdasını kendi elleriyle avlayıp, toplayarak ya da üreterek yaşamıyor artık. Gıda üretimi bir "iş kolu", dolayısı ile merkezi de kazanç ve para. Ancak besin zinciri ise insani kavramlardan bihaber olarak hala canlılar arasındaki en önemli köprü.


Hikayesini ve üreticisini bildiğimiz gıdayı tüketmek bizim için tam bu noktada şifalı ve önemli. Çünkü ben ancak o gıdayı sevgiyle ve dengeyi, diğer canları gözeterek aldığını bildiğim birinin elinden şifa ile beslenebilirim. Onun gıda aracılığı ile bize gönderdiği sevgi ve şifayı çoğaltarak kendime katabilir ve sonrasında dostluğum ve güvenimle ona, bana gıda olan cana ve bütüne geri ödeyebilirim.


Kazanç ve para merkezli bir ticaretten çok daha güçlü bir takas bu sevgi, emek ve güven merkezli olan. Parayı önemsiz kılmayan ama sistemin ardına yüklediği anlamları sarsıp yerine yenilerini koyan... Parayı merkezden çıkarıp, suni gücünü elinden alıp yeniden eski yerine sadece bir takas aracına dönüştüren ve alış verişteki anlamı genişleten. Neyi alıp ne verdiğimiz üzerine düşündüren...


Bu sene de bitirdik bal takasını şükür keyif ve neşeyle. Alış verişte uyguladığımız yöntemler ve para gönderimi konusundaki esnekliğimiz nedeniyle bize hep söylüyor dostlarımız "ne değişik bir şey bu yaptığınız" diye. Onlara diyoruz ki ticaret değil çünkü bu; güven inşası. Çünkü en çok ve en önce buna ihtiyacımız var; güvenmeye...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Evet ne kadar önemli..
    CEVAPLA
  • Misafir Süpersiniz. Peki gerçek arıcılıkla ilgilide yazarmısınız? Şu şerbet şeker olayını anlayamadım
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.