Durgunluk zamanı

Bir buçuk yıldır her Salı İzmir'e homeopati öğrenmeye gidiyorum. Sabah erkenden evden çıkıyor, İzban'a biniyor, Alsancak'ta iniyor ve aheste aheste ofise yürüyorum. Kurstan çıkıyor uzun yürüyüşler yapıyor, kendime bir yemek ısmarlıyor ve güneş batmadan dönüş yolculuğuna başlamamak için kendime söz veriyorum.


Uzun bir süredir biliyorum ki bu günler benim hazinem. İzban'da yaptığım gidiş dönüş 3 saatlik yolculuk zihnimin sakinleştirmem, düşüncelerimi çekmecelere yerleştirmem ve hiç bölünmeden kendimle kalabilmem için hediyem. Ofise yürüdüğüm 15 dakikalık yol, beni canlandıran, neşelendiren, inanılmaz özgür hissettiren mucizem. Dersten sonra kendime ısmarladığım yemek ve kordondaki uzun yürüyüşlerim ise en sevdiğim tatlıyı yemek gibi bir şey. Bazen dostlarımla buluşup, bir kafede oturmaktan bahsetmiyorum bile.


Asım kurumsal bir işte çalışıyor olsaydı bunu yapabilir miydim bilmiyorum ama yapabildiğim için biliyorum ki ben bu gün olmazsa kendime gelemiyorum. Ders iptal olur ve gidemezsem tahammülüm düşüyor, enerjim azalıyor, zihnim bulanıyor ve içim sıkılıyor. Bu bölünmezlik zamanlarını evde yakalamaya çalışırken, kızım her anne diye seslendiğinde gerilip yutkunmak zorunda kalıyorum.


Çocukken de böyleydim ben. Okulda ruhsal olarak öyle yorulurdum ki eve geldiğimde kimse olmasın ve bi' yarım saat kendimle kalayım isterdim. Annem ve kardeşim evde değilse dünyalar benim olurdu. Her anlamda dinlenirdim.


Ergenlik döneminde evden çıkar, tepelerdeki buğday tarlalarına kaçar, denizi gören bir yerde hiçbir şey yapmadan oturur ve dinlerdim; içimi, dışımı, evreni, evrenden bana uçuşan cümleleri... Hayatımda huzur diye andığım tüm zamanlar işte o yalnızlık ve durgunluk anlarıdır.


Kızım olmadan önce bu durgunluk zamanlarına bu denli ihtiyaç duyduğumu bilmiyordum. Anneliğimin üçüncü yılında kızım öğle uykusu uyumayı bırakınca alarm verdim. Bölünmeden geçirdiğim kısacık bir an bile olmadığında benim buna yemek ve su gibi ihtiyaç duyduğumu fark ettim. İç sessizliğim içinde durmak; benim bedenimin çalışma biçimiydi. Mutluluğum(uz) ve huzurum(uz) için gerekliydi. Bir tam gün olmasına gerek yok. Her gün bir saat olsa da bana yeterdi.


Neyse ki hem ben büyüdüm hem de boncuk kız. Ben ihtiyaçlarım için sevdiklerimden ricalarda bulunmayı öğrendim, kızım da bu ihtiyaca gönüllü olarak karşılık verecek yaşa geldi. Birlikte plan yapabiliyoruz artık. Önceden konuşuyoruz; benim 1 saatlik yalnızlık zamanımda o neler yapabilir, bir şeye ihtiyaç duyduğunda bunu nasıl karşılayabilir, kimden destek alabilir? Nelere ihtiyacı var? Bunları önceden hazırlamak mümkün mü? Bugün yalnızlık ihtiyacım pazarlığa açık mı yoksa acil, acil, acil bir durum mu?


Her gün olmuyor tabii işte bu yüzden Salı günlerim resmen hayat kurtarıyor!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.