İçgüdüsel baba

Mesleğimin en güzel yanlarından biri; aynı durumda olan insanlarin, binlerce farklı mimik, tepki ve yaklaşımla, o durumu ele almalarını gözlemleyebilmek. Bir gözüm hep babalarda; şefkatlisi, korkanı, destekçisi, duygularını gösteremeyeni, heyecanlısı, titizi, şaşkını, bayılanı diye kocaman bir liste... Ailelerle tanışma fırsatım olmuşsa, hele hamileliklerinde çekim yapmışsak, üç aşağı beş yukarı, doğum sırasında babanın davranışlarını öngörebiliyorum. Bu sefer öyle olmadı. Bu baba, babalığa adım atarken, uzun zamandır kimsenin beni şaşırtmamış olduğunu hatırlattı bana...


Hamile çekimleri genelde geniş zaman ister; ısınma vakti, kullanacağımız süsler, kıyafet değişiklikleri derken, zaman su gibi geçer; o maça yetişmek istiyordu. Hassas, doğumla tanışma konusunda tedirgin olan anne adayını; "Herkes yaptı sen de yaparsın" diyerek telkin ediyordu, detayların daha fazla kafa karıştıracağına inandığından bir adım uzakta duruyordu...


Ben hastanede yanlarına gittiğimde, annenin üç saattir hafif sancıları vardı; baba tam yanında, elini hiç bırakmıyordu. Çok şirinlerdi, elele gözgöze, etraftan kopuk; ayrı bir diyarda gibi... Doğumistan'a çift olarak bilet almışlardı... Karşılarında yakınları, belgesel seyreder gibi onları seyrediyordu. Benim için bir Avrupa filmi sahnesiydi; herşey çok gerçek, samimi, sıcaktı...


Doğum yaklaştıkça baba kızarmaya, sesi netleşmeye, artık etrafa karşı tahammülsüzleşmeye başladı; eşiyle başbaşa kalmak istiyordu. Bu isteğini bu kadar net bilen, bu kadar içgüdüsel bir şekilde dile getiren bir baba adayı, daha önce görmemiştim.


Herkes odadan çıktı; artık doğumhane için hazırdık.


Anne artık güçsüz hissediyor, tam olarak ne yapması gerektiğini anlamaya çalışıyordu; baba ona bakıp, "Artık bırak; sadece olsun" dedi. Ben o noktada fotoğraf çekmeye bir ara verdim. Nasıl oluyordu , nasıl bir içgüdüydü , niye herkeste yok, benim eşimde neden yoktu, bu farkın temeli ne olabilir düşünmeden edemedim... Elini hala bırakmıyordu; annenin her ıkınmasında, anneyi övüyor, öpüyor, kesinlikle oturmuyor, o da ıkınıyor, okşuyordu...


Bebeğin ilk sesiyle ikisi de gözyaşlarıyla birbirlerine bakıp, teşekkür etmeye başladılar...


Aşkları mı çok büyüktü, yaşları mı çok gençti diye tahminler yürütmeye çalışsam da, hepsinin içinde, içgüdülerinle iletişimde olup, hayatına geçirmene bakıyor diye sonuca varıyorum. Eskiden sorsalar, babalık öğrenilen bir şey derdim. Bir günde anne olursun ama baba olmak bir ömür alabilir diye düşünürdüm. Oysa artık, içinde ne olduğuyla, o olanla ne yaptığınla, ne kadarını bildiğinle çok alakalı buluyorum.


Hamilelikte başlayan, işin hem içinde olup hem dışından seyirci olmak durumunda kalmanın zorluğunu biz annelerin anlaması mümkün değil. Bana sorarsanız anne olmaktan çok daha zor baba olmak; hakkıyla, varlığıyla, aile ortamında fark yaratıp, bunu gösterebilmek... Bütün babaların günü şimdiden kutlu olsum; iyi ki varsınız!..

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.