Ailece yazılı bir sözleşme yapmaya ne dersiniz?

Teknoloji baş döndürücü hızla hayatımızı değiştiriyor. O döngünün içinde doğan bir nesil var artık. Öyle ki, evlerindeki bilgisayarlar, tabletlerle büyüyen çocuklar, mobil telefonlara adeta yapışık yaşayan, hatta o cihazlarsız uyuyamayan gençler, hatta yetişkinler var.


“Ekran nesli” ile yaşamak

Biz onlara “ekran nesli” diyoruz. Geçtiğimiz aylarda Damla Çeliktaban’ın yönetimindeki HTHayat.com ekibi, özel bir belgeselin Türkiye’ye de izlenmesine vesile oldu. Belgeselin adı, bu konuya kafa yormuş Amerikalı bir anne ve çocuk doktorunun hazırladığı ‘Ekran Nesli ‘(Screen agers) adlı kısa belgeseli izledikten sonra bu konuyu annelerle ve uzmanlarla tartıştık. Farkındalık arttırıcı bir etkinlikti.


Kabul etmeliyiz: Bizler doğmadığımız bir dönemin teknoloji göçmenleri iken, onlar bu teknolojinin içinde doğan bir nesil. Öyle ki, ekran nesli, artık el yazısı öğrenmeden klavye kullanabiliyor, konuşmayı öğrenmeden Youtube aramaları yapabiliyor.


Göz teması kurmayan bir nesil

Ve o ekranın içinde kaybolan hayatlar. Birbirleriyle göz teması kurmayan, sohbet etmeyen, gökyüzüne bakmayan, doğanın rengini, ışığını, sesini görmeden büyüyen bir nesil.


Sanal dünyanın kurbanları artıyor

Bu dönemin en fazla kurbanı ise bu durumla nasıl baş edemeyeceğini bilemeyen çocuklar ve gençler. Sanal dünyanın konforu başımızı döndürse de karanlık yüzü öyle bir noktada ki, sosyal medyada tanıştığı kişilere inanıp dışarıda görüşen, evden kaçan ya da taciz edilen, öldürülen, şantaja uğrayan sayısız kurban var artık. Bu kadarla da bitmiyor. Tıpkı bir uyuşturucu bağımlısı gibi, sanal dünya bağımlısı olanlar gençler ve yetişkinler. Öyle ki bağımlılığa teşhis bile konmuş: ‘Nomofobik’. Peki ne yapacağız. Bu konudaki fikrim çok net. 12 yaşına kadar, mümkünse 15 yaşına kadar sosyal medyadan uzak tutmak.


İnternet, telefon kullanım sözleşmesi yapılmalı

Başka ne yapabiliriz? Ekran neslinin hızına yetişeceğiz, bu dünyanın kurallarını, teknik bilgi vs. tüm detayları kapsayan dijital vatandaşlık eğitimleri alacağız. Sonra çocuklarımızı eğiteceğiz. Bu konuda ülkemizde ilgili bakanlıkların ebeveynleri bilgilendiren broşürleri ve etkinlikleri de mevcut. Sayıları daha da artmalı.


Sonra kurallar koyalım. 12 yaş hatta 15 yaşına kadar sosyal medyayı sınırlı kullanmalarını sağlayalım. Aile bireyleri olarak kuralların belirlendiği anlaşmalar yapalım. Ben derim ki; aile bireyleri arasında internet kullanımı konusunda karşılıklı olarak yazılı sözleşmeler yapalım. Hatta ülkemizde resmi kurumlar da benzer sözleşmeleri öneriyor. Konu açıldıkça o sözleşmelerin bir örneğini sizlerle paylaşacağım.


İşte annenin takdir edilecek mektubu

Peki, o anlaşmalar ciddi bir dille mi yazılmalı? Ya da onları kaygılandırmadan, empati dilinin kullanıldığı bir anlaşma fikri daha mı iyi olurdu derken, Amerikalı anne Janell Burley Hofmann’ın oğluyla yaptığı bir sözleşmeyi hatırlatmak istedim. Burley Hofmann, 13 yaşındaki oğlu Gregory'ye akıllı bir telefon alır, fakat oğlunun telefonu kullanabilmesi için annesinin hazırladığı 18 maddelik sözleşmeyi kabul etmesi koşuluyla. İşte bir annenin oğluyla yaptığı sözleşme:


“Sevgili oğlum,

Seninle gurur duyuyorum çünkü artık bir telefon sahibisin, bu harika, seni kutluyorum. Bu telefonu sana ödünç veriyorum. Bunu sakın unutma.

- Her zaman parolanı bileceğim.

- Bu telefonu hafta içi okul günleri akşam saat 19.30’da hafta sonu ise akşam saat 21.00’de kapatıp bize vereceksin. Telefon tüm gece kapalı kalacak.

- Telefonu okula götüremezsin (bence bu madde biraz esnetilebilir. Okul çıkışı iletişim için gerekebilir.) Yarım günler, geziler ve özel okul aktivitelerinde bu karar değişebilir.

- Okuldaki arkadaşlarınla mesajlaşmak yerine konuşmayı öğren.

- Telefonun bozulduğunda ya da kırıldığında onarım masrafları sana ait olacak.

- Telefonunu başkalarını aldatmak, kırmak ve hakaret etmek için kullanma. Yüz yüze söylemekten sakındığın şeyleri telefonda da söyleme.

- Müstehcen görüntüler izlemek yok. Bu konuda aklına takılan bir sorun olduğunda benle ya da babanla açıkça paylaşabilirsin.

- Kendinin ve başkalarının özel görüntülerini sanal dünyada paylaşma. Bu çok riskli bir durumdur. Sanal dünya senden çok daha büyük ve güçlüdür. İleride utanılacak duruma düşme.

- Zaman zaman telefonunu evde bırak. Onsuz da yaşayabileceğini öğrenmelisin

- Kitap, kelime veya puzzle vs. oyunlar, kültürel etkinlikler yap.

- Telefon dışındaki hayatın da farkına var. Camdan dışarı bak. Kuşları dinle. Yürüyüşe çık. Google olmadan da araştırmayı öğren!

- Bu kuralları bozabilirsin. O zaman telefonunu elinden alırım. Birlikte oturur konuşuruz. Tekrar başlarız. Sen de ben de daima birlikte öğreniriz. Bu işte birlikteyiz, karşında değilim, taraf değiliz, yalnız değilsin.

- Umuyorum bu kuralları uygularsın.

- Bu metindeki birçok madde sadece telefonun için değil, senin tüm hayatınla ilgili. Çok hızlı büyüyorsun ve dünya çok büyük hızla değişiyor. Bu çok heyecan verici ama korkutucu da. Kendine ve gücüne inan çünkü hiçbir makinenin sahip olamayacağı kadar kocaman bir kalbe sahipsin.

Seni çok seviyorum ve hediyenin seni eğlendirmesini diliyorum...

Annen”


Yukarıdaki metnin içeriği değiştirilebilir, eklemeler yapılabilir. Metni karşılıklı olarak imzalayıp asmak gerekiyor. Kuralların ihlal edilmesi durumunda iki tarafı için de yaptırımlar mutlaka uygulanmalı diyor uzmanlar. Umarım işe yarar.


Sevgiyle kalın…


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir tülay hanım,size katılıyorum.karşılıklı kuralların belirlendiği bir sözleşme fikri çok mantıklı,evde deneyeceğiz.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.