Kız çocuklarının zorla evlendirilmesi 'meşrulaştırılmaya' mı çalışılıyor?

Adı N.A. 1998 yılında henüz 11 yaşındaydı. Oyuncaklarıyla oynayan küçük bir kız çocuğuydu. 22 yaşındaki G.A'nın tecavüzüne uğradı. Annesi çok mücadele etse gücü yetmedi onu korumak için. Uğradığı cinsel istismardan yaklaşık 1 yıl sonra önce yaşı büyütüldü, ardından tüm yakarışlarına rağmen tecavüzcüsüyle evlendirildi. Şu an 32 yaşında midesi alındı, sağlığını kaybetti, yüreğindeki acı ise hiç dinmedi.


“Tecavüzcüden eş olur mu?”

N.A, yıllar sonra yaşadığı tramvayı atlatamadığı gibi şimdi kendi evladını koruyamayacak diye endişeleniyor, “Beni koruyamadınız evladımı koruyun” diye çağrıda bulunuyor ve acısını ise şöyle dile getiriyor: “Küçük bir çocuktum. Kimse beni koruyamadı. İnsan her gün ölmek istiyor. Her gün ölüyorsunuz, tecavüzcüden eş olur mu, baba olur mu?” şeklinde ifade ediyor.


“Küçüğün istismar edenle evlendirilmesi insanlık onuruna yakışmaz”

Bu yakarış tecavüzcüsüyle evlendirilen N.A’ya ait. Ülkemizde N.A gibi acı dolu öyküsü olan sayısız mağdur var. Kimisi acısıyla mücadele edemeyip intihar etti, kimisi zorla evlendirildiği tecavüzcüsüyle evlendirildi. Kimisi cinayet işledi. Her biri, küçük yüreklerindeki derin acıların izini taşıyan, yaşarken öldürülen kadınlar. Başka N.A’lar olmasın demekle kalmayıp bu konuyla ilgili mücadele eden bir hukukçuya dikkat çekmek istiyorum. İstanbul Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer. Mağdurun tecavüzcüsüyle evlendirilmesi “insanlık onuruna ve insan haklarına aykırıdır” dedi. Konuyu meclisin gündemine getirdi. 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle başka N.A’ların olmaması için tecavüzcüsüyle evlendirilmesine izin veren yasada değişiklik yaptı.


Tecavüzcüye “af” mı geliyor?

Ancak eril yaklaşım, toplumsal cinsiyetçi stereotipilerin izlerini taşıyan birileri pes etmiyor. Kadını, küçüğü koruyan bu reformun güvencesindeki bu yasaların yanından, önünden, arkasından bir boşluk oluşturmaya çalışıyor farklı tarihlerde. Kimi zaman bir kanun teklifi, kimi zaman bir yasa tasarısı, kimi zaman örtülü bir af şeklinde. Aynı konu maalesef bu defa bugünlerde farklı bir konu başlığıyla yeniden gündemde. İddiaya göre gündemin konu başlığı ise “mağdur ile cinsel istismar failiyle arasındaki yaş 10 mu 15 yaş olursa mı af getirilmeli?” şeklinde bir düzenleme önerisi.


İkinci yargı paketinde yer aldığı öne sürülen düzenlemeye göre; çocuk ile cinsel istismar faili arasında yaş farkının 10 veya 15 yaş olması ve evlendirilmeleri durumunda hükmün ertelenmesi amaçlanıyor. Bu konuyla ilgili yaş farkı 10 mu olmalı 15 mi olmalı tartışması mevcut.


Konu iddia edildiği gibiyle inanılmaz, kabul edilemez bir yaklaşım. Elbette bu konuya tepki veren yeni TCK’nın mimarlarından sayın Prof. Dr. Adem Sözüer. Sayın Sözüer, cinsel istismar faillerine evlenmeleri koşuluna bağlı af getirilmesini sağlayacak düzenlemenin yeniden meclis gündemine geleceği uyarısında bulundu. Sorduk, işte yanıtları:


Öncelikle bir kadın olarak kadın bir gazeteci olarak bir anne olarak, çocuğun, küçüğün, kadının hakkını korumak için 2005 yılında yeni TCK’daki reform niteliğindeki yasal düzenlemeye öncülük ettiğiniz için ve yıllar geçse de bu konunun takipçisi olduğunuzu için teşekkür ediyorum. Şu an nasıl bir değişiklik yapılmak isteniyor?

Örneğin 12 yaşında bir kız çocuğu tecavüzcüsüyle evlendirilip eski TCK’daki gibi gibi 'fail cezalandırılmasın' görüşünde olanlar var. Bu görüşü paylaşanlara göre, istismar edilen mağdur, tecavüzcüsüyle evlendirilince 'kirletilen namusu' temizlenmiş oluyor. Bu hem hukuken hem çocuğun ruh ve beden sağlığı yönünden kabul edilemez bir yaklaşım. Bu yaklaşımı kabul etmedik, Türkiye’nin tüm kesimleriyle birlikte insan onurunu ağır biçimde zedeleyen tecavüzcüyle evlendirme düzenleme ve uygulamalarına karşı çıktık. Çocukları ömür boyu mağdur eden bu yasalar 14 yıl önce 2005 yılında Türk Ceza Hukuku Reformu ile kaldırıldı. Ancak yasal değişikliğe rağmen özellikle kız çocuklarını haklarını yok sayan zihniyet, tecavüzcüyle evlendirme şeklini ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyor. Şu an yeniden gündemde. Tartışma konusu ise şu: "Cinsel istismar suçu mağduru 12-15 yaş aralığındaki kız çocukları ile onları istismar eden failler arasında 10 yaş mı olmalı, 15 yaş mı olsun?" Biz buna itiraz ediyoruz çünkü amaç; faillere mağdur kız çocuklarıyla evlilik koşuluyla, örtülü şekilde 'af ve cezasızlık' getirilmek isteniyor.


Peki; ilgili kurumlar, mevcut yasaları uygulayanlar nasıl yaklaşıyor bu sürece…

Şu an, kanunlarımıza göre 15 yaşını tamamlamamış çocukların tozardı geçerli değil. Yani bir yetişkin örneğin 14 yaşındaki bir kız çocuğu ile cinsel ilişki kurduğunda, bu cinsel istismardır. Bu istismar suçu sonucu kız çocuklar hamile kaldığında, hâkimler bunu bildirmek zorunda. Ancak cinsel istismar suçu nedeniyle bildirme yükümlülüğü de kaldırılmak isteniyor. İddiaya göre şu an bile, hekimlere bildirmeyin deniyor. Başka bir sorun çocuk psikiyatristlerden cinsel istismar vakalarını adeta görmezden gelecek şekilde rapor yazmalarının talep edilmesi. Mevcut kanunlara rağmen kız çocukları kaçırılıp cinsel istismara maruz bırakıldıktan sonra, imam nikâhı adı altında birlikte yaşamaya zorlanıyor. Zaman zaman yetkili kurumlar da buna göz yumuyor. 12 yaşındaki kız çocuğuna yetişkinle düğün yapılıyor, bunu yaptıran ebeveynlere kimse bir şey sormuyor. 15 yaşını tamamlamamış kız çocuklarını cinsel istismar suçunu isleyen erkek faillerle evlendirmeye yönlendirmek, insanlık onuruna, Anayasa’ya ve elbette taraf olduğumuz birçok uluslararası sözleşmeye de aykırıdır. Amaç; çocuğun yüksek yararının korunmasıdır.


Amaç, ‘çocuğun korunmasıdır’ söyleminize ses olanlar var mı? Bu konuyla ilgili sizin verdiğiniz tepki Meclis’in ve STK’ların yaklaşımını yeterli buluyor musunuz?

Şu an kapalı kapılar ardından 12-15 yaşındaki cinsel istismar mağduru kız çocuklarını 10 yaş mı 15 yaş tecavüz eden kişiyle evlendirelim diye çıkış yolu aramak pazarlık yapmak söz konusuysa eğer kadına, çocuğa haksızlıktır. Bu düzenleme tecavüzün meşrulaştırması anlamına gelir. Bu düzenleme uygulanırsa Medeni Kanunu'ndaki evlenme için aranan yaş koşulu da ortadan kalkmış olur. Bu kabul edilemez bir yaklaşım. Türkiye, kız çocuklarının zorla evlendirildiği bir ülke olmamalı.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.